Baile traduction Espagnol
18,191 traduction parallèle
Tıpkı senin dansınla yaptığın gibi.
Así como tú con tu baile.
Hangi dansı ettiler?
¿ Qué clase de baile hicieron?
Dans ustası değilim ben.
No soy graduada en baile.
O da okul balosu mu neydi ona gidemedi.
Y luego se perdió el baile de graduación o algo así.
Okul balosu falan değildi.
No era mi baile de graduación o algo así.
- O aptal dansı yapan çocuk sen miydin?
Oye, ¿ tú fuiste el que hizo ese estúpido baile?
Gracias, gracias, dansımızı beğendiğinize çok sevindik, ama unutmamalıyız ki Latinler aynı zamanda doktor, avukat veya mimar olabilirler.
¡ Olé! Sí, sí, estamos contentos de que les guste nuestro baile, pero también es importante recordar que los latinos pueden ser doctores y abogados, y arquitectos.
O zaman Scrabble dansı yapmayacaksam bu dansımın olmasının ne anlamı var?
Si ese no es el momento para el baile del Scrabble, ¿ de qué sirve tenerlo?
Dans resitalinden dönüyorlarmış.
Volvían de un festival de baile.
Benimle dans eder misiniz?
¿ Puedo tener este baile?
Freddie Mercury'e benzeyen bir kız için oldukça zorlu bir mezuniyet balosu olacak.
Por lo tanto, va a ser una temporada de baile dura para una chica que se parece a Freddie Mercury.
Son kez söylüyorum, noel arifesini ayık dans ederek harcamayacağım.
Por última vez, no vamos a pasar la Nochebuena en un baile sin alcohol. - ¿ Por qué no?
- Neden? - Çünkü ayık dans.
- Es un baile sin alcohol.
Bir sürü insan heyecanla tatilde ayık dans etmeyi bekliyor.
Bueno, hay un montón de gente muy emocionada por el baile sin alcohol de Navidad.
Dans partisi için sipariş ettiğim kekle aynı.
Es la misma tarta que he pedido para el baile sin alcohol.
Bunu dans partisinden kaçmak için söylemiyorsun değil mi?
No estarás diciendo eso para librarte del baile, ¿ no?
Ayık dans partisinde bir sürü adam olacak.
* Van a haber muchos tíos en el baile sin alcohol *
Kulağa harika geliyor ama Wendy'nin ayık dans partisine gidiyoruz.
Por muy bien que suene eso, vamos al baile sin diversión de Wendy.
Ayık dans.
Baile sin alcohol.
Dans etmeye ne dersin utangaç kız?
¿ Qué tal un baile, chica tímida?
Darbe denilen bir dans türü vardı. Sen o zamanlar doğmamıştın bile. O dansı çok iyi yapardım.
Había un baile llamado el meneo... antes de que nacieras... y se me daba bastante bien.
Beni baloya götürmeyi teklif eden Abercrombie'de çalışan çocuk sonra peynir makinesini bozmuş ve büyülü bir gece geçirmiştik.
El tipo de Abercrombie que me preguntó al baile, y luego tuvimos la noche mágica que después de que me rociaron con queso.
Baloda harika zaman geçirdik ama sonra yazın Texas'a gitti ona mesaj attım ama hiç geri dönmedi, bu kötü telefon şirketiyle açıklanabilir çünkü Texas'ta iletişim servisi nasıl bilmiyorum.
Quiero decir, sí, lo pasé muy bien en el baile, pero luego se fue a Texas para el verano, y yo le envié un mensaje, pero nunca me envié un mensaje a la espalda, lo que podría explicarse por el servicio celular malo, porque yo no sé lo que el servicio es como en Texas.
Zengin adamın biri gelecek tur için "gösterinin parçası ol" paketini satın almış.
Algún tipo rico ha comprado el paquete de baile "sé parte del show" para nuestro próximo crucero.
Dave, üzgünüm ama provalar pakete dahil değil.
Mira Dave, lo siento, los ensayos no forman parte del pack de baile.
Bir arkadaşım bir ay önce bir turda dans paketi satın aldı.
Ya sabes, un amigo compró el pack de baile en un crucero hace aproximadamente un mes.
Dave, bilgilerine göre, profesyonal dans deneyim var değil mi?
Dave, según tu currículum, tienes experiencia en el baile, ¿ verdad?
Profesyonal dans tecruben olduğunu söylediğini sanıyordum.
Pensé que habías dicho que tenías experiencia profesional de baile.
Üçüncü gece yemek salonunda dans düzenleniyor.
En la tercera noche... hay un gran baile en el salón principal.
Olaylar birbirini takip etti. Çaydan yemeğe, yemekten dansa.
Una cosa llevó a la otra, una taza de té para la cena, cena para el baile.
Bir dans terimi.
Es un término de baile.
Devon Haynes kendine has hula dansı yaparak seyirciyle alay ediyor.
Devon Haynes se burla del público - con su versión del baile regional.
Bahçede Hacky Sack maratonu varmış, bir kaç saat içinde çıplak çeşme koşusu ve Aldelphi Salonu'nda bir kış dansı.
Hay un saco-a-thon Hacky en el patio, fuente desnuda ejecutar en pocas horas, y hay un baile de invierno en Adelphi Hall.
Aman Tanrım, Hacky Sack yok, çıplak çeşme koşusu yok kış dansını da kaçırdım.
Oh, Dios mío, no Hacky Sack, sin correr fuente desnudo, y yo perdí el baile de invierno.
Ama ben hala dansa gitmek istiyorum.
Todavía tengo ganas de ir a un baile.
- Miço'da başka numaralar var mı? - Olmaz mı?
- ¿ Magic Mitch hará allí otro baile?
Bugün hava gökkuşaklı yer yer dans partileri görülebilir.
El clima de hoy predice arcoiris con posibilidad de fiestas de baile.
Kalsın.
Aún me culpa por estropear su baile de graduación.
Evet, kelimelerin işleyiş şeklini biliyorum. Leslie ilişkilerine dahil olmamdan pek hoşlanmaz. Hiç hoşlanmamıştır.
Da igual, el día antes del baile, me aposté con Joey que no podría saltar desde el techo de mi casa a una rama que había cerca del garaje.
Manny'nin mutlu olduğunda salonda dans ediyor oluşuna ve Joe'nun mutsuzken ağlamasına hoş bakmanı istiyorum.
Necesito que te parezca bien que Manny baile en el salón cuando está contento y que Joe llore cuando está triste.
Kız arkadaşım Maryjo Klumsky balodan başka bir çocukla ayrılmıştı.
Mi pareja, Maryjo Klumsky, se fue del baile de promoción con otro chico.
Çünkü balo kralı olmayı en çok hak eden biri varsa, o da sensin.
Porque si alguien merece ser rey del baile, es usted.
Lisede Ceset Dolabı adında bir hip-hop grubundaydım.
Estuve en un grupo de baile hip-hop en la universidad llamado The Body Lockers.
- Sadece Todd'un bir zamanlar Ceset Dolapları isimli bir hip-hop grubunda dans ettiğini söyleyecektik.
Solo eso, sabes, que Todd formó parte de un grupo de baile hip-hop llamado The Body Lockers.
Mezuniyet balosuna gidiyormuşum gibi davranmayı keser misiniz?
Mira, ¿ podrías dejar de actuar en dos como si yo fuera un niño está preparando para ir al baile?
Balo için bunları almak zorundasın.
Tienes que tener un abanico para el baile.
Hepimiz dansa geçmeliyiz.
Deberíamos empezar el baile juntos.
- Gerçek dans şovu.
- Es un programa de baile.
- Bu yüzden sanatçılar için olan partimdeki evli tek çiftsiniz.
Por eso, son los únicos casados invitados a mi baile de artistas. No.
Sizinle balo salonunda buluşurum.
Te veré en el salón de baile.
Amerikalılar'ın kalplerini hemen fethettim. Bu yüzden de pazar günümü 80 dolar için burada geçiriyorum.
Bailé en mi entrada al corazón de América, y por eso estoy aquí atrapada un domingo por la tarde por 80 dólares.