Ölsün traduction Anglais
751 traduction parallèle
- Niye ölsün?
- Why should he?
Birileri ölsün.
Let there be killing.
Ölecekse ölsün ve nüfusu azaltsın daha iyi.
If he be like to die, he'd better do it and decrease the population.
Bir önceki sene difteriyi yenmişken neden gripten ölsün ki?
Why should she die of influenza when she come through diphtheria right enough the year before?
Ve bebeğim de ölsün diye dua ettim.
And my baby... I prayed that he'd die too and end it all.
Senin özlemini çeksin, seni hayal etsin, senin için ölsün istiyorsun kendin Bayan Linton olarak konfor içinde yaşarken.
You want him to pine and dream of you... die for you, while you live in comfort as Mrs. Linton.
Bırak nereye aitse orda ölsün, Edgar'ın kollarında.
Let her die where she belongs, in Edgar's arms.
Bırak ölsün.
Let her die.
Öyleyse bırak eski yıl ölsün
♪ So let the old year die ♪
Onu ateşe fırlat ve bırak orada ölsün.
Throw him on a bonfire and there let him die!
Yanan ateşe at ve bırak orada ölsün! .
Throw him on a bonfire and there let him die!
Yanan ateşe at ve bırak orada ölsün!
Throw him on a bonfire and there let him die!
Ölecekse de böyle ölsün.
Oh, I told him to fight you, to die fighting'if he had to!
Bırak ölsün.
Let him die.
"Beni tıka basa müzikle doyurun ki, aşka olan iştahım tıkansın ve ölsün."
" Give me excess of it, that, surfeiting, the appetite may sicken, and so die.
Bırakın onlar ölsün ülkeleri için, siz kendinizinki için yaşayın.
Let the other guy die for his country. You'll live for yours.
- Bu adamı bırakalım da burada ölsün mü?
- Will you quit holding a wake for the guy?
Neden ölsün ki zavallı?
Why, poor fellow?
Ölsün mü istiyorsun?
You want him to die?
Ölsün istemiyorum.
I don't want him dead.
Ölsün.
He shall not live.
Karın ölsün isterdim.
I wish your wife were dead.
Lütfedin, George Stanley cenkten sonra ölsün.
After the battle let George Stanley die.
Ölsün bir sürü Makedon'un, emirle öldüğü gibi!
Let him die, as have so many Macedonians, by order!
Bırak ölsün dedim.
Let her die.
- O halde İbrani'ler ölsün.
Then let the Hebrews die.
Kadınlarınız, erkekleriniz ölsün mü?
You women, do you want to see your men killed?
- Ölsün gitsin.
- Let him die.
Ateşin içinde ölsün!
Let it die in fire!
Sigara içip de bana vermeyenin, anası babası ölsün mü?
May your father and mother drop dead if you have a cigarette and aren't sharing.
İsterse hepsi ölsün.
I don't care if they all die.
Benim bebeğim de senindi. Bebeğim öldüyse, seninki de ölsün.
My baby is dead, yours should die too.
Bırakın yaşlı kadın huzur içinde ölsün.
Let an old woman die in peace.
Sözünden dönen ölsün o zaman.
Cross your heart and hope to die?
Sadece onuruyla ölsün diye.
Just that, that he would die with some honour.
Bir kısmı ölsün diğerleri de kuyruğu sıkıştırıp kaçsın diye gelmedik.
You think we brought them in so some die and ask the rest to turn tail?
Sana kalsa her hafta bir kişi ölsün zaten.
For you there should be one every week.
Varsın insanlar ölsün.
Let people die.
Ester ölsün isterdim.
I wish Ester was dead.
- Bırak ölsün.
- Let the old man die.
# Vur, vur, ölsün #
Chop, chop, till he's dead
Bırak merak ederek ölsün.
Oh, let her die curious.
Neden gripten ölsün ki? Bir önceki yıl difteriyi sağ salim atlatmıştı. Hem de hastalığı çok ağır geçirdiği halde.
Why should she die of influenza when she'd come through diphtheria right enough the year before.
Sokağa atıp kan içinde ölsün mü diyecektim?
Now, I'm not gonna throw him out in the street and let him bleed to death.
Üstelik, Peppino durup dururken niye ölsün, ha?
Besides, why would Peppino go and die?
Kız da mı ölsün?
But the woman, do you want to see her killed?
Lütfen bırakın çocuk ölsün.
Please let the boy die.
Senin suçun yüzünden mi ölsün?
Die for your crime?
Çok iyi bırak ölsün.
Dane-up him.
Bırak ölsün.
- No!
Bırak ölsün...
Let her be.