English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Ş ] / Şışş

Şışş traduction Anglais

8,634 traduction parallèle
Sen camın dışından bakmaya... o kadar dalmışsın ki ofise girdiğimi fark etmedin.
You were just too whatever you were looking out the window to realize I stepped out of my office.
Evet, çünkü o kadar sıkı bağlamışsın ki, kompartman sendromu yaşamış.
Yeah, because you tied him up so tight, he got compartment syndrome.
Güvercin yemeye çalışmışsın, sonra da Donny Osmond konserinde sahneye çıkmış ve "Van Halen'a ne yaptınız?" Diye bağırmışsın.
You tried to eat a bunch of pigeons, then you climbed onstage at a Donnie Osmond concert, screaming, "What did y'all do with Van Halen?"
Çekim pek iyi değil ama sen ana fikri anlamışsındır.
Camera work's a little sloppy, but you get the idea.
Muhtemelen onu ringin dışında tanıyamamışsınızdır.
Oh, you probably just don't recognize her outside of the ring.
Çevre kontrolünde bir şeyler yapmışsın diye duydum. Whitley'i bir leşçiden kurtarmışsın.
I heard you got into it on the perimeter... something about saving Whitley's ass from a scav.
STAR laboratuvarında, Martin üzerinde birkaç test yapmışsınız. - Acaba... Sonuçları iyi mi çıktı?
S.T.A.R. Labs did quite a few tests on Martin, didn't they... and they said he was fine?
Nokta atışı yapmışsın bence.
That's a little on the nose, don't you think?
Nokta atışı yapmışsın bence.
That's a little bit on the nose, don't you think?
- Harika bir iş başarmışsın.
Wow, that's great work. Thank you.
Onu hapsetmişsiniz, rızası dışında kayıt altına almışsınız ve fiziksel olarak şiddet uygulamışsınız.
Said you imprisoned, illegally recorded and physically attacked him.
Hayatını bir bütün olarak geçirdiğini düşünüyorsun ama sonra biriyle tanışıyorsun ve anlıyorsun ki, bir şeyin sadece yarısıymışsın.
You go about your life thinking you're complete, then you meet someone and realise you're only half of something.
İyi malları ve bahşişleri almışsın. Haraç almış, gangsterlik etmişsin ve bir hiçsin.
You take the good goods away, and the kickbacks and the shakedown cabbage and them pistoleros and you're nothin'.
Ah akıl, zalim hayvanlara kaptırmışsın kendini. Akıl kalmamış insanda.
O judgment, thou art fled to brutish beasts, and men have lost their reason.
Önceki gece Bay Brando'nun odasına gitmişsin... ve sabaha karşı çıkmışsın.
Well, it seems the other night, you were going into Mr Brando's room and not coming out until early morning.
Yeteneklerimizi, bizi öldürmek için çalmışsın.
That's why you've been killing us off to steal our gifts.
Elektrik çalışsın diye eğreti bağlanmış, yani davetsiz misafirler varmış sanırım.
The power's been jury-rigged to work, so I'm guessing squatters.
Çok iyi bir buzdolabı almışsın.
That's a damn nice refrigerator you got there.
-... bir kütleden başka bir şey değil. - Tanışmışsınız sanki.
I reckon she's not much more than a lump that cries and shits and makes baby noises.
# Evime varmaya çalışıyorum bu ıssız yoldan #
♪ On this lonely road, trying to make it home ♪
# Evime varmaya çalışıyorum bu ıssız yoldan #
♪ on this lonely road, trying to make it home ♪
Güzel bir beşik yapmışsınız.
That's quite a crib you've got down there.
İyi ki kaleni yapmışsın.
It's a good thing you built a fortress.
- Zayıflamışsın, hasta mısın?
You've lost weight. Are you sick?
Asistanım seni sapık sanmış, on kez aramışsın.
My assistant thought you were a stalker. You called ten times.
- Yaralanmışsın, canını yakmış.
- You're hurt. She hurt you.
Yanlış bilgi almışsınız.
Well, you got bad info.
Gerçekten cesur davranmışsın.
Yeah, that's pretty brave.
Sence de bu iş için biraz kullanışsız, değil mi?
That's a bit unwieldy for the job at hand, don't you think?
Bazen biriyle özel birşey yaşamışsın gibidir ve bu... bu hisleri kestirip atmak zordur.
Sometimes it's like you had something special with somebody, and it's... it's hard to make those feelings go away.
Yetimhanenin bütün parasını da harcamışsındır herhalde?
I suppose you spent all the orphanage's money?
Ama Andrew, Joe'nun takipçilerinden biriyse, neden Mark ile çalışsın?
But if Andrew's one of Joe's followers, why would he be working with Mark?
Böylesi zamanlarda o güzelim SS'imi özlüyorum.
In such moments, I miss my SS. Let's go.
Kafayı sıyırmışsın sen! Nick.
Nick.
Yanlış anlamışsınız.
You got it all wrong.
Sıcaklığı bile düzgün ayarlamışsın.
You even got the temperature right.
Bir zamanların yükselen şehri Odessa korkakça bir terör saldırısı sonucu adeta ıssız bir çöle dönüştü.
- Odessa, a once - thriving city in central Texas, reduced to a desolate wasteland by a cowardly act... - Password. - Of evil terrorism.
Ve bir de bakmışsın her şey o senin, bu benim olayına dönmüş.
- Oh... - And before you know it, it's all about who's taken whose booty.
Çok yakışıklıymışsınız.
So handsome. No.
Hemi televizyon izlemekten sıkılmışsındır.
You must be bored of TV.
Siz bu çocuğu acayip şımartmışsınız.
You've really spoiled this boy.
Bebeği kucağına aldığında bir şeyler olacak ve seni temin ederim ki, o zaman yanlış yapmışsın gibi gelmeyecek.
When you hold the baby, something happens, and I can almost guarantee you you won't feel like it's a mistake then.
- Çok sıkıştırmışsın.
- You jammed it in too far.
1965 yılında, araba soygunu sebebiyle... göz altına alınmış ve sonra serbest bırakılmışsın.
1965, you were picked up and later released on suspicion of car theft.
1969 yılında, uyuşturucu bulunan bir yerde delil yetersizliğinden önce göz altına alınmış, sonra serbest bırakılmışsın.
1969, you were picked up and later released for lack of evidence at a place where narcotics were found.
Sana Nasıralı'nın cesedini getirmeni söyledim, sense bunu yapmışsın.
I told you to bring me the Nazarene's body, and you produce this...
Ya da belki de bana yanlış aktarmışsındır.
Or maybe you could tell me differently.
SS'in yanlış olduğuna inanıyor ve Almanya'nın kendi bilim adamlarına ihtiyacı var.
He says the SS was wrong. Germany needs its scientists.
Görünüşe göre Almanlar hem ofisinizi hem de evinizi aramış, oradan tam zamanında ayrılmışsınız.
The Germans have apparently searched both your office and home. It appears you didn't leave a moment too soon.
Bildiğimize göre beş yıl önce bir süre Londra'da kalmışsınız.
It's our understanding that you spent some time in London five years ago.
Tayland'a girdiğinize dair herhangi havaalanında bir kayıt yok dahası Mekong Nehri'nden kaçak geçerken yakalanmışsınız.
There's no record of you entering Thailand... at any of the airports or landcrossings... and you were caught crossing the Mekong illegally.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]