Ayaklar traduction Espagnol
14,108 traduction parallèle
Yeniden ayaklarım üzerinde durana kadar kalacak yere ihtiyacım var.
Necesito dónde quedarme hasta que me recupere.
Onun gibi bir kadına senin o hassas ince adam ayakların sökmez. Yemez. Göreceğiz.
Con una mujer como esa, todo eso del tipo sensible que llevas no va a funcionar.
Maria'nın kendi ayakları üzerinde duracak kadar güçlü olmasını umdum sürekli. Gerçek şu ki...
Siempre esperé que Maria sería lo bastante fuerte ella sola.
Tut ayaklarımı.
Sujétame.
- Ayaklarım yerden kesildi.
- Vale. - En una nube.
Ki onun sayesinde seni ayaklarımla boğabilirim.
Lo que me dio las habilidades físicas necesarias para estrangularte con los pies.
Havlusuz, ayakları bankın üzerindeyken.
Sin toalla, apoyado sobre una pierna en el banco.
Sadece... Seni şu karşıki binada oturmuş, ayakların masada...
Pensé en usted sentado en aquel edificio.
Gözlerine değil, ayaklarına ve kalçalarına bak.
No le mires a los ojos, mira a sus pies, a sus caderas.
Jonesy'nin ön ayakları hâlâ biraz sıkıntılı.
Jonesy aún cojea un poco de su pierna izquierda.
Tanrım, ayaklarım bu botlar için fazla şiş.
Dios, mis pies están demasiado hinchados para estas botas.
- Evet, küçük hobbit ayakları gibi.
Sí, parecen pies de hobbit.
Şey yüzünden ayaklarım şişti...
Tengo los pies hinchados de...
Ayaklarını, ayaklarımın üstüne koy.
Pon tus pies en mis pies.
Ayaklarım yorgun.
Mis pies están cansados.
Gama reaktörlerine robot ayaklarını kim takar ya?
¿ Quién pone robo-piernas en reactores gama?
- Hiç yer yok. - Hepsi ayaklar altında kalacak.
- Va a ser expulsado.
Bir de baktım 44 numara ayaklarını bacaklarıma sürtüyor.
Y antes de darme cuenta, ella frotaba mi espinilla con su pie.
Ayakları arasındaki açıklığı en fazla olan köprü Golden Gate Köprüsüdür
El puente Golden Gate es el espacio más largo entre dos torres.
Bana, İsa'nın bir keresinde senin ayaklarını yıkadığını ve tüm usulleri altüst ettiğini anlatmıştın.
Me dijiste que Jesús te lavó los pies una vez, cómo trastocó el orden de todo.
Ayaklarımın önünden minik insanları temizlemek istemiyorum.
No quiero sacarme mini figuras de los dedos del pie.
Babam hep derdi ki "Akılsız başın cezasını ayaklar çeker."
Es por eso que mi padre me dijo que tu cuerpo sufre si tienes un cerebro estúpido.
Lasalle, ellerin, ayakların dalağın, böbreğin olayım ne olur beni buradan hemen çıkar.
Lasalle, seré tus manos, tus pies... tu bazo y tu riñón... si me sacas algo más rápido de aquí.
Ayaklar, Alex.
Los pies, Alex.
- Bırak bu ayakları.
- Lo habría hecho.
Hayır, ayaklarım uygun adım yürümeye uygun değil.
Oh, no. Mis pies planos no están hechos para la marcha.
O koca ayaklarının üzerinde... Sert zemin çok berbat olmalı
La tierra debe ser jodidamente dura para esos pies tuyos tan grandes.
Mesih ayaklarını yıkanmış lepers evi.
Cristo lavó los pies de los leprosos.
Sadece akademik başarı için ihtiyaç duyulan kısma ağırlık veriyorlar ve hayatımızı bakir keşişler gibi yaşamaya zorlayarak bizim nefsimiz gereği duyduğumuz doğal şehveti tamamen ayaklar altına alıyorlar.
Solo enfatizan la necesidad de logros académicos... y pisotea por completo nuestro natural y ardiente deseo por la carne... forzándonos a vivir como monjes célibes.
- Prensiplerimizi ayaklar altına almak demek bu!
- Esto va contra nuestros principios.
- Baba. Minik Terrance'ı ayakları üzerinde yürürken görmen için bir şansımız var.
Papá, esta es una oportunidad para ti de que veas al pequeño Terrance caminar en sus dos pies.
Ayrıca umarım ayak kaslarım körelir de tekrar ayaklarımı kullanmaya yeltenmem.
Además espero que los músculos de mis piernas se atrofien así no estaré tentada de usarlas.
60'Iığı satarken ayaklarını sürtenin Lee Clow olmadığına emin misin?
Así es como funciona. ¿ Estás seguro de que no fue Lee Clow quien...?
Kaz ayaklarınıza biraz dolgu gerekse bile.
Aunque le vendría bien un retoque en los párpados.
Altı ay sonra ayaklarım büyüdü.
Seis meses después, mis pies habían crecido.
Hemen boyunlarından ve ayaklarından taş bağlayın.
Cadena a ambos hasta con una soga alrededor del cuello.
Sana bayan iç çamaşırı ve çorap aldım. Gerekir diye düşündüm. Ayakların üşümüştür.
Te he traído unas bra... ropa interior y calcetines, por si, bueno, te da frío en los pies.
Hastalar sürekli ayaklarının üşüdüğünü söylüyorlar. O yüzden çorap aldım.
Los pacientes siempre me dicen que les da frío en los pies, así que he pensado : "Calcetines".
Genç sanatçının hayallerinin ayaklar altına alınması.
El joven artista tiene sus sueños pisoteados.
Hayır. Ayakları küçülmüştü. Evet.
Sé que mis pies son del mismo tamaño.
Ayaklarımın aynı büyüklükte olduğunu biliyorum. Geri döndüğünde, karısı ona âşık olmuştu çünkü adam çok sevecen ve ilgiliydi. - Ki daha önce öyle değildi.
Su esposa se enamoró de él cuando regresó porque era atento... y cariñoso, algo que antes no era.
Ayaklarımın aynı büyüklükte olduğuna eminim.
Mi remendón habría dicho algo.
Önündeki ayaklarını çek, Buster.
Pon esos pies delante, Buster.
Bana burada kurban benim ayakları yapma.
No hagas el papel de víctima aquí ahora.
Ayaklarımdan onu çektiğini hissedebiliyorum... ve her an bana katılabilir hatta burada bile.
Siento como me empuja en mis piernas atadas, en cualquier momento ella estará mirándome, incluso aquí.
Gel ayaklarını tut.
Come consigue sus piernas.
Ayaklarıyla smaç basan adam mı?
¿ El que solía encestar con los pies?
Bellerimiz tutulup ayaklarımıza kara sular inecek sadece.
Habrá algunas espaldas adoloridas y pies cansados.
- Hareket ettirdin. # Yağmur damlaları başıma düşüyor # # Tıpkı ayakları yatağına kocaman gelen adam gibi #
La moviste.
El, bacaklar, ayaklar.
Mano, piernas, pies.
Ayaklarını tut.
Agarra sus piernas.