Çöplük traduction Anglais
1,004 traduction parallèle
Bu çöplük bir saray.
This dump's a palace.
Siz o yayımladığınız şekerlemelerle şişmanlamaya ve zenginleşmeye devam ederken köstebek gibi orayı burayı eşeleyip, kazıyor ve zor olan kokuşmuş, çöplük gibi bir hayatta tüm dünyayı kışkırtıyor olacağım.
While you grow fatter and richer publishing your nauseating confectionary I shall become a mole, digging here, rooting there. Stirring up the whole rotten mess where life is hard, raw and ugly.
Hayvan barınağı, çöplük ve kanalizasyon hariç... Poughkeepsie'deki tüm kamu kurumlarına baktık.
Unless you want to try the city pound, the dump, or the waterworks... that just about takes care of all the public institutions in Poughkeepsie.
Burası çöplük!
This is a refuse dump!
Tam bir çöplük.
What a dump.
Nasıl bir çöplük, bir çirkef, bir gübre yığını olmalı ki bu Roma işi gücü parlatmak olsun Sezar kadar aşağılık bir şeyi.
What trash is Rome, what rubbish and what offal, that it serves for the base matter to illuminate so vile a thing as Caesar.
Çöplük.
Junk.
O zamanlar böyle rezil bir çöplük değildi tabii.
It wasn't such a lousy dump back then.
Çöplük adamları!
Junk men!
Tabii, oldukça ehemmiyetsiz bir çöplük.
Sure, it's a piddly bit of turf.
Ordumuza "çöplük" dedi.
He called our army "garbage."
Kurtulun benden, çöplük müfettişi!
Dispose of me, garbage inspector!
Bu çöplük zengin müşteriden başkasına ikram yapmaz.
This dump'll cater to nothing but the carriage trade.
Kasvetli görünümlü çöplük, değil mi?
Dreary-looking dump, isn't it?
Evet, bütün gün çöplük ve kül tablası karıştır da bak, ellerin nasıl görünürdü.
Yeah, you ought to handle garbage and ash-cans all day and see how your hands would look!
Görüyorsun onun altı çöplük.
You see, underneath it's filthy.
- Defol, çöplük.
- Go away, Garbage.
Çöplük, bir şey unutmuş!
Garbage forgot something!
Selam, Çöplük.
Hello, Garbage.
Dikkat et, çöplük herif!
Careful, the garbage man!
Dünya zaten bir çöplük oldu, her şey değişiyor.
The world's a big garbage dump, everything's changed.
Tam bir çöplük!
What a dump.
İçerisi çöplük gibi, kendi başıma yüzleşemezdim.
I wouldn't ask you in, except the place is in such a mess
Burası nasıl bir çöplük böyle?
And what sort of a dump is this?
Bu çöplük, şimdi gözüme daha güzel görünüyor.
Well, the old place looks more cheerful now, doesn't it?
Bunların hepsi çöplük.
It's all junk!
Hey, yanımızdan geçen çöplük de neydi?
Hey, what was all that junk that went past us?
Burası resmen çöplük.
There's so much rubbish.
Tam bir çöplük!
Hey, what's that from? "What a dump!"
Hey, "Tam bir çöplük!" sözü nereden?
How would I know?
"Tam bir çöplük!"
"What a dump!"
Sonra diyor ki "Tam bir çöplük!".
And she says "What a dump!"
Ne çöplük!
What a dump!
Bu çöplük için mi?
For that piece of junk?
Çöplük. Götürün.
This is garbage, take this away.
Çöplük. Issız bir ada.
It's a desert island.
Burası bir morg, bir çöplük.
This place is a morgue, a dump.
"Deniz çöplük gibi."
"The sea is a dustbin."
şu çöplük.
That dump.
sen haklısın. orası çöplük.
You're right. It's a dump.
Ya bu çöplük gider, ya da ben dedi.
Either the junk goes or she goes.
"Bir sürü ismi vardır oranın Çöplük gibi"
"It's got plenty of names'Slums"'
Eski bir çöplük.
It's a right old dump.
Burası eski çöplük değil, geleceği olan bir şehirdi.
For this was no old dump, but a town with a future
Çöplük parçası.
Piece of garbage.
Şu eski çöplük için öylesine duygusal ki.
He's... he's sentimental about that old dump.
Oradaki çöplük gibi olanlar ne?
What the devil is all that rubbish down there?
Çöplük.
- Trash.
Bildiğin çöplük.
That's a dump.
- Çöplük dedi!
- He called it a dump!
Tam bir çöplük!
Really!