Bağımsızlık traduction Espagnol
847 traduction parallèle
Ama Bağımsızlık Bildirgesi gibi küçük bir olayın Sims evindeki büyük olayla karşılaştırmanın ne önemi olabilir?
Pero, ¿ qué importancia podía tener la Declaración de Independencia... comparado con lo que ocurría en la casa de los Sims?
Evet. Johnny'nin Bağımsızlık Deklarasyonu.
La Declaración de Independencia de Johnny.
Bağımsızlık... bu bir orta sınıf sövgüsü.
Independencia... eso es una blasfemia de la clase media.
Komşular, New York ile birlikte 12 Koloni, Bağımsızlık Bildirgesi'ni imzaladıklarından beri, bu ayaklanma gerçek bir savaşa dönüştü.
Vecinos, desde que Nueva York y las 12 colonias firmaron la declaración de independencia, esta revolución se ha convertido en una auténtica guerra.
Bağımsızlık Bildirgesinin bu bölümü beni hep çok etkilemiştir.
Siempre me ha entusiasmado esa parte de la declaración de independencia.
Sonuçta yaklaşan 25. yaşgününüzün Thatcher and Company şirketinden tamamen bağımsızlık anlamına geldiğini ve dünyanın en büyük 6. kişisel servetinin sizin sorumluluğunuza geçireceğini hatırlatmak isterim.
Para terminar puedo recordarte tu cumpleaños número 25, que está ya próximo y que marcará tu independencia absoluta de la firma Thatcher Compañía, y a la vez te otorgará la total responsabilidad de la sexta fortuna más grande del mundo.
- Elbette. ... Bağımsızlık Bildirgesi ya da Anayasa gibi ya da okuldaki ilk karnem gibi.
- Seguro.... y mi primer boletín de notas de la universidad.
Bu bağımsızlık gününde
En este Día de la Independencia
Bağımsızlık konusunda konuşmak istiyorum.
Quiero hablar sobre la independencia.
Dr. Jaquith, bağımsızlık insanın kendi hükümlerine duyduğu güvendir diyor.
El doctor Jaquith dice que la independencia es confiar en el juicio propio.
Amerikan işgalinin üçüncü devresi... Manila körfez savaşıyla başlayacak... Ve bahşettikleri bağımsızlık sona erdirilecek... 4 Temmuz 1946.
El periodo de ocupación norteamericana... comenzó con la batalla de la bahía de Manila... y terminará concediéndonos la independencia... el 4 de julio de 1946.
Onlara Japonların bize tam bağımsızlık sözü verdiğini söylediğinde.
¿ Les dijiste lo de la oferta de independencia?
Japonlar bize bağımsızlık teklif ediyorlar..
Los japoneses nos ofrecen lo que dicen que es independencia.
Amerikan Bağımsızlık Savaşı.
La guerra de la Independencia.
Biri Bağımsızlık Savaşı'nda savaştıysa, ben bu ülkede, düşmanlarımıza karşı bizimle omuz omuza savaşanı isterim.
Si hay uno que luchó en la guerra de la Independecia,..... quiero otro que haya luchado contra un enemigo en este siglo.
4 Temmuz, Bağımsızlık Günü. Yarış pistinde normal bir gündü.
El 4 de julio, día de la independencia, era un día normal en las carreras.
Şey, bağımsızlık kahramanı Paul Revere'i gözden geçiriyorduk da.
Estábamos recordando a Paul Revere.
Bağımsızlık oylaması sırasındaydı.
Andaba por Independence en aquel momento.
Yaşasın özgürlük! Bağımsızlık!
¡ Libertad!
- Bağımsızlık günü olduğunu göstereyim.
- Les recordaré que hoy es fiesta.
Bağımsızlık günü.
Es el día de la independencia para todos.
Siz Amerikalılar bağımsızlık için savaşmanın ne olduğunu bilirsiniz.
Como americanos, valorarán la lucha por la independencia.
Daha fazla bağımsızlık için.
Por independencia.
Bağımsızlık Beyannamesini imzalayanların beyni yıkanmaz.
No hicieron nada contra los firmantes de la Constitución
Bağımsızlık uzak bir sözcüktü, ve birden bizim oldu ve onunla havalara uçtuk.
La independencia era una palabra lejana que de repente poseíamos y explotábamos con ella.
Yarın, balıkçılık sezonu açılışı yapılacaktır. Montpaillard halkı arasında "Bağımsızlık Günü" şerefine düzenlenen.. .. büyük bir balık tutma yarışması yapılacaktır!
Mañana, con ocasión de la apertura de la temporada de caza, organizado por el ayuntamiento de Montpaillard,... gran concurso de... pesca.
.. özgürlük ve bağımsızlık için içiyorum!
Símbolo de la libertad y la independencia.
Şimdi, Jane Osgood'un bağımsızlık savaşındaki en son ilerleme ya da daha doğrusu ilerleyememe raporu.
Y ahora los últimos avances, o, más bien, la falta de ellos... en la lucha de Jane Osgood por su independencia.
Küçük bir mesele. " Ama şu ana kadar, bağımsızlık savaşında verdiğinizden daha fazla kayıp verdiniz.
"una acción policial", "un asunto menor", que ya os ha causado más bajas que vuestra guerra de la Independencia.
Kalplerinizde yaşayacak hatıram dışında,... bırakacak tek bir mirasım var, İsrail'in bütünlügü,... 12 kabile şimdi birarada, ayrılırlarsa hepsi bağımsızlık isteyecek,... ama şimdi siz kabilelerin büyükleri önümde yıkılmaz,... bir bütünlük içinde duruyorsunuz.
Si exceptuamos mi recuerdo, que vivirá en vuestros corazones, sólo os dejo un monumento : La unidad de Israel. El símbolo de las 12 tribus que un día rivalizaron por dominar a las demás.
Ekonomik bağımsızlık istemez miydiniz?
¿ No le gustaría ser independiente?
Bağımsızlık, kendi ayaklarım üzerinde durmak istiyorum, ve bu da şirkette çalışmayı imkansız hale getiriyor.
Quiero independencia, la oportunidad de apañármelas solo, algo que parece ser imposible si trabajo para tu compañía.
O değerli kadın... 1955'de, 4 Temmuz Bağımsızlık Günü'nde hayata veda etti.
Una mujer preciosa... Murió el 4 de Julio, el día de la independencia, en 1955.
Hakimler tam bağımsızlık altındaydı.
La situación de los jueces era de completa independencia.
Çin'e bağımsızlık kazandırmak onların ana hedefleri olmuştur hep.
Su único objetivo fue siempre la liberación de China.
Bu bağımsızlık nasıl verilecek?
Esa liberación, ¿ en que medida se cumplirá?
30 Eylül 1945'te, ilk CLN hükümeti bağımsızlık hareketi liderlerinin, yani Finocchiaro Aprile ve Varvaro'nun tutuklanması emrini verdi.
El 30 de septiembre de 1.945 ; el primer gobierno de la CLN ordenó el arresto de los líderes del movimiento independentista : Finocchiaro Aprile y Varvaro.
Bağımsızlık Muharebe Birliği kuralım ve partiyi tüm sorumluluktan kurtaralım.
Perfecto, formamos un cuerpo de acción autónomo y eximimos al partido de cualquier responsabilidad.
Yaşasın Bağımsızlık Ve Özgürlük
LARGA VIDA A LA INDEPENDENCIA Y A LA LIBERTAD
Bağımsızlık Bildirgesinin ilanı.
La Declaración de lndependencia.
- Bağımsızlık Bildirgesi.
- Declaración de lndependencia.
Beyefendi, bağımsızlık savaşında savaşmış bir gaziye yardım eder misiniz?
Señor, ¿ podría ayudar... a un veterano de la Guerra Revolucionaria?
Bağımsızlık bildirgesi yalnızca siyasiydi kadınlar için değildi!
La declaración de independencia fue sólo política... no para la mujer.
Kralın ajanları ve polisleri üniversitelere sızıyorlar ama bağımsızlık ruhunu ve öğrenci özgürlüğünü yok edemiyorlar.
Los espías del rey y la policía infiltrados en las universidades no pudieron destruir la tradición de independencia y libertad de los estudiantes.
Bağımsızlık sırasında birisine aşık olmuştum.
Durante la liberación amé a alguien.
Amacımız bağımsızlık ve Cezayir devletinin kurulması İslami kurallara dayalı ve ırk ve dinine bakılmaksızın temel haklara saygılı olarak.
Nuestro objetivo : La independencia y el restablecimiento del estado argelino, de acuerdo con los pricipios islámicos y el respeto a las libertades básicas, sin distinción de la raza o religión.
Ama, bu zırvalık seni değiştirmeye başladığında bağımsızlığın korkuya dönüştüğünde o iki reklamcının etrafında sızlanıp yalvardığını izlediğimde bu hiç hoşuma gitmedi ve gitmiyor.
Pero cuando esas bobadas comenzaron a cambiarte... cuando tu independencia se convirtió en miedo... cuando te vi lloriquear y humillarte con esos dos comerciales ambulantes... no me gustó y no me gusta.
Yalnızlık özgürce düşünebilmemi ve bağımsız hareket edebilmemi sağlıyor.
La soledad me da libertad de espíritu e independencia de actuación.
Bağımsızlığımızı, Ana Kara'da savaş sona ermeden önce kazanmalıydık!
Debimos conquistar la independencia antes del fin de la guerra.
Eğer askerlerimiz onları bozguna uğratırsa bu Çin'in artık çaresiz olmadığını ispatlar ve bağımsızlığın başlangıcı olur.
Si derrotamos a los extranjeros, demostraremos que China no está indefensa. Será el comienzo de la libertad.
Bağımsızlık! Bizi bekliyorlar!
- ¿ Y los bandidos?