Üstat traduction Anglais
277 traduction parallèle
Ertesi gün üstat, incilerin yeri ve hırsızın kim olduğu hariç olayın sırrını tamamen açıklığa kavuşturmuştu.
By the next day the master mind had completely solved the mystery... with the exception of locating the pearls and finding the thief.
Bu üstat Fred değilse ne olayım. Bu kadar yıl sonra geri dönmüş!
Well, if it ain't old Master Fred, back after all these years!
- Günaydın, üstat Rembrandt. - Günaydın.
- Good morning, Master Rembrandt.
- Sağınızda, üstat Rembrandt.
- On your rigth.
Biliyorum üstat.
Yes, master. How many bunches?
Bugün şanslı günümmüş üstat.
My lucky day.
- İngiliz iğnelerini deneyin, üstat.
- Try the english needles.
5.000 Florin, üstat Rembrandt.
5,000 florins, Master.
- İyi görünmüyorsun üstat. - Işıktandır.
You're not looking well.
İçgüdü, üstat.
Instinct, maestro.
- Üstat, üstat!
- Maestro, maestro!
Senin dediğin gibi olsun, üstat.
Hmm. Have it your own way, maestro.
- Hem efendi hem üstat!
- The lord and master.
Tanıştığıma memnun oldum üstat Fettes.
I'm very pleased to know you, Master Fettes.
- Saygılarımla üstat Fettes.
- My respects, Master Fettes.
Günaydın genç üstat Fettes.
Good morning, young Master Fettes.
Tamam, üstat.
John.
- Repliğiniz, üstat.
Man : Your cue.
O bir üstat.
He is a master.
- Evet, bir üstat.
- Yes, a master.
Madem istiyorsunuz,... o bir üstat.
Huh, a master,... if you will.
- Çok iyiyim üstat.
- Right well, thespian.
Hoş geldin üstat.
Welcome, thespian.
- Ayağa kalkabilirsin üstat.
- You may arise, thespian.
Büyük üstat bizimle oturamıyor.
The great man cannot even sit with us.
Merhaba, üstat.
Hey, howdy, Cap'n.
- Tebrikler üstat.
- Congratulations, Master.
Muhteşem, üstat!
Sensation, Master!
Yargıç kendini bu oyunun üstadı sayıyordu. Sonra üstat olmadığını düşünen hiç bir Teksaslı tanımadım.
The Judge considered himself a past master... but then I never knew a Texan who didn't.
# Övgü dolu yapmışsın, üstat.
Laudatory, master. What did I say?
Benim gibi bir üstat, istediği yüksek yaşam standardına erişemez sanki.
As if I, a master, am unable to live up to a high status.
Abartıyor muyum dersin, üstat?
Am I exaggerating, master?
# Ah, üstat.
Ah, master.
Umarım şu üstat Rembrandt kızımın portresini aslına biraz benzetir.
And perhaps I may hope that master Van Rijn will give my daughter's portrait some resemblance.
Öğretmeniz için yalvarıyorum, üstat.
I beg you to teach me, master
Usta bir hırsız, bir üstat, ve harika bir adam.
He's a master thief, a master, and a great man.
Mucize, üstat meşhur konuşmasını unuttu.
The dean has forgotten his speech.
Bir üstat.
A master.
Affedersin üstat.
Sorry, old boy.
- Evet üstat, biliyorum.
- Yes, old man, I know.
Bu akşam iyi oyun çıkardın üstat.
Fine performance tonight, old boy.
Bu da ünlü saray bestecisi üstat Salieri.
Here is our illustrious court composer Maestro Salieri.
Görünümü önemli değil, üstat.
Looks don't concern me, maestro.
Bravo, üstat.
Bravo, maestro.
Güle güle. Size müteşekkirim, üstat.
I'm so grateful, master.
Daha gelmedi üstat.
Master not yet arrives.
Yüzünüzü yıkayın, üstat.
Wash your face, Master.
Susun, bir üstat geliyor ve galiba neden behsettiğimi de biliyorsunuz!
Hush, here comes a whiz-bang and I think you know what I'm talking about!
- Güzel çiçeklerim var! Güzel çiçeklerim var, üstat.
Lovely flowers, master.
- Burada üstat Rembrandt.
- Here.
Hazırız, üstat.
Man :