Ördü traduction Anglais
93 traduction parallèle
Sakal bir çeşit duvar ördü.
The beard became a sort of fortress.
Kader ağlarını ördü.
Fate works in strange ways
Ununla, hırsızının korkusuyla, zenginliğin duvar ördü, Hazreti İsa bile seni diriltemez!
With your flour, with your thieves'scare, your wealth walled up not even Jesus Christ could resuscitate you!
- Züppe, etrafımızda etten bir duvar ördü adeta.
- I took care of'em. The Dude has woven a chain of missing links around us.
Bu iş aramıza duvar ördü.
It's created a wall between us.
Kader ağlarını ördü artık.
Their fate is sealed.
Kader ağlarını ördü baktım ki, gitmişsin
Fate seemed to pull the strings I turned and you were gone
Muhammed ( s.a.v ) ile ölüm arasına, incecik bir örümcek ağı ördü.
It did not have there between Mohammad and death, that some wire of a cobweb.
Limuzinde bir düğmeye basıp şoförle aramıza duvar ördü.
In the limo, she pushes a button and a wall's up between us and the driver.
Doğrusu, en kötü şeyleri miras bırakıyoruz.İyi niyetler, tuğlayı ördü.Çok iyileriyse, bu ülkeyi inşa etti.
Well, there's worse things to inherit... than good intentions, Martha. - Good intentions built this country.
Zengin bir adamın oğlu olabilirdim ama kader kötü ağlarını ördü ve bu hallere düştüm.
[SLOW THUDDING] I'm doomed.
- Evet, ne çoraplar ördü ama.
– Yeah, very merry dance he's led us, yeah.
Onu geçindireyim diye bu garajı duvarlarla ördü.
He enclosed this carport so I could support him.
Büyük torunu için ördüğü şalı düşünüyorum aylarca ördü... ve bitirdi.
That Barbara had been knitting that big shawl for her granddaughter for months... and she finished it.
O gece ağladı ve ördü... ördü ve ağladı, gün doğana kadar... Ördüğü yorgan bitip onu sarana kadar.
That night she cried and knitted... knitted and cried until dawn... until she finished the quilt and it covered her.
Kader ağlarını ördü.
Destiny takes a hand.
Craig bana bir kazak ördü.
Craig knitted me a sweater.
Başıma çorap ördü.
It'll all turn against me.
Annem bunları bizzat kendisi ördü.
My mother knitted these herself.
- Süeterinizi kim ördü?
- Who knitted your sweater?
Bunları sana biri mi ördü?
Did someone knit you the set?
Ve Ann saçlarımızı ördü.
And Ann did our braids.
- Peki ya gazeteciler? - Züppe, etrafımızda etten bir duvar ördü adeta. - Merak etme, hallettim.
You're using my shoe as an ashtray?
Ve sonra saçını çok güzel bir şekilde ördü.
And then she braided my hair into a pretty rope.
Lakin kader ağlarını ördü.
Meanwhile... to each his fate.
Saçlarını önce kazıttı, sonra tek tek ördü.
She shaved her head, then she grew dreads.
Arkamdaki çocuk saçımı ördü.
The guy behind me braided my hair.
Bunu kendisi ördü
She knitted it herself. Wow.
Kay Teyzem muhtemelen Wal-Mart'a gitti, kazağı gördü eve gelip aynısından bana ördü
Aunt Kay probably went to Wal-Mart and saw that sweater and went home and knitted me the same one.
O şapkayı annen mi ördü?
Did your mother knit that hat?
Sadece bir haftada bir hırka ördü.
She knitted a cardigan in just a week.
Kim ördü saçını?
Who braided it for you?
Sonra saçımı ördü ve bana yakışmadığı için.. ... söktü.
Then he Frenchbraided my hair and took it out'cause he said I could not pull it off.
Adam geldi, oraya tuğla ördü.
he came over and bricked it up.
Evet, ya da su bin yıl boyunca kireçtaşını eritti ve kader bu gün, bu saatte ve bu dakikada ağlarını ördü.
Yeah, or water eroded limestone over a thousand years and this was the day, the hour, the very minute of catastrophic failure fated for aeons.
Bunu karın mı ördü?
Did your wife knit it?
Harika bir ağ ördü Billy. Ve bizde tam ortasına kendi irademizle tırmandık.
He spun a beautiful web, Billy, and we climbed right in, willingly.
İçimizden birisi ördü o duvarı ve daha fazlasını.
Any one of us has done that and more besides.
Işınım onların etrafını kabukla ördü.
They've been shelled by radiation.
Rahibe şefi terk etti, şef çılgına döndü. Rahibe de korkup şefi uzak tutabilmek için tünelin ağzına duvar ördü.
Nun dumps chef, chef gets scary, nun gets scared and walls up the basement tunnel to keep him out.
Bunu babam elleriyle mi ördü, dede?
Father weaved this with his hands, grandpa?
"Annem benim için ördü?" Yaşın kaç senin?
"My mum knitted it." How old are you?
Elizabeth duvar ördü etrafına onun.
She built a wall around him.
Dün gece oturup örgü de ördü mü?
And did he become an eagle scout last night, too?
Başıma ne çoraplar ördü.
Spun me around like a top.
Yaşlı bir kadın bunu tam bir yılda ördü.
It took some old lady a year to make it.
Lorraine Burch, Samantha'ya o hırkayı Doğu Sahilinde çok satan bir motiften ördü.
Lorraine Burch knit that sweater for Samantha off of a pattern that sold up and down the east coast.
Kader ağlarını ördü Finn.
The Fates have spoken, Finn.
Kader ağlarını ördü Bay Shue.
The Fates talked, Mr. Schue.
Büyükannem ördü.
My grandmother knitted it for me.
Ya bunun şapkasını mahalledeki teyzeleri ördü bunu.
His aunts from the neighborhood made it.