Özen traduction Anglais
1,041 traduction parallèle
İnsanın kıyafetine özen göstermesinde sakınca var mı?
No harm in looking after your clothes, is there?
Buna özen gösterin.
Take care of that.
Alma kır yerinin yalnızlığına alışır ve hastasına büyük özen gösterir.
Sister Alma enjoys her rural seclusion and takes utmost care of her patient,
Kimse ona özen göstermezse, o da solup gider.
If no one regards her, she whithers.
Morris, bir ata bu denli özen gösteren başka er tanımadığını söyledi.
Morris says he's never seen an enlisted man to handle a horse to equal him.
Şu diğer küçük kuşların... kuluçkanızdan uçmamasına özen gösterin.
You won't catch up with Kozlik in the woods.
Evcil hayvanlarına özen göstermezsen onları bir daha alamazsın.
If you cannot take proper care of your pets, you cannot have them at all.
Altlıkları kullanmaya özen gösterin çocuklar.
Try to use the coasters, fellas.
Yarıştan sonra arabasına özen gösterir mi?
Doesn't he take care of his car after a race?
Frosty alevlerden uzak durmaya özen gösterdi.
Frosty was careful to stay far away from the flames.
Her neyse, bir daha olmamasına özen gösterin lütfen.
Nevertheless, you will kindly see that it does not happen again.
Fazla içmemeye özen göstereceğim.
It matters little if I'm drunk
cenazeye özen göstereceğim.
I'm taking care of the funeral.
Bu adam hakkında konuşurken kelimelerimi dikkatli seçmeye özen gösterirdim.
"Simplicity" isn't exactly the word I'd use in dealing with this man, Inspector.
Sabırlı olmaya özen gösteriyoruz.
We try to be patient, and we are.
Şimdiye kadar çoktan kurmuştuk, ama Robbie ishal oldu... bu hafta onu fazla çalıştırmamaya özen gösterdik.
We would have had them up by now, except Robbie's had the runs so they've been trying not to use him much this week.
Dış görünüşüme özen gösteriyorum.
I take care of my appearance.
Bu konuya zaten özen gösterildi.
That's already been taken care of.
Sonraki birkaç gün çok özen göstererek sakin olmaya çalıştım.
For the next few days, I kept my calm only with great difficulty.
- Karına özen göster.
- Take care of that wife of yours.
Onu pohpohlamak, ona özen göstermek istiyorum.
I want to pamper her, take care of her.
Uçak üretim bakanı Lord Beaverbrook, sıradan insanların bu üretim savaşının bir parçası olmasına özen gösteriyordu.
The new minister of the aerial production, Lord Beaverbrook, it made the common citizen to participate in the battle of the production.
Geberebilirsin, bir de özen gösterdim.
You can drop dead, for all I care.
Lütfen özen göster.
That should take care of it.
Enzino, biraz özen göster, İstiyormusun?
Enzino! Be quiet, will you?
Özen gösteriyordum çünkü hastanede hoşlandığım biri vardı.
With care, there was a guy at the hospital that I liked.
Ve sağ kalmanız için özen gösterirler.
And they'll be overcareful to keep you alive.
Halımı kirletmemeye özen göster!
Be careful not to dirty my carpet!
Karına, görevlerini özen göstertemiyor musun?
Can't you make your wife take care of her duties?
İstediğin her şeyi elde etmene özen gösteriyoruz!
You take care to get everything you want.
- Onlar benim gibi özen göstermez.
- They can't give the attention like I can.
Keyif için çok özen gerek
Pleasure requires much thought
Ha, artık özen gösteriyorsun.
Oh, you're paying attention.
Filtreye özen gösteririm.
Take care of the filter.
Bence vücuduna özen göstermelisin.
I think you ought to take care of your body.
Sonuçta burada ben de varım... buna özen göstersen iyi olur.
So you should pay some attention to the fact, you know... that after all, I'm here, too.
Ağzından bir şey kaçırmamaya da özen göster.
And take care you don't let your tongue run away.
Ama yalnızca tek bir efendin olacak, özen gerektiren biri, çünkü benim belli alışkanlıklarım, huylarım ve zevklerim var.
But you'll only have one master, a demanding one, because I have a certain taste for habits and rites.
Lütfen, Norman hizmetlilerle asla dedikodu yapmamaya özen gösteririm.
Please, Norman, I... I make a point never to gossip with servants.
Gösterdikleri özen beni küçük düşürüyordu.
Their solicitude humiliated me.
Bu arabaya gösterdiğiniz özen çok dikkat çekici, bayım.
The wayyou have with this car is touching.
Duyguyu kaybetmeye özen göstermeliyiz.
We have to be careful not to lose the emotion.
Derli toplu olmaya azıcık özen göstermelisin.
You should've made an effort to spruce up a little bit.
Çocuğa kendi çocuğummuş gibi özen göstereceğim.
I'II treat the kid like it's my own kid.
Artık yakalanmamaya özen gösteriyorum.
I'm pretty careful about not getting caught now.
Henüz mahkum edilmedim. Kişisel bakımıma özen göstermeliyim.
I haven't been convicted yet, and I'd like to maintain good hygiene.
Kendine özen göster.
Take care of yourself.
Aletlerine daha çok özen göstermelisin, James.
Take better care of your instruments, James.
Yani, bana çok yakında iyi haberler getirmek için özen gösterin, Leprince.
So make sure you bring me some good news soon, Leprince.
Özen gösteriyorsun.
You care.
Önemli şeylere özen gösteriyorsun.
Care about things that really matter.