Alıyorum traduction Espagnol
31,290 traduction parallèle
The Keep skandalını ifşa etmek için bir yazı kaleme alıyorum.
Estoy... escribir una exposición en la fortaleza.
Ve sana verdiğim her gücü geri alıyorum.
Y ahora te quito todos los poderes que te di.
Senden toprağın gücünü alıyorum.
Te quito el poder de la Tierra.
Ayrıca, bu gece çocukları ben alıyorum.
Además, hoy tengo a los niños.
Kahvemi bile kendim alıyorum!
¡ Hasta yo mismo compro el café!
Şu an kelimelerin bile kokusunu alıyorum.
En realidad, yo puedo oler las palabras.
Biraz şey tadı alıyorum.
Me estoy haciendo un poco de algo.
Güzel, ben pozisyon alıyorum Zara da içeriye yöneliyor.
Bien, estoy poniéndome en posición. Zara está entrando.
Tabiki, sizinle çalışmaktan zevk alıyorum bayan.
Es un placer hacer negocios con usted, señorita.
Van'ı ben alıyorum.
Traeré la camioneta.
Seninle yemek yapmaktan keyif alıyorum.
Y me gusta cocinar contigo.
Kral'ın yardımcısı olarak seni görevinden alıyorum.
Como el delegado del rey, te estoy relevando de tu deber.
- Bilgisayarı alıyorum
Yo me llevo la computadora.
Mmm, mmm, mmm. Demir tadı alıyorum, karbon. Oh!
Aromas de hierro, carbono... y un toquecito de níquel.
Senin hakkında söylediğim herşeyi geri alıyorum!
Me retracto de todo lo que nunca dije de ti!
Şimdi de bu çantayı alıyorum.
Ahora soy dueño de esta bolsa.
Bazı şikayetler alıyorum.
Ahora estoy recibiendo quejas.
Şunları ödünç alıyorum.
El préstamo de estos.
Dolamayı alıyorum.
Conseguí evasivas.
Bu şeyleri yıllardır sorunsuz bir şekilde alıyorum ben.
He estado consumiendo esa cosa durante años sin problemas.
Onu alıyorum.
Me la llevo a ella.
Onları insandan saymadığım için. Barbarlar. Ucuz konyak verip topraklarını ellerinden alıyorum diye.
Porque les veo como algo menos que un humano, como salvajes, les alimento con coñac barato y les arrebato su tierra.
Hızlı yol alıyorum gece boyu devam ederim, bundan da bir yolculuk çıkarmış olurum.
Voy bien, conduciré toda la noche. - Será como una excursión por carretera.
İnsanlardan bilgi alıyorum sadece.
Sólo estoy pidiendo antecedentes, así que...
Onları Deb'den alıyorum.
Los obtengo de Deb.
Hastalarımdan bunlar için ödeme alıyorum... vitaminler, mineraller.
Lo que puedo cargar a mis pacientes es... vitaminas, minerales.
Teslimatlarımı alıyorum.
Recogiendo mis entregas.
Bir lider olarak, tarafsızlık eksikliğimi gidermek için konuyu incelemek üzere danışma kurulu toplama sorumluluğunu üzerime alıyorum.
Como líder, me estoy encargando de mi falta de imparcialidad convocando un grupo de asesoramiento para revisar el asunto.
Bir alıcı için çalışıyorum.
Yo trabajo para un comprador.
Tamam, bakın, anlıyorum. Hayatımın kadını olmayabilir... ama hadi be, en azından eğleniyoruz, değil mi?
Puede que no sea la definitiva, pero venga, al menos, nos lo estamos pasando bien, ¿ verdad?
Sen de Pierce'la ilişkim hakkında yorum yaparak haddini aşıyorsun.
Y ya estás fuera de lugar, al comentar sobre mi relación con Pierce.
Hayallerini yıkmak istemem ama pantolonunu indirmeye çalışmıyorum.
No quiero chafarte la ilusión, pero no trato de llevarte al huerto.
İşe alınacak birinin dinlenmeye müsamaha göstereceğini sanmıyorum.
No creo que ningún nuevo subordinado acepte ser escuchado sin permiso.
Bana yeni Norman Mailer'ı vermedi, kalbimi kırdı. Şimdi Jacqueline Suzanne için iç gıcıklayan bir kopya yazıyorum.
No solo no me dio al nuevo Norman Mailer, lo que me rompió el corazón, sino que ahora escribo textos publicitarios para Jacqueline Suzanne.
Sadece dünyayı kurtarmaya çalışıyorum.
Solo intento salvar al mundo.
Bagajdaki ölü kediyi anlamlandıramıyorum.
Aún no le encuentro sentido al gato muerto en el maletero.
David Pilcher birkaç tane virüsü alıp burada saklamış. Sanıyorum gelecekte çıkabilecek bir tür biyolojik savaş için.
David Pilcher reunió muchos virus y los mantuvo aquí, asumo que por alguna futura guerra de gérmenes.
Burada benden alınan her şeyin bilgisiyle bu fedakârlığı yapıyorum. Hâlâ amacıma hizmet edecek bir şey yapıp işleri yoluna koyabilirim. - Yapma.
Hago este sacrificio con la certeza que con todo lo que ha sido tomado de mí aquí, aún hay una manera de que puedo cumplir mi cometido y hacer las cosas bien.
Bu alışkanlıktan kurtulmaya çalışıyorum.
Sí, estoy tratando de romper ese hábito.
Kızıma olan şeyi tam manasıyla anlamaya çalışıyorum.
Intentando llegar al fondo de lo que le sucedió a mi hija.
Yani, hala nefes alıyorlar ama onları uyandıramıyorum ve bir saati geçti.
Siguen respirando, pero... no puedo despertarlos y ya pasó más de una hora.
Ben de kendimi adıyorum ama kanunu çiğneyecek kadar değil.
Estoy dedicado, solo que no al extremo de violar la ley.
Brie'nin Özel Limited Şirket hesabına bakıyorum da, sadece Cushing'den haftada 600 ile 1800 dolar arası para alıyormuş.
comprobando su Compañía limitada ( LLC ), sólo de Cushing, estaba recibiendo de $ 600 a $ 1,800 dólares por semana.
17 yaşımdayken alınmıştım... Bu konuda konuşamıyorum bile.
Me capturaron cuando yo tenía 17 años, no puedo hablar ahora de todo ello.
Karnında kanama var. Hemen ameliyata alınması gerek. - Nabız alamıyorum.
Sí, le sangra el estómago... por un aneurisma aórtico abdominal.
Zayıf olsa da nabız alıyorum sanırım.
Creo que tengo un pulso débil.
Nabız alıyorum.
Tengo su aorta en mi mano.
Ona sarılmanın nasıl bir duygu olduğunu hala hatırlıyorum.
Todavía puedo recordar cómo me sentí al cogerlo.
Çok iyi bir asistana benziyor. Neyi gözden kaçırıyorum?
A mí me parece que está al día, así que ¿ qué no estoy viendo?
- Nabız alıyorum.
Sí, tengo pulso.
Ben adamı tanıyorum.
Conozco al tipo.