English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ B ] / Barbarlar

Barbarlar traduction Espagnol

502 traduction parallèle
Sadece barbarlar böyle bir şeyi yer.
Sólo los bárbaros lo comerían.
Barbarlar.
Bárbaros.
Biz barbarlar biliriz ki insan ancak avdan sonra eğlenebilir.
Los bárbaros sabemos que eso viene después de la caza y es entonces cuando emerge el hombre.
Yeni birlikler göndermenin ve barbarları ezmenin tam zamanıdır, Majesteleri.
Êste, Su Majestad, sería un buen momento para enviar nuevos ejércitos... y aplastar a esos bárbaros.
O barbarlar etrafımı sardığında kurtarabildiğim tek şey bu oldu.
Esto fue lo único que pude salvar cuando fui acorralado por esos bárbaros.
Kana susamış barbarların korkusundan hasat bile yapamıyorsun.
No estamos cultivando para esos bárbaros asesinos.
Sonra barbarlar gelip mutluluklarını ellerinden almışlar, onları evlerinden etmişler, sanat ve bilim hazinelerini yağmalamışlar, her şeyi yok etmişler.
Luego llegaron los bárbaros, envidiosos de su felicidad, y los echaron de su hogar, saquearon su arte y su ciencia, despojándolos de todo.
Barbarlar güneyden işgal ediyor.
Los bárbaros invaden desde el sur
Mareşal Petain'ın artık yaşlı bir adam olduğunu ve barbarların elinde olduğunu unutmamaya çalışıyorum.
Trato de recordar que el mariscal Pétain ya es mayor... y está en manos de bárbaros.
Sizi buraya barbarlar gibi yağma yapmanız için getirmedim.
No les traje para que saquearan como bárbaros.
Eğer mağlup olmuşsak, olacaksak onurlu bir mağlubiyeti tercih ediyoruz. İnsan gibi. Barbarlar gibi yakıp yıkarak değil.
Si perdemos, preferimos hacerlo como seres humanos, y no bárbaros.
Britanya'da yaptıklarının yarısını yapsan o barbarların sesini keseriz.
Sírveme la mitad de bien que lo hiciste en Britania... y mantendremos a esos bárbaros tranquilos.
Celile'nin en önemli adamı. Barbarları idare etmeyi biliyor.
El hombre más importante de Galilea... que sabe cómo manejar a estos extranjeros.
Şimdi barbarlar çağındayız.
Esta es la era de los bárbaros.
Barbarların misafirlerini nasıl onurlandırdığına tanık olacaksınız.
Verá que los bárbaros también saben honrar a sus huéspedes.
Bizler barbarlarız. Gücümüz budur bizim.
Somos bárbaros, esa es nuestra fortaleza.
Ama biz Barbarlar okuma bilmeyiz.
Pero los bárbaros no sabemos leer.
Şu barbarların elleri odun yığınını yakmaya başladılar...
- Por mano de los bárbaros * Encendida está ya la pira.
- Olynthus barbarların eline düşerse Atina'yı perişan olmaktan ne kurtarabilir?
- Si Olinto cae en manos de los bárbaros, ¿ qué impedirá la destrucción de Atenas?
On yıl boyunca Kutsal Topraklar'da... yılanlar soktu, böcekler ısırdı, hayvanlar saldırdı, barbarlar boğazladı, şarap zehirledi... kadınlardan hastalık geçti, ateşler içinde yandık. Hepsi Tanrı adına.
10 años en Tierra Santa... mordidos por serpientes y moscas... masacrados por los salvajes, envenenados con vino apestoso... contagiados por mujeres, pudriéndonos con las fiebres... todo por la Gloria de Dios.
Barbarlar ülkemizi işgal etmeyi planlıyordu.
Los bárbaros estaban planeando invadirnos.
Diğerleri eşinizi yani kuzenimi öldüren o barbarların çok yakında öfkemin ağırlığını duyacaklarını temin ediyorlar.
Los bárbaros que asesinaron a vuestro esposo, mi primo, no tardarán en sentir todo el peso de mi ira.
Siz barbarların ölmüş babamın eski giysilerini neden aldığınızla daha çok ilgileniyorum.
Me interesa más saber por qué han confiscado la ropa de mi difunto padre.
Sizi barbarlar.
Son unos bárbaros.
Bu barbarın çetin Ateş ve Su Testi'nden sağ çıktığı gerçeği barbarlar tarafından fethedilebileceğimize dair bir uyarıdır asil valiler. Elbette önce biz onları fethetmezsek.
El hecho de que un bárbaro haya sobrevivido... a la Prueba del Agua y el Fuego, es una advertencia... de que seremos conquistados por bárbaros... a menos que los conquistamos antes.
Barbarlar beni bu Allah'ın belası yerde öldürsün diye savaştan sağ çıkmadım ben!
He sobrevivido a la guerra, para morir a manos de unos salvajes en esta tierra olvidada por Dios!
Barbarların arasında işi yok.
¿ Y qué hace entre esos bárbaros?
Barbarlar da muhtemelen onu arıyordur.
Esos bárbaros malditos también lo estarán buscando.
General Jung-Lu'yu barbarların yanında olmakla suçlamak için Majestelerinin iznini almaya geldim.
Divina Majestad, he venido, con su permiso, a acusar al general Jung-Lu de traidor y amigo de los bárbaros.
Eğer barbarlar buralardaysa, gözcülerimiz onları bulacaktır.
Si los bárbaros están allí, los buscadores los hallarán.
Birçok asil çok sayıda kaliteli kılıca sahip lâkin hiçbiri yabancı barbarları yok edecek cesarete sahip değil.
Hoy hay muchos altos oficiales como usted que pueden poseer numerosas espadas excelentes pero nadie tiene el valor de actuar en favor de la Exclusión de Extranjeros.
Bana şu barbarların yaşadığı, ormanlardaki son seferinden bahset biraz.
Cuéntame tus luchas en las tierras bárbaras.
Ama O, barbarların kalbi.
Es el alma de los Bárbaros.
İşte o yüzden bana barbarların kalbini getirmelisin. Onunla konuşmak istiyorum.
Entonces tráeme el alma de los Bárbaros, Tengo que hablar con él.
Kumandan olarak göreviniz adamlarınızla birlikte ilerlemek. Barbarların sizi zayıf görüp, saldırmalarına ikna edilene dek ormanın iyice derinliklerine gireceksiniz.
Cuando escuches la orden, tú y tus hombres avanzarán hasta lo más profundo del bosque, para que salgan los Bárbaros que están en sus guaridas
Eğer bu barbarları Romalı yaparsak, Roma vatandaşı olmanın ayrıcalığını kendimize kimlerden saklayacağız ki daha? Hayır!
¿ Podremos negar a esos hombres la ciudadanía si se la damos a los Bárbaros?
Eğer bu barbarları aramıza alırsak, düşmanlarımız şöyle düşünecek : Mecburdular, çünkü zayıfladılar.
Si admitimos a los Bárbaros, el enemigo lo interpretará como un punto débil.
Barbarlarını yerleştirmeyi kabul edeceğiz, ama sen... Sen artık imparatorluğun ikinci adamı değilsin. Kuzey sınırlarına döneceksin, ve sonsuza kadar onlara orada gözcülük edeceksin.
Tus bárbaros recibirán las tierras pero, tú... dejarás de ser el jefe de los ejércitos y volverás al Norte.
- Amazon ormanlarında barbarların yok ettiği medeniyet.
Un pueblo de la Amazonia, que ha sido destruido salvajemente, con la llegada de los bárbaros.
- Barbarlar mı?
- ¿ Bárbaros?
Bunun için beni vurabilirler Sen ve senin şu bibloların, Kızılderili barbarlar ve Profesör Catactan...
Así que tú y tus estatuillas, tus indios y tu profesor Bataclan...
Bu meşalelerin ana sebebi insanlardan barbarlar yaratmak...
el objetivo principal de los desfiles de antorchas era transformar a los seres humanos en bestias salvajes.
3. imparatorluk herşeyi yapmaya hazır barbarlara ihtiyaç duyuyordu. Nazizmin önündeki her engelin yok edilmesi için Bu barbarlar gerekliydi.
Las bestias dispuestas a todo servían al Tercer Reich para aniquilar todo aquello que se oponía y obstaculizaba la marcha del nazismo.
Sen, hiçbir şeysin, amma barbarlar!
No son más que bárbaros.
Barbarlar, sanatımdan anlamıyorlar ki.
¡ Bárbaros! ¡ No están a la altura de mi arte!
Mongolia'ya sürüleceksiniz, orada bana karşı gelmeye çalışan diğer barbarlar var.
Parece que hay unos bárbaros que meten bulla por allí...
Askerler, barbarlar ve sempatizanlar.
Soldados bárbaros y seguidores del campamento.
Barbarlar diye adlandırılan insanlar, diğeri de Doğu'da, Pers ülkesi.
Y otra en el Este, Persia.
Barbarlar!
¡ Bárbaros!
Barbarlar! Hayvanlar!
¡ Bárbaros!
Barbarları yok edin.
¡ Maten a los Bárbaros!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]