Bacon traduction Espagnol
823 traduction parallèle
Meyve, yulaf ezmesi, pastırmalı yumurta, sosis, tost, jambonlu yumurta,..... sosisli yumurta, tost ve jambon...
Fruta, cereal, huevos y bacon, huevos y salchichas, salchichas y tortitas, tortitas y jamón, jamón y huevos, huevos y bacon, bacon y...
Ben Monroe'dan Elizabeth Bacon, ve kayboldum.
Soy Elizabeth Bacon de Monroe. Creo que me he perdido.
Bayan Bacon!
¡ Señorita Bacon!
Bayan Bacon.
Señorita Bacon.
Bayan Bacon?
¿ Señorita Bacon?
- Yanlış anladınız.
- No me malinterprete, señorita Bacon.
Bayan Bacon, gitmem gerek ama diyelim akşam 9 gibi buralardan geçsem verandada oturuyor olur musunuz?
Bueno, señorita Bacon, debo irme pero ¿ si pasase por delante de su casa a eso de las nueve a lo mejor estará sentada en la terraza?
- Bay Bacon'a.
- Para el señor Bacon.
- Bay Bacon'ı tanırsın.
- Conocerá al señor Bacon.
Sanırım Bay Bacon'ın çok güzel bir kızı olduğunu bilmiyorsun.
Supongo que sabrá usted que el señor Bacon es padre de una joven muy guapa.
İyi günler Bay Bacon.
Buenos días, señor Bacon.
- İyi günler Bay Bacon.
- Buenos días, señor Bacon.
Bayan Bacon. Aslında sizi görmeye geldim.
Señorita Bacon, es a usted a quien he venido a ver.
"Libby'yi görmeye gelebilir miyim?" "Bayan Bacon" desen daha iyi.
"¿ Puedo volver para ver a Libby?". No, diga "Srta. Bacon".
- Erken döndünüz Bay Bacon.
- Ha vuelto pronto, señor Bacon.
- Ben geçiririm Bay Bacon.
- Yo le acompañaré, señor Bacon.
Bay Bacon sana git dedi, gideceksin bayım.
El señor Bacon me manda que lo eche y ahora mismo se va.
- Ben ve yaşlı bir baykuş Bay Bacon.
- Una lechuza y yo, señor Bacon.
Çiçek, sabun, şeker, pastırma.
Harina, jabón, azúcar, bacon...
Babanın kahvaltısı için pastırmamız yok.
No tenemos suficiente bacon para el desayuno de papá.
Abbott, Jordan, Bacon, Pardo, Butler...
Abbott, Jordan, Bacon, Pardo, Butler...
Yumurta, jambon, peynir ve taze soğanımız var.
Hay huevos, bacon, queso, cebollas fritas...
Salam ve haşlanmış yumurta mı?
¿ Huevos con bacon?
Pastırma nasıl olsun Bay Marlowe?
¿ Cómo quiere que le ponga el bacon?
- Pastırma nasıl olsun?
- ¿ Cómo quiere que le ponga el bacon?
Pekala, Bay Marlowe, Bacon, fasulye, lahana, şeker, tuz, çay, sıvı yağ.
Sr. Marlowe, Bacon, alubias, repollo, azúcar, sal, té y margarina.
Pastırma tavada.
El bacon está en la sartén.
Ve şu yaşlı kadın. Jelatin ve pastırmadan yapılmış.
Hecha en gelatina y bacon.
50 parça füme jambon, yağsızından.
Cincuenta trozos de bacon, magro.
Jambon, yağsızından.
Bacon, magro.
Çocuklar yulaf ezmesi yer, ben de yumurta ve jambon isterim.
Los niños quieren cereales y yo huevos con bacon.
Yumurta iyi pişmiş, pastırma ise iyi kızarmış.
Los huevos bien hechos, el bacon crujiente.
Ben pastırma yedim...
He comido bacon...
Jim Bacon AP haberinin düzeltilmiş hali.
Aquí está el avance de la historia de Jim Bacon.
- Endişeliyim, Bacon.
- Estoy preocupado, Bacon.
Biraz pastırma ( bacon ) ve yumurta iyi olur.
- Me gustarían bacon con huevos.
- Tamam, öyle olsun.
- Bien, bacon con huevos.
Pastırma ve yumurta.
- Bacon y huevos.
- Yumurta ve pastırma.
- Huevos y bacon.
- Pastırma ve yumurta.
- Bacon con huevos. - ¿ El qué?
- Benimki biraz tuzlu.
- Mi bacon está salado.
Yani, bir ısırınca pastırma tadı geliyor, diğerinde yumurta. Nasıl yapıyorsun bunu?
Quiero decir, un bocado sabe a bacon, otro a huevo. ¿ Cómo lo haces?
Memur Bacon ifadenizi alsın, gene görüşürüz.
Usted hará una declaración al sargento Bacon. Hablaremos más tarde.
Bacon, akrabalara bilgi verilsin.
Sargento, notifique a los parientes.
Lütfen ifadelerinizi memur arkadaşa yazdırın ve buradan ayrılmayın.
Por favor hagan declaraciones detalladas al Sargento Bacon. Y manténganse disponibles.
- Tamamdır, Bacon.
- Bien, Bacon.
Benimle gelin, Çavuş Bacon arabamla sizi eve bırakacak.
Ahora venga conmigo y el sargento Bacon la llevará a casa en mi coche.
- Yaralandınız mı?
- ¿ Se ha hecho daño? - Continúe, Bacon, por favor.
Bacon, filikayı yanaştır...
Bacon, traiga la lancha para...
Bacon!
- Bacon.
Bacon!
Bacon.