Armando traduction Espagnol
1,031 traduction parallèle
Armand, evladım.
Armando, muchacho.
- Armand.
- Armando.
Her şeyi kaybedebilir ve hata benim.
Armando puede perder todo por mi culpa.
Bir servet kazandın Armand.
Ganó una fortuna, Armando.
Yani tutuklanmamak için Armand ülkeden ayrılmalı.
Armando debe abandonar el país para evitar el arresto.
- Armand! - Armand Duval!
Armando Duval.
Armand'ın dönüşü hariç bana hiçbir şey iyi gelemez Gaston.
Nadie logrará que me ponga bien. Excepto que Armando regresara.
- Armand'ın dönüşü mü?
- ¿ Que Armando regresara?
Armand Duval'ın Paris'te olduğunu biliyor muydun?
¿ Sabías que Armando Duval está en París?
Armand mı?
¿ Armando?
Otelde gördüğümüz kız, yaygara koparıyor.
Esa joven del hotel, está armando jaleo.
Diğer çiftliğin adamları vur patlasın çal oynasın eğleniyorlardı... Özellikle de reisleri, Red denilen bir herif -
Así que el grupo del rancho estaba armando jaleo... sobre todo el capataz, un tipo al que llaman Red...
Almanya'nın silahlanmasına şaşmamalı.
No me extraña que Alemania se esté armando.
Arkadaşı için endişeleniyor, değil mi?
Ella está armando este lío por su amigo, ¿ verdad?
İşte o, numara yapıyor.
Está allí. Armando un peo.
İnsanların kavga etmesine müsaade edemezsin.
No puedes tener gente armando camorra.
Lütfen bana Armando deyin.
Por favor, llámeme Armando.
Nasıl istersen, Armando. - Gracias.
Si eso quieres, Armando.
- Şimdilik bir dizi çekiyorum
No filmaré sin eso. Estoy armando una secuencia para ese instante.
C-4'ü hazırlıyorum.
- Armando el C-4. Estoy a salvo.
Neden bu kadar büyütüyorsun?
¿ Por qué tiene que molestarlos armando semejante escándalo?
Spalmagulli, Armando.
Spalmagulli, Armando.
Yaygara, gargara yaptığımız yok, doğrudan söyle olsun bitsin.
- No estoy armando un escándalo.
Çocukların gülmesi, birbirlerine takılması ve gürültüleri,''kocam''diyebilmenin ne hoş olacağı gibi.
Y niños riendo y haciendo bromas y armando alboroto. Y como se siente al decir la palabra "marido".
Keyfiniz iyi gibi.
- Ya está armando jaleo.
Armando Lucherini'nin yanında muslukçuluk yapıyorum.
Hasta el año pasado me dediqué a la plomería con A. Lucherini.
Ah, küçük Armando, her zaman işini bilir.
Ah, el pequeño Armando, siempre hace su tarea.
Başka bir işe gireceğim diye yırtınıyor... ve size çok kızgın.
Está armando mucho barullo con que quiere otro trabajo... y está muy resentido con usted.
Nedir o açtığınız?
- ¿ Qué lío están armando?
Carol Cutrere bizim tamirhanede büyük sıkıntı çıkarıyor.
Carol Cutrere está armando jaleo en la estación de servicio.
- Armando meydanda.
Armando en la plaza.
Üstelik, neden ortalığı velveleye verdiğini bilmiyorum. Berger'da çok rahat bir işin olduğunu biliyorum.
De todos modos, no sé porqué estás armando tanto lío, estoy seguro de que tienes un puesto muy importante Berguer.
- Ya Armando?
- ¿ Y Armando?
- Yatağı yapıyorum.
- Armando la cama.
Çünkü bir tanenizi bile burada patırtı yaparken yakalarsam eşek sudan gelinceye kadar döverim ve çöplüğe atar çürümesini izlerim.
Si pillo a alguno armando bronca en mi ronda, os rompo los dientes y os meto en chirona hasta que os pudráis.
Aklında şimdiden bir şeyler mi var?
¿ Ya estás armando algo?
Dışarda bir yerde. Beni sinir etmek için sorun yaratmakla meşgul.
Está por ahí, armando líos, sólo para fastidiarme.
Patırtı koparmakla ona iyilik etmiyorsun.
No la ayudarás a sentirse mejor armando todo este jaleo.
" Bir avuç genç Malamute barında eğleniyordu
Un grupo de chicos Estaba armando ruido En el salón Malamute
Cihazın zırhını kapatın!
Armando el dispositivo.
Meydanda yapılan güzel heykeli gördün mü?
Viste la estructura hermosa que están armando en la plaza?
Evet. Adamlarımız çekip gitmeye hazır ama İngilizler başımıza bela.
Los nuestros están listos para largarse, pero los ingleses están armando jaleo.
Daima sorun çıkarırsınız.
Siempre armando follón.
Aldovico, Marco, Claudio, Cesare, Alberto, Dino, Guillermo Armando, Tomaso, Demonincone!
Filippo, Marco, Claudio, Cesare, Alberto, Nino... Domeniconi.
Armando ile evlenmeliydim, en azından o bana saygı duyuyordu.
Me debí de casar con Armando, al menos él me respetaba.
Polisler o anda Bay Colin'i Otel odasına girerken gördüklerini ve aynı yataktaki iki kişiye saldırdığını not ederdi.
Ahí está la cosa. La policía va y levanta atestado de que a cierta hora... se encontraba un tal señor Colin en la habitación de un hotel... armando un escándalo, y de paso, hace constar que... había dos personas en el mismo lecho, y que una de esas dos personas... era precisamente la propia esposa del señor Colin.
Adalet ve güç arasındaki ilişkiyi o zaman anladım işte.
El padre de Armando era libre pensador.
Bu tüm Tosa halkını sevindirir. Buraya daha yeni gelmelerine rağmen büyük sükse yapıyorlar.
Están armando un gran revuelo, aunque hace poco que llegaron.
Ben Armando, o Pedro, bu Pablo ve şu da Sam.
¿ Dónde queda? Pregúntele a todo el mundo, alguien.
Kes şunu.
¿ No ves que estamos armando una linda escena?
Armando'nun babası özgür düşünen biriydi.
Todas las semanas le daba un peso para que fuera al prostíbulo. Él me llevó por primera vez.