English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ B ] / Bara

Bara traduction Espagnol

3,629 traduction parallèle
- Hepiniz tesadüfen aynı saatte aynı bara mı geldiniz?
¿ Simplemente resultó que estabais todos en el mismo bar a la vez?
Birkaç kişi karşıdaki bara gidiyoruz.
Algunos de nosotros vamos a ir a un bar de aquí al lado.
- Bara baktınız mı?
- ¿ Lo ha buscado en el bar?
O akşam Gürültücü Köpek'te tüm bara içki ısmarlayan siz değil miydiniz?
¿ No estaba en el bar esa noche... Sí.
Hale gizli bir bara mı gitmiş?
¿ Hale fue muy silencioso?
Belki güneş gözlüğü ve çingene tarzı bir bandana ile loş, dumanaltı bir bara gidiyordur.
Quizás está buscando un bar oscuro de fumadores, se pone unas gafas de sol y una bandana egipcia.
Geçen gece Adéle ile bir gay bara gittin mi?
¿ Fuiste a un bar gay con Adèle la otra noche?
Neden millete "Biz gay bara gittik ya." falan diyorsun?
! ¿ Por qué les dijiste a todos que fuimos a un bar gay?
Yeni bir yere gittiğimizde ilk yaptığımız iş, yerel bir bara gidip haberleri okumaktı.
Y siempre que llegábamos a un lugar nuevo, íbamos a un bar y hablábamos con los del lugar.
Bir bara gidiyorlar.
- Es muy simple. Van a un bar.
Bara gidiyorum.
Me voy a la barra.
Ne zaman bir bara gitsek, erkekler önce seni isterler.
Cuando íbamos a los bares, lo chicos siempre querían tu número primero.
Şimdi sizi bara götürüyorum.
Te llevaré a un bar ya mismo.
Bara gidelim.
El Saloon.
Birazdan bara kaçarim.
Me voy a dirigir al Alibi pronto.
Bara göz kulak ol.
Vigila el bar.
Aslında kalsa iyi olur, nasılsa on dakika sonra bara kaçacağım.
- Salgo a la Coartada en diez minutos. - Puedo arreglármelas.
Geçen gün Londra'daydım ve bir bara girdim. Yanımda da bir bayan vardı. Komedyen olduğumu sonradan fark etti.
" Estaba en un bar de aquí, de Londres, y estaba charlando... con una mujer, y ella se dio cuenta de que era cómico.
Bara gidiyorum.
Voy a ir al bar.
- Hadi bara gidelim.
- Vamos a ir al bar.
- Full bara bayılırız.
Me gustan los minibares llenos.
Susie'yi arayıp bara davet ettim.
He llamado a Susie y la he invitado a venir al bar.
Bir İrlandalı, bir İtalyan ve bir Yahudi bir bara girmişler. Bunu daha önce dinlemiştik.
Un irlandés, un italiano y un judío van a un bar.
"Gelin bara gidelim, gece kulübüne gidelim"
Yo soy del tipo, "vamos al bar. Vamos al club".
Bir adam bara gider.
un tipo entra en un bar.
- Basıncı 5. bara çıkar.
- Aumentar la presión cinco bar.
Bana bir iyilik yapabilir misin? Bara bir uğrayıver.
Oye, ¿ Puedes hacerme el favor de venir al bar?
Bara gidiyorum koçum. Ben dönmeden yemeği hazırla.
Voy a salir, será mejor que prepares algo antes de que regrese.
Bara oturmuş, bir çifti seyrediyorsun...
Estás en un bar observando una pareja...
Billy, bara göz kulak olur musun?
Billy, ¿ atiendes el bar?
Ben her Cumartesi akşamı bara gidiyorum.
Yo hago eso todos los sábados en la noche.
Bara geri dönüyor.
Va de regreso al bar.
Kate McVie'nin 6 dakika içerisinde bardan, Marty O'Connor'un odasına çıkıp, onu öldürdürüp bara geri döndüğünü kanıtlamalıyız.
Tenemos que demostrar que Kate McVie llegó y salió de ese bar en la piscina y mató a Marty O'Connor en menos de seis minutos.
Ama sonra Dan odaya gelince,... saklanıp ve paniğe kapılmıştır ve odadan hemen çıkabilmek için,... Dan'a vurup hızlıca bara geri dönmüştür.
Pero entonces Dan aparece, Kate se esconde y entonces entra en pánico por salir de la habitación, golpea a Dan y luego regresa de nuevo al bar.
- Bir bara girmişler.
- Todos entran a un bar. - A una residencia para enfermos terminales.
Yemeği beklemek için bara gittim, bir yada iki bardak şarap içtim, dışarı bir çıktım arabamı çekmişler.
Fui al bar a esperar la comida, tomé una copa de vino, tal vez dos, y cuando salí la grúa se había llevado el maldito coche.
Sadece bara geç ve içkileri hazırlamaya başla.
Ponte detrás de la barra y empieza a servir bebidas.
Dün gece bara sen olduğuna emin olmak için geldim.
Mira, anoche en el bar, solo quería asegurarme de que fueras tú.
Hayır, Sadece bir bara gidemezsin doğumgününde.
No, no puedes irte a un bar.
Beni bara götüreceğini sanmıştım.
Pensé que me llevarías a un bar. Que me enseñarías el lugar, o algo.
Bara gidiyor musun?
¿ Vas al bar?
Sonra da kendimi bara, eskiden tutukladığım göt heriflerin yanına attım.
Y un taburete en el bar justo al lado de los imbéciles que solía arrestar.
Dinle... Bara gel bu gece bizim çeteyle...
Ven esta noche al bar con la pandilla.
Bara gitmek istediğine ve iyi olduğuna emin misin?
¿ Segura que estás bien en ir al pub y esas cosas?
Bu akşam bizim grupla bara gel.
Ven al bar conmigo y la pandilla.
Bara gidersek eğer kesin öğrenir.
Si vamos al pub, ella lo sabrá.
Mark'la çıkarken bir gece bara gittik. Orada adamın biri bana asıldı.
Cuando Mark y yo estábamos saliendo, había una noche en que fuimos a un bar, y había un tipo allí que seguía lanzándoseme.
- Bara yapılan teslimatlarla mı ilgilenmek istiyorsun?
¿ Quieres encargarte de las entregas del bar?
Bu bara garnizon deniliyor.
Ese pub se llama la Guarnición.
İki adam bara gitmiş.
Dos tíos entran en un bar.
Her canım istediğinde bara gidip kıçımı sallayamam. Kusura bakmayın.
Mira, lo siento.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]