Baguette traduction Espagnol
94 traduction parallèle
Bir hafta önce, elimde bir ton balığı sandviçiyle, uçağa binmek için sırada bekliyordum.
Hace una semana, estaba en una fila, sosteniendo una baguette de atún, haciendo cola en EasyJet.
Bir tane baget ekmeği alabilir miyim? - Buyurun.
- Señora, una baguette, por favor.
- Bir tane baget ekmeği lütfen.
Una baguette, por favor...
Onu tanıyabilmeniz için, kolunun altında baget ekmek taşıyacak.
Va a reconocerla por el pan baguette que llevará bajo el brazo.
- Maalesef baget ekmek bulamadım.
No pude encontrar el pan baguette.
Bir baton ekmek.
El pan baguette.
Krem peynir ve tereyağlı bir cevher.
Una baguette con queso brie y mantequilla.
Yanında beyaz Fransız ekmeği var.
El plato está servido con baguette.
Ona her gün fransız bayrağını yıkatır ve... her gece ekmeği yemesi için zorlardı.
Le hacía lavar la bandera francesa cada día. Por la noche, debía comer una baguette.
Sonra " Paris'teki nehirlerde yetişen balıklar yumurtalarını alıyor nadir bulunan bir Hint baharatına buluyorum.
Entonces pongo la carne del pescado en una "Baguette Parisienne". Y lo colocaré sobre el Curry Sentimental Indio.
Yoksa bunu kıçına sokarım.
A menos que quieras te meta esta baguette por...
Bir tane de Fransız uzun ekmeği.
Una baguette, por favor.
Güzel ve büyük bir Fransız uzun ekmeği.
Quiero una baguette muy larga.
Ben bir baget ekmeği alayım.
Yo quiero un poco de baguette.
Ve ekmeğimin içinde kurtçuklar vardı.
Y había gusanos en mi baguette.
Bir butik açacak.
Se va a comprar una baguette.
Bir tavuk, lütfen.
Una baguette, por favor.
Ertesi gün yine fırına gittim bir tane baget aldım ve parasını ödedim. Bana ne dediğini biliyor musunuz?
- Cuando volví al día siguiente pedí mi baguette, la pagué, y adivine lo que me dijo.
Bir baget.
- Una baguette.
Ben, şöyle bir Everest'e tırmanıverip, Paris'ten bir baget almaya gidip sonra da New York'taki sabah toplantıma zamanında yetişebilecek miyim?
¿ Podré algún día dar un paseo por el Everest..., comprar una baguette en París... y aun así regresar a Nueva York a tiempo para mi reunión matinal?
Baget gibi.
Es como una baguette.
Bagetle ilgili kısım çok komikti.
Había un trozo muy divertido con una baguette.
Boynuna atkı sarıp sana fransız ekmeği vermek istiyorlar.
Te van a liar en una bufanda y darte una baguette.
Sahte Findy Baguette...
Oh, es la falsa barra de pan oscura...
Anne, ekmeği uzatırmısın.
Maman, pásame la baguette, por favor.
"Oh-la-la, baget ekmeğimi düşürdüm!"
"Oh-la-la, se cayo mi baguette!"
Oh-la-la. baget ekmeğimi düşürdüm!
! Oh-la-la. se cayo mi baguette!
Evet tabi öyledir. Ya da sadece, babanın restoranını sattığın için üzülüyorumdur. Yediğin somunu gizleyemezsin!
Oh, sí, debe de ser eso ¿ o puede ser que me cabrea que sabotees el restaurante de tu papá para poder calentar la baguette?
Ekmekle karın doyuruyorum.
Me estoy atiborrando de baguette.
İyileşmiş olmalıyım çünkü malafatım 7 / 24 göğe bakıyor.
Ya debo estar curado porque ahora tengo una baguette permanente en los calzones.
Bu 4 tane bir karatlık Baguette aksesuarlarıyla süslenmiş 4 karatlık Emerald kesimi mücevher seti. Hepsi mükemmel kesim ve renkte.
Es un diamante con corte de esmeralda de 4 quilates colocado en platino con diamantes de 4 quilates engarzados todos de una extrema transparencia y color.
Bree... Şükürler olsun ki, bu bayat ekmeği buldum, kızartabilirim.
Gracias a Dios que encontré esta baguette vieja, puedo hacer bruschetta.
- Bagetin mi?
- Baguette.
Hayır, küçük ekmeklerden.
No, una baguette.
Sayende caz hücresiyle ton balıklı sandviç kullanarak dövüştüm. - Nasıl gitti?
Tuve que luchar contra una bestia del Jazz con un baguette de atún.
Eh, burada ayrılıyoruz o zaman.
Bueno, me voy. Disfruta de tu baguette.
Bir baget alabilir miyim?
Voy a llevar una baguette.
Bir baget lütfen.
Una baguette, por favor.
- Bir baget lütfen.
- Una baguette, por favor.
Geçen geceki kadın var ya hani mercimeği fırına verdiğin?
¿ Sabes con que mujer has estado jugando a "esconder el baguette"?
Harika! Kesinlikle bir rol model!
Ahora hay quien pueda cocinar mi baguette!
- Ekmek arası hindi mi?
¿ Baguette de pavo de granja?
Karım bir baget!
¡ Mi esposa es una baguette!
Ah bu bir Fendi baguette.
- Es un Baguette de Fendi. No pasa nada. Pero es lo mínimo que podía hacer.
Ve kesilmiş ekmek, ama ilk ve son dilimler olmasın.
sin queso azul... y una pieza de baguette, pero no el culo.
45 dakika boyunca, kadının teki burnumun dibinde tırnaklarını keserken, ve birisi, ekmek olduğunu umduğum bir şeyle beni dürterken ayakta kalmak zorunda kaldım, tamam mı?
Sólo tenía que esperar en el metro durante 45 minutos mientras una mujer se hacía la manicura en mi jeta y un pive estaba frotándose con lo que yo espero que sea una baguette en mi espalda, ¿ vale?
Şimdi biz baguette oynayacağız.
Juguemos a la baguette.
Sıcak Fransız uzun ekmeğimi * hissedebiliyor musun?
¿ La siente, una baguette muy caliente?
Bu sıcak Fransız uzun ekmeğini hissedebiliyor musun?
¿ Te sientes la baguette muy caliente?
St. Sulpice sokağında alışveriş yapmak değil, Küçük şeyler. Bir baget'i paylaşmak,
Sulpice, son las pequeñas cosas, ya sabéis, compartir una baguette mientras se navega "sur La Seine"...
Bir tane baget alabilir miyim lütfen?
Una baguette.