Acıktım traduction Espagnol
3,731 traduction parallèle
Vincent, acıktım.
Vincent, ¡ tengo hambre!
Ben acıktım.
Tengo hambre.
Yoruldum ve acıktım.
Me muero de hambre y cansancio.
Acıktım, Connie. Midem zil çalıyor.
Tengo hambre, Connie, mi estómago está gruñendo.
Çok geçmeden acıktım.
Bueno, un poco más tarde, me entró hambre.
Biliyorum ama çok acıktım.
Lo sé, pero tengo hambre.
Acıktım ; yemeğe gidelim.
- Sí. Tengo hambre. Vamos a comer.
Acıktım. Sen yemek yedin mi?
Tengo hambre. ¿ Ya comiste?
Ah, acıktım.
Ah, tengo hambre.
Bütün gün çalıştık. Tabii ki acıktım.
Trabajamos mucho, claro que sí.
Acıktım.
Tengo hambre.
Biraz acıktım ben aslında, bu yüzden bunlardan alacağım biraz.
Tengo algo de hambre, de hecho, así que voy a tomar unos pocos de estos.
Tanrım, ben biraz acıktım.
Dios, tengo un poco de hambre.
Çok acıktım. Tamam.
Bien, un bocadillo.
Çok acıktım.
Tengo hambre.
Çok acıktım.
Estoy super hambriento.
Acıktım ve biftek yaptım.
Tenía hambre. Preparé un filete.
Ben de acıktım.
También estoy hambriento.
Acıktım...
Y hambriento...
Ramen ver bana. Acıktım. Annen hamur köftesi yollamıştı.
¿ O querías que te lo propusiera de una forma especial?
Çok üşüdüm ve acıktım.
Estoy helada y tengo hambre.
Çok acıktım.
Ahg, tengo tanta hambre.
- Çok acıktım.
- ¡ Me muero de hambre!
Çok acıktım.
Me muero de hambre.
- Anne hadi, çok acıktım.
- Vamos, mama, tengo hambre.
Acıktım ben. Oo, Skylar, nereye gittiğini biliyor musun?
Oh Skylar ¿ Acaso sabes dónde vas?
Acıktın mı, koca adam?
¿ Tienes hambre, hombrecito?
Sadece masada oturuyordum ve zarfın ağzı yapıştırılmamıştı açıktı ve baktım.Ne kadar kazandığını gördüm benim gezi masrafım çok fazla.
Estaba sentada en el escritorio, y no habían lamido la parte del pegamento, así que estaba abierto, y lo abrí, y vi lo que ganas, y mi viaje cuesta demasiado dinero.
Acıktın mı?
- ¿ Tienes hambre?
Hey, Sıska. Acıktın mı?
Oye, Debilucho. ¿ Tienes hambre?
Oraya geldiğimde kapı açıktı ama dokunmuş olmalıyım.
Estaba abierta cuando entré, pero supongo que debo de haberlo hecho.
Aman Tanrım, yine mi acıktı karnım?
Dios mío, ¿ quién está listo para una comilona?
Acıktın mı?
¿ Tienes hambre?
Ne diyeceğimi, nasıl açıklayacağımı bilemedim, bu yüzden çıktım.
No supe qué decir o cómo explicar, por eso me fui.
Babamın bir sorunu olduğu çok açıktı fakat burnumu sokmayacaktım.
Claramente algo le está pasando a mi padre, pero no me iba a dejar arrastrar.
Açığa mı çıktın?
¿ Te descubrieron?
ancak, şimdi neandertallerden... daha zorlu bir şeye karşı acımasız... kararlılığımız ortaya çıktı.
Salvo que ahora, nuestra despiadada determinación se enfrentaba a algo bastante más poderoso que los Neandertales.
Yukarıya yakınmandan bahsediyorum. # Yukarıya konuş # # suratını asmadan önce # # dua et o seni dinler # # ve sadece sana yardım eder # # yukarıya konuş # # dua etmeyi dene # 7 / 24 açıktır.
Hablo de subir las escaleras a un departamento diferente. ¿ Cómo...? Todas las líneas están abiertas 24 horas durante los siete días de la semana.
Evet, müşterilerle tuhaf diyaloglara girdi bağlı kalması gereken metnin dışına çıktı, onu kovmak zorundaydım. Hangi açılardan metnin dışına çıktı?
¿ De qué manera se salió del guión?
Açıkçası, çocukken geçirdiğim Noeller berbattı ve artık keyfimin bozulmasından bıktım.
Honestamente, porque tuve bastantes navidades de porquería de niño y estoy cansado de que tú le quites la alegría ahora.
Ben açıktım da. O yüzden gidip iki hamburger aldım.
Fui por unas hamburguesas.
Ben acıktığımı biliyorum.
Sé que yo lo estoy.
Acıktın mı?
¿ Tienes hambre? ¿ verdad?
Kimler acıktı bakalım?
¿ Quién tiene hambre?
Kaplanlar güçlü yüzücülerdir. İyice acıktığında, aramızdaki azıcık su korkarım koruyuculuk sağlayamayacak.
Los tigres son nadadores expertos si llegara a sentir hambre la poca distancia de agua que nos separa, no me protegerá.
Han Jung Woo... Seni açığa almaktan bıktım artık. Sen...
Han Jung Woo... ya me cansé de darte descansos.
- Acıktın mı?
¿ Tienes hambre?
İçeri öylece daldığım için üzgünüm ama kapı açıktı.
Siento eh, sólo entrar de ese modo. Pero la puerta estaba abierta.
- Acıktığımı hissediyorum.
- Tengo hambre.
Sırf bu yüzden benden pilot olmazdı 200 kilo olup kokpite sığmazdım Stres karnımı acıktırıyor.
EI estrés me da hambre.
- Acıktınız mı?
- ¿ Tienen hambre?