English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ A ] / Anım

Anım traduction Espagnol

24,518 traduction parallèle
Ne düşündüğünü umursadığım tek kişi, şu an yanımda.
La única persona cuya opinión me importa está aquí.
Her an gelebilirler, o yüzden gözümüzü dört açalım hanımlar.
Nuestro contacto estará aquí en cualquier momento, sigan atentas, señoritas.
Bak, bunun şu an uğraşmak istediğin son şey olduğunu farkındayım ama kullanım oylaması birkaç güne geliyor.
Sé que esta es una de las últimas cosas con las que tienes que lidiar ahora, pero el voto para la rezonificación será en unos cuantos días.
Bilirsin, bir yanım bunların o kadar da iyi olamayacağını düşünüyordu. Anlarsın, muhtemelen sadece anılarımda öyleydi.
Sabes... una parte de mí pensó que estos no podían ser tan deliciosos, que solo era el recuerdo.
Sizce ona bir an bile güvenmiş olsaydım onu bir kafese koyar mıydım?
¿ Creéis que si pudiera confiar en él por un momento, le había metido en la Jaula?
Evet şu an kimseye yardım edemediğim aşikar.
Sí, bueno, no estoy para ayudar a nadie ahora mismo, está claro.
Bir an için kendimi kaptırdım.
Me dejé llevar.
Bu anı yakalamalıyım.
Tengo que retratar este momento.
Tucson'a gittiğim gibi Phil'in dairesine girdim. İçerisi güzel kokuyordu. O an Phil'in orada olmadığını anladım.
Así que, en cuanto llegué a Tucson fui directo al apartamento de Phil, y la verdad es que olía bastante bien, así que me imaginé que llevaba un tiempo sin pasarse por ahí.
Öncekinden daha da iddialıyım şu an.
Soy más guay de lo que era.
Bunu direkt olarak senden duymaları lazım... basit bir açıklama, o an neden onu öldürdüğüne dair.
Tienen que oírlo directamente de usted... Una explicación de por qué lo mató en ese momento.
Biliyorsunuz, ne zaman ki laf güzel kalçalı seksi bir adamdan açılsa radarlarım anında algılar.
Todas conocéis la antena de mi radar cuando la conversación revierte en el culito de un hombre sexy.
Kusursuz anı kolladım.
Esperé el momento perfecto.
Birebir o anı yaşamıştım.
Era ese momento una y otra vez.
Şu an başımızı belaya sokan tek kişi sensin.
Tú eres el único metiéndonos en problemas ahora mismo.
- Annalise Keating'i yanlışlıkla içeri tıktığımızı basın duyduğu an, kapının önüne konurum. - Kes artık.
- Para.
Yetimi işe almışım gibi hissettim şu an.
Ahora parece que he contratado a una huérfana.
Kasabaya döndüğün an birden ortaya mı çıktı yani?
Se presenta... ¿ justo cuando acabas de volver?
Hayır, anılarım var. Ön yargılarım değil.
No, son recuerdos, no una opinión.
Ne? Şu an mı?
¿ Qué... ahora?
Şu an seninle uğraşamam, tamam mı?
No puedo lidiar contigo ahora. ¿ Está bien?
Altı yıl öncesine ait anıları hemen hatırlamayacağımı biliyorum.
Entiendo que no puedo recordar de inmediato cosas de hace media década.
Durmayacağız, ortağım şu an eski karınla birlikte.
- Lo haremos. En este momento, mi socia está con su exesposa.
Bölge savcısıyla anlaşma yapmak için onu anında satmaz mıyım sanıyorsunuz?
¿ No creen que lo habría entregado al momento para conseguir un acuerdo con la fiscalía?
Şu an bir bölük bomba köpeği ile Flushing'te el yapımı patlayıcı arıyorlarmış.
Actualmente están buscando en Flushing artefactos explosivos improvisados, acompañados de un escuadrón de perros detectores de bombas.
Geçmişe dönüp Rex'i kurtarırsak zaman yolcusu da o anın öncesine gidip Rex'i yine öldürür. Yani boş yere uğraşmak yerine karşımızdakinin kim olduğunu öğrenmeliyiz.
Si volvemos para salvar a Rex, el viajero simplemente retrocederá más en el tiempo y volverá a matarlo otra vez, así que en vez de perseguirnos la cola, tenemos que identificar a quién nos enfrentamos.
Sanki bir yabancıyla anılarım oluşuyor ama aslında bir yabancı da değil.
Es como si... estuviera teniendo recuerdos de una extraña, pero no lo es... no es una extraña.
Yanlışlıkla geçmişimi değiştirdiysem ve bu yüzden yeni anılarım eskilerinin yerine geçerek zamansal uyumsuzluk yaratıyorsa.
Sin saberlo cambié mi pasado y ahora mis recuerdos de mi nueva vida están reemplazando los recuerdos de mi antigua vida, lo que está creando una disonancia temporal.
Bir yabancıyla yaşadığım anıları görüyorum ama aslında yabancı da değil.
Estoy teniendo recuerdos de una desconocida, pero en realidad no es una desconocida.
Her geçen gün yeni anılarımız aklıma geliyor ve her biri de bir armağan.
Cada día recupero nuevos recuerdos de ella y cada uno de ellos es un regalo.
Hepimizin aynı anda aynı şeyi söyleyeceğimiz güzel bir an olacak sanmıştım.
Creí que todos íbamos a... que sería un buen momento en el que todos lo decimos al mismo tiempo.
Eğer kaç para tutacağını bilmesem bu monitörü yumruklardım şu an.
Golpearía a este monitor si no supiera cuánto cuesta.
Susan Williams an itibariyle size sorun olmuyor ama bence bu haber onun hoşuna giderdi. Onu aramalı mıyım?
Susan Williams no está con usted en este momento, pero en mi opinión, esto suena a una historia que a ella le encantaría, así que, ¿ debería llamarla?
Şu an kesinlikle çıkmam lazım.
Esa sería mi señal para retirarme.
Şu an Laurel, buradan çıkmam lazım.
Ahora. Laurel, necesito... necesito salir de aquí.
Sen gittikten sonra bu anılardan birini çizmeye çalıştım.
Mira. Cuando te fuiste, traté de dibujar uno de estos destellos de recuerdos, como los llamas.
Oliver, bunlar anı mı, his mi bilmiyorum ama bence sen bir kahramansın ve bunun bir yat yüzünden olduğunu sanmıyorum.
Oliver, no sé si estos son recuerdos o sentimientos, pero creo que eres un héroe y no creo que sea por ningún yate.
Büyük ihtimalle bizi burada tutmak amacıyla anılarımızdan tasarlanmış engeller.
Probablemente sean manifestaciones de nuestros recuerdos diseñadas para retenernos aquí.
Uzun zaman önce aklıma gelmesi gereken bir şeyi hatırladım şu an.
Acabo de recordar algo en lo que debí haber pensado hace mucho tiempo.
Beni bayılttı ve o an, o kadar canım yanmadı bile.
Ya sabes, él me noqueó y en ese momento, ni siquiera me dolió.
Aklıma anılarım geldi.
Esto me trae recuerdos.
Bu daireye adımınızı attığınız an daireyle olan ilişkim bitmişti.
Este piso quedó acabado para mí en cuanto todos vosotros pusisteis un pie en él.
Birden fazla kadınla çıkmaktayım şu an.
Estuve saliendo con muchas mujeres.
İki kadınla birlikte çıkmaya en çok yaklaştığım an tek kadınla çıktığım zamandı.
Lo más cerca que estuve de salir con dos mujeres fue cuando salía con una.
- Şu an da oraya mı gidiyorsunuz?
¿ Se dirigen ahí ahora?
Bir an olsun mesele Sarah olmasa olmaz mı?
¿ Podemos dejar de hablar de Sarah un segundo?
Yeminlerini ettiğin an mıydı?
¿ No fue cuando hiciste los votos?
Ona en yakın an muhtemelen annenle tanıştığım andı.
Lo más parecido que he sentido creo que fue cuando conocí a tu mamá.
Buna en yakın an, annenle tanıştığım andı.
Lo más cercano a ese momento fue cuando conocí a tu mamá.
Şu an kusursuz bir üyelik adayıyım, değil mi?
Ahora soy ideal para ser reclutado, ¿ verdad?
Ve evet, her halükarda bir gün bu karara varabilir ama şu an o karara varmaya hazır mı?
Y, sí... Hawk puede algún día tomar esta decisión de cualquier manera... ¿ pero está listo... a tomarla ahora?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]