000 lira traduction Espagnol
132 traduction parallèle
700.000 lira!
¡ 700.000 liras!
Reşit olmayan Maggi Pasquale'i 2 yıl 6 ay hapis 2.000-lira para cezası, Filippucci Giuseppe'yi 1 yıl hapis cezası 1.000 lira da para cezası ile mahkûm ediyoruz, temyiz hakkı olmadan.
... Por tanto, condenamos a los menores Maggi, Pasquale a dos años y seis meses de cárcel y 2.000 liras de multa, y a Filippucci, Giuseppe a un año de prisión y multa de 1.000 liras, sin apelación.
Şansın varsa bin lira alırım.
Con mucha suerte le sacaré 1.000 liras.
- Bana 10,000 lira borç versene.
- Préstame 10.000 liras.
- Bir düşün, sana 30,000 lira ödeyeceğim.
- Reflexiona, el 30 te devolveré 30.000
5,000 lira bile yeterli olur.
Me bastan 5.000 liras.
Bunun mu? 10 bin lira istiyorum.
Por ésta pido 10.000 liras.
Size 10 bin lira. Hakikidir.
Para usted 10.000 liras, es una pieza del siglo XVIII.
Capannelle'de bana ait bir 100.000 lira var.
Escúchame. Capannelle tiene 100,000 liras que son mías.
3.000 lira veririm?
¿ 3.000 liras está bien?
Öyleyse 100.000 lira çeyizi düzmeye yeter.
Bueno entonces, 100,000 liras podrían venir bien para la dote.
- Karımı duydunuz mu? ... 80.000 lira ceza kestiler Üç ay da hapis... - Yoo?
- ¿ Saben lo de mi esposa?
Parmağını oynatmadan 100.000 lira kazanmaya ne dersin?
100.000 liras netas sin riesgos.
- 100.000 lira mı? - Evet.
- ¿ 100.000 liras?
Benim zaten sabıkam var, 9 ay verirler en az 100.000 lira da para cezası.
No es mi primer entrada, asi que, Me darían 9 meses por 100,000.
Aylık 12,000 lira yani. Büyük vurgun bu mu!
No piensas en las 12,000 liras por mes. ¡ Gran negocio!
- 5 kişi 10.000 lira çıksak...
- ¿ Pero con cuánto? - Somos 5, 10,000 lira por cabeza.
150.000 lira da gitti.
Por 150,000 liras. ¡ Mi pobre, pobre mamma!
Ona her ay 25 bin ya da 30 bin lira para vericem..
Le daré 30,000 liras por mes.
Şanssız bir piç kurusuyum. Borghesio oğlu için bana 100,000 lira verdi ben de hepsini kumara yatırdım.
Me las dio el pobre abogado Borghesio para su hijo y yo me las he jugado.
Harikulade bir taş. Sadece 50,000 lira.
Una piedra única por solo 50.000.
Tek bir tane. Sadece 100,000 lira.
Un objeto único en su clase por solo 100.000 liras.
- Çok güzel - 80,000 lira.
- Es bonito, muy bonito - 80.000 liras
- 70,000 lira istiyor.
Se conforma con 70.000 liras
Çok değil, 50,000 lira.
No mucho, 50.000 liras.
- Ama 50,000 lira.
- Sí, pero... 50.000 liras...
Burada 30,000 lira var.
Hay 30.000 liras.
Burada 100,000 lira var. Şimdilik yeter mi?
Aquí tiene 100.000 liras, ¿ cree que serán suficientes de momento?
Madde 498'a göre bu işin cezası 1,000 ila 10,000 lira arasında.
Me pueden poner una multa de mil a 10.000 liras
Bir çift ayakkabı 6.000 Lira.
Unos zapatos de 6.000 liras.
Salam dolu, 20.000 Lira eder.
Embutidos. Por valor de 20.000 liras.
Sadece 10,000 lira istiyorum.
Déme 10.000 liras.
Ama içimizden bazıları ayda nakit 30,000 lira alıyor.
Pero aquí cualquiera saca 30.000 liras al mes.
60.000 Lira değerinde borsa senedi.
Es una letra de cambio de 60.000 liras.
Ocak ve Şubat : 30,000 Lira.
Enero y febrero : 30.000 liras.
Hesabı kapatmak için bana 50,000 lira vermelisin.
Estamos en junio, me debes 50.000.
İşte 60,000 lira, Şimdi bana kalan 10,000 lirayı ver.
Estas son 60.000 liras, dame 10.000 de vuelta.
- 5,000 Lira.
- 5.000 liras.
Bana 50,000 lira teklif etsen bile, bir uzlaşma yolu bulamayacağız.
Pero, no llegaremos a ningún acuerdo aunque me ofrezca 50.000 liras.
Sana 50,000 lira teklif etmiyorum, 5 milyon teklif ediyorum.
No le ofrezco 50.000, le ofrezco 5 millones.
Sana 300,000 lira teklif ediyorum.
Yo le ofrezco 300.000 liras.
- Günde 30,000 lira veriyorlar.
- Me dan 30.000 liras al día.
Bana 50,000 lira ödünç verir misin?
¿ Me presta 50.000 liras?
20,000 Lira'ya yakın ikramiye kazandım ama puştun teki bir Romalı parayı ödemedi!
¡ Gané casi 20.000 liras,... pero un capullo romano no me las pagó!
- 3000 lira borç verir misin?
- ¿ Me prestas 3.000 liras?
Orada beni vahşileştiren bir esmer var Aida, 3000 lira.
¡ Como no! Hay una morenaza con un mechón blanco que me vuelve loco. Aida. 3.000 liras.
Bu mobilyaya 50.000 lira? Daha fazla istiyor.
50.000 por el reloj, ¿ querrá regatear?
Burada bir yemeğe rahat 20.000 lira isteyebilirler.
" Aquí por una cena son capaces de cobrarte 20.000 liras.
Kaç lira yaptı? Bir saatte 40.000.
Un total de... ¿ cuánto?
Sırf yemek için 50,000 lira!
¡ 50.000 liras sólo por comer!
O da ayda 20 lira demek olurdu!
¡ Así se nos irían otras 20.000 al mes!