Ürün traduction Anglais
1,923 traduction parallèle
ürün açıklaması, ve hükümeti temsil etmeye yetkili bir otoritenin onayı.
and an authorized informant to notify the appropriate government agency.
Yıldız parçasından Mavi Pozitif Enerjiyi çıkardığımızda,... geriye oldukça dengesiz bir ürün kalıyor,... Negatif Kırmızı Enerji.
When we Blue positive energy of the fragment had achieved... We stayed on this bijproductie unstable. Negative Red energy.
Güzel ürün.
That's a good vintage.
Çünkü az önce osurdum ve Bay Magorium'un mağazasından bir ürün satın almak üzereyim.
Because I made a fart, and I am on the verge of buying Mr. Magorium's Wunderbar Emporium.
Beni ürün dolabına zorla soktu ve bana diğerlerinden farklı davrandı.. daha önce kimsenin davranmadığı gibi.
He forced me into the supply closet, and he touched me like no other battery-operated device has ever touched me before.
Neredeyse anında etkisini gösteren patentli bir ürün geliştirdik.
We've developed a patented compound that takes effect almost immediately. Jeez.
Bir de Nan Wilder, ürün geliştirme çarı ve benim patronum.
Next up, Nan Wilder, product development czar And my boss.
Hangi ürün beni güzelleştirir?
Which product will make me beautiful?
Hiçbir ürün seni güzelleştirmez.
No product can make you beautiful.
Panida yeni ürün kataloğunu göstermek için buradayım.
I came to show the new catalog Panida tool.
Artık bu cevher, bir adamın kendiyle hesaplaşmasının ortaya çıkardığı bu muhteşem ürün, benimle kalacak.
So now... this jewel... the ultimate record of one man's fearless conversation with his most profound self, stays with me.
Görünüşe bakılırsa bize defolu ürün vermişler.
Looks like we got a lemon.
Kokain bitkisinin ne kadar zamanda ürün verdiğini biliyor musun?
Do you know how long it takes for a coca field to produce?
Herkes yeni ürün üzerinde yaratıcı bir şekilde çalıştığı için...
I assumed that with everyone working creatively on the new line- -
Ben bu sezon bir ürün almak zorunda.
I have to get a crop in this season.
bir dost, bir arkadaş İşte bu ürün için... benim dostum diyebilir Dostum benimle beraber
a buddy, a friend. Of this product, they say... this is my boyfriend, I have my boyfriend with me.
Görüyorsunuz ki bir ürün yüzünden ağır ihmalden suçlu bulundum
You know, I was convicted of gross negligence because a product.
Tractore ödemek için yeterli paran yok, ve traktor olmassa, ürün de olmaz.
You haven't even got enough money for tomorrow's payment on the tractor, and if there's no tractor, there's no harvest.
ve ürün olmazsa, çiftlik bozulur.
If there's no harvest, the farm will fail.
Lütfen Bu babamın çiftliği, Ve ürün herşeydir.
Please! This is our dad's farm, and the harvest is everything.
- Sadece ürün satın alırsanız.
Only with a purchase.
Hadi, seni tamamen yeni bir insan yapan bir ürün.
C'mon, a product... that lets you be a completely new person.
Daha önce bahsettiğim yeni ürün vardı ya onun için, gelecek hafta onay çıkacağını söyledi bana.
He told me the new product will be okayed next week.
Bu yeni ürün, büyük potansiyel.
This new product, great potential.
Daha iyi bir ürün bulamazsın.
You won't find a better product.
Sadece tehlikeli bir ürün yapmanın suç olmadığını anlaşılır hale getir.
Just make it clear it's not guilt For making a dangerous product.
Satın aldığınız ürün sadece yasal ve lisanslı erişimlere imkan sağlar.
The product you have purchased only provides access to legally acquired and licensed applications.
Orijinal ürünleri, ürün çizimlerini ve üretim için gerekli her türlü gereci ortadan kaldıracağız.
We destroy the prototypes, the plans for the prototypes, and every piece of equipment used to make the prototypes.
Dur tahmin edeyim, yeni bir ürün fikri peşinde.
Let me guess, he's looking for new product ideas.
Hayır, ürün fikri değil.
Uh, no product ideas.
Bazen... görünmez bir kusuru olan... bir ürün olduğunu hissediyorum.
Sometimes I feel like I'm a product with a manufacturing defect which is invisible.
Bu yeni yüksek früktozlu mısır şurubu. Şekerden daha tatlı ama üretmesi daha ucuz olan mucize ürün.
This is all-new, high-fructose corn syrup, a miracle product that's sweeter than sugar, but cheaper to produce!
Modern, şehir DJ'i ve 40 yaşında mali ürün satıcısı.
A hip downtown deejay and a 40-year-old financial products saleswoman.
Bizler tarlada ürün topluyorduk.
We were in the field, bringing in the harvest.
Haftada beş randevu, ayda bir kavga ve Jamba Meyve Suyu * ile bir ürün reklam anlaşması yüzünden kavgalar Jamba Meyve Suyu'nda olacak.
Five dates a week. One fight a month. And because of a product placement deal with Jamba Juice the fight will be in a Jamba Juice.
Yeni ürün oluşturmak, çalışma ve araştırma gerektirir.
Creating a new line takes work and research.
- Kirpik uzatan bir ürün reklamı.
This is a prescription eyelash wand.
Onu öldüren Karen ise, bunu yapması için tekstil dışında bir ürün kullanması lazımdı.
So karen had to have used something non-textile To asphyxiate her.
Sonucu insanları öldürmeye varmayan... bir ürün üretemeyecek miyiz?
Can't we develop one product that doesn't end up being used to kill people?
Programımdan şüphesiz yeni bir yan-ürün doğuyordu.
I think it's been the most successful spin-off... Ever.
30 bin ürün olduğunu söyledi bu evde.
He's got, like, 30,000 pieces of simpsons memorabilia in his house.
Onlarsız hiçbir ürün yok.
There is not a product that they won't put their name on.
Nükleer reaktörden çıkan bir yan ürün.
It's a byproduct of nuclear reactors.
Organik olmayan ürün eken çiftçiler.
Non-organic family farmers.
Biz piyasaya yeni bir ürün telifi sunuyoruz her yıkamada farklı ve yeni gömlek haline gelen...
We offer a new product in the market a shirt that looks new every time you wash it...
Bence onlar yan ürün, öldürülmeleri planlanmamış
I think they were by-products. Weren't planned. Oh?
Firma kurarım, ürün geliştiririm.
I make things, I build companies. Innovate products.
Böyle kalitesiz bir ürün için adımı kullanmana izin vermem.
Because I am not going to lend my name to an inferior product.
Sigaraya "hiç gelişmeyen ürün" adını verdim.
Because people can't stop themselves from buying it. " " the product that never improves,
- Çünkü benzer bir ürün daha var...
- Why? - There's another product that's similar,
Elimde daha fazla ürün var
Mr. Lin, I have the material to Mr. Wo.