English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ A ] / Astı

Astı traduction Espagnol

8,075 traduction parallèle
Diğer astım spreylerin nerede?
¿ Dónde están tus otros inhaladores?
Konvülsif astımı vardı, akciğerlerin hastalıklı bir durumu.
Asma bronquial... una enfermedad mórbida de los pulmones.
Yaşamı tehdit eden gerçek bir astım krizi geçirdim.
Tuve un ataque real de asma potencialmente mortal.
Akciğer ödemini en aza indirmek için, bir anti-kortikosteroid astım spreyi veriyorum, yani şef isterse astım ilacı yazıp yazmadığımı gerçeği söylüyor olacağım.
Para minimizar el edema esofágico, te estoy dando un inhalador corticosteroide, lo que quiere decir que si la jefa pregunta si te prescribí un inhalador... Le diré la verdad
Astım spreyimi ver!
Ahora, ¡ consigue mi inhalador!
# Şapkasını astı ve oturdu #
* Inclinó su sombrero y tomó asiento *
Ben vali olduktan sonra, bir tabela astılar.
Hicieron una placa cuando me convertí en gobernador, y... Bueno, tendría que decir que estoy más orgulloso de eso.
Sahip olduğu şeyler beşiğimin üzerine astığı yanıp sönen bira işareti ve bilmediğim ama armadillo gibi kokan bir battaniyeymiş.
- Las únicas reliquias de familia que tiene son un rotulo de cerveza de neón que colocaba como lampara de noche sobre mi cuna y una manta que no reconocí que olía ligeramente a armadillo.
- Kendini mi astı?
- ¿ Se ahorcó él mismo?
Böyle olunca Braulio kendini astı.
Que es cuando Braulio se ahorcó.
Annem orada kendini astı.
Ella se colgó allí.
O senin astın.
Él era tu subordinado.
Gerçekten gidip kendini astığına inanıyor musun?
¿ Realmente cree que se ahorcó en la cárcel?
Bir hafta önce kendi astı.
Se ahorcó hace una semana.
Bana çektirdiğin ızdırap ve aşağılamanın tek tesellisi Athos'un seni yıllar önce astığını bilmemdi.
El único consuelo que tuve por la agonía y la humillación que me causaste fue el saber que Athos te ahorcó hace años.
Güzel. Astımın için iyi ama şimdi olmaz.
Es mejor para el asma, pero ahora no.
Ayrıca bir tilki öldürüp arka kapılarına astılar.
Y destriparon a un zorro y lo colgaron de la puerta trasera.
Astımımı hatırladın mı?
¿ Recuerdas mi asma?
- Astımım vardı!
¡ Yo tenía asma!
Şimdiyse astımım yok.
Ahora, el asma se fue.
- Astım spreyi nerede?
¿ Donde está su inhalador?
Astımım var benim.
Tengo asma
Cornelia, kendini aştın.
Cornelia, te has supera a ti misma.
Evet aştın, canım.
Sí, lo has hecho, mi querida.
ast rütbelimle yatmamalıyım.
¿ Qué eres? ¿ Mi... mi subalterna?
Haddimi aştım.
Me he dejado llevar.
Talbot'un haddini aştığını duymak beni hiç şaşırtmadı.
No me sorprende que Talbot esté en apuros.
Çizgiyi aştım mı?
¿ Me pasé de la raya?
Bu neydi lan? Çizgiyi aştın.
¿ Qué cojones ha sido eso?
Bunu Alfred Kinsey'in sosyolojik çalışmaları üzerine kurduk, bu doğru ancak bizim çalışmamız bunu aştı.
Nos apoyamos en el trabajo sociológico de Alfred Kinsey es cierto, pero nuestro trabajo lo ha superado ampliamente.
Çizgiyi aştın.
Cruzaste la línea.
Sen barajı aştın.
Bueno, tú has dado la talla.
Sınırı aştım.
Crucé la línea.
- Bu.. Haddinizi aştınız resmen Şerif!
- ¡ Está fuera de lugar, Alguacil!
- Adamınız sınırı aştı.
Su hombre se excedió.
Bunu artık aştığını sanıyordum.
Pensé que habías madurado.
Haddimi aştım. Özür dilerim.
Estaba fuera de lugar y lo siento.
Bu, çizgiyi aştığımız anlamına gelmez mi?
¿ No es eso cruzar la línea?
Ama işler boyunu aştığında...
En el momento que se ponga feo para ti...
Sonra beraber Kızıl Deniz'i aştık.
Y caminábamos... junto al Mar Rojo.
Sanırım eşim bana nazikçe konuşma süremi aştığımı Söylemeye çalışıyor.
Creo que mi esposa gentilmente trata de decirme que me pasé del tiempo.
# Ben yakalanmadım Sınırı aştım
# Yo no fui atrapado # # Crucé la línea #
# Ben yakalanmadım Sınırı aştım
# No fui atrapado # # Crucé la línea #
♪ Sınırı aştım ♪
# Crucé la línea #
Eğer çizgiyi aştın.
Que cruzó la línea.
Ama tahmin ettiğin gibi onunla konuşurken kanıtım varmış gibi davranacağım. Geçen günle ilgiliyse eğer haddimi aştım.
Pero que lo sepas... cuando hable con él... le haré creer que lo tengo todo.
" Neden bu görünmez sınırı aştı?
" ¿ Por qué cruzó la línea invisible?
İspanya yardakçılıkla kendini aştı artık.
España se ha extralimitado con esta conspiración.
Will Graham şimdi kimi astırıyor sana?
¿ A quién te ha mandado Will Graham que le eches el lazo ahora?
Eğer haddimi aştıysam özür dilerim.
Oh, tío, lo siento si he sobrepasado.
Hepiniz için işleri düzeltmeye çalışırken görev alanımızı çoktan aştık çünkü olanlar, en başından beri,... sizin suçunuz, her birinizin.
Hemos movido cielo y tierra para intentar arreglar esto por todos vosotros porque esto, desde el principio, ha sido vuestro problema, de cada uno de vosotros.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]