Başlıyor traduction Espagnol
13,323 traduction parallèle
- Mahkeme 15 dakikaya başlıyor.
- Corte comienza en 15 minutos.
Maceram daha yeni başlıyor.
Y ahora mi búsqueda no ha hecho más que comenzar.
Klanları arkamda toplamış olabilirim ancak asıl zor kısım yeni başlıyor. Onları yönetmek kısmı.
Bueno, puede que tenga a todos los clanes unidos respaldándome, pero ahora viene lo difícil... gobernarles.
Tamam, demek ki bana alışmaya başlıyor.
¿ Qué? Empieza a gustarme.
Karın Deşen yüzeye çıkmaya başlıyor efendim.
La Guadaña empieza a emerger, señor.
Oldukça gerçekçi olmaya başlıyor.
Comienza a ser algo serio.
- Gerçekten tehlikeli olmaya başlıyor.
Se está volviendo muy peligroso. La cueva.
Şef Şefe Karşı başlıyor!
Chef vs. Chef, ¡ comienza ahora!
Biliyorum.Her şeyi örtbas ettikçe kağıt üstünde örtüşmemeye başlıyor.
Lo sé. Sigue encubriéndolo todo, sigue manteniéndolo fuera de los periódicos.
Gece çöktüğünde ziyafetimiz başlıyor.
Por la noche, hacemos nuestro festín.
The Originals'da önceki bölümler... Şu anda benim gibi insanlar, senin gibiler tarafından öldürülüyor bütün bunlar da eski tanıdığının şehre gelmesiyle başlıyor.
Ahora mismo, la gente como yo está ahí fuera siendo asesinada, coincide convenientemente con la llegada de tu antigua amistad.
Benim hikayem zamanın başlangıcında çok uzaklardaki Alfaberiyum diyarında başlıyor.
Mi historia comienza en el amanecer del tiempo en el lejano mundo de Alfabetrium.
- Gün batımında festival başlıyor.
Con la puesta de sol comienza el festival.
Başlıyor.
Está sucediendo.
Senin arabanın sesini duyunca günümün en güzel kısmı başlıyor.
Y cuando oigo tu auto llegar, es la mejor parte de mi día.
Bir şeyden eminiz o da birilerin oyun oynamayı sevdiği ve oyun da yeni başlıyor.
Bueno, una cosa es segura... a alguien le gusta jugar, y solo acaba de empezar.
Kapıyı kapat. Yeni bir temizlik başlıyor!
¡ Cierra la puerta, otra purga se acerca!
Başlıyor!
¡ Está empezando!
Hem yarın Dmitry ile ikinci raund başlıyor.
Además, mañana a primera hora tenemos la segunda ronda con Dmitry.
Hikâyemiz, 50 bin 14 gün önce uzak bir galaksideki Büyücü Kalesi'nde başlıyor.
Nuestra historia comienza hace 50.000 quincenas, en la galaxia distante de la Fortaleza de Warlock.
Bu kelimeyi defalarca söylersen aptalca gelmeye başlıyor tabii.
Es una de esas palabras que si la dices muchas veces comienza a sonar tonta.
Sekiz aydır bu adada sorunsuz yaşıyoruz birden bu adam ortaya çıkıyor iki adamımız mayına basıyor ve uyuşturucular kaybolmaya başlıyor.
Oiga, llevamos ocho meses en esta isla sin problema alguno. Él apareció y de repente dos tipos se topan con minas y un montón de droga desaparece. Sí.
Kusura bakma ama ne zaman yağmur yağsa beni oklarla vurduğun yer acımaya başlıyor.
Lo siento, pero cuando llueve, aún puedo sentir donde me disparó con esas flechas.
- 4. Evre başlıyor.
La fase cuatro empieza ahora.
İğrenç ve kokmaya başlıyor. - Niye atayım?
Es desagradable, y empieza a apestar.
İğrenç ve kokmaya başlıyor.
Es asqueroso y comienza a oler mal.
Çocuklara Carter bakıyor. Çocuklarla çok fazla vakit geçirirse, ırkçılık yapmaya başlıyorlar.
Carter esta de niñera y si está demasiado tiempo con los niños comienzan a decir racismos.
Benim de içimden sesler gelmeye başlıyor.
Estoy empezando a sentir en mi interior también.
Ve bomba bize haykırıyor ve "yardıma ihtiyacım var" demeye başlıyor.
Y la explosión grita por nosotros y empieza : " necesito ayuda. Necesito ayuda. Necesito cambiar.
Aştım zaten, ama ne zaman ona açılmaya çalışsam terlemeye başlıyorum, göğsüm sıkışıyor ve nefes alamıyorum.
Está bien, lo pasé, pero cada vez que trataba de hablar con ella, empezaba a sudar, mi pecho se contraía y no podía respirar.
Araştırmalara göre, ki dünya çapında yapılan araştırmalardan bahsediyorum yönetimde üç tane kadın olduğu zaman kültür değişmeye başlıyor.
La investigación demostró, y es investigación internacional, EX DIRECTORA DE LA CÁMARA DE COMERCIO DE ISLANDIA que una vez que hay tres mujeres en el directorio, la cultura comienza a cambiar.
Ama bu sayı üç olduğu anda birden grup dinamikleri değişmeye başlıyor diyaloğun şekli değişiyor, konuşulan konular değişiyor ve anlaşıldı ki, masada daha fazla kadın olduğu zaman daha geniş kapsamlı düşünülmeye başlanıyor.
Pero, cuando hay tres, la dinámica del grupo cambia, cambia cómo se toma el diálogo, de qué se habla y está muy demostrado que va más allá del balance cuando hay más mujeres sentadas a la mesa.
Wesen ne? Bırak da hikâyeyi anlatsın. Hikâye bir çocukla başlıyor.
¿ Qué es un Wesen? Deja que nos cuente el cuento.
Hikâyemiz burada başlıyor. Ama uyarıyoruz bu macera sadece bir çocuk masalından ibaret değil.
Es aquí donde nuestra historia comienza, pero estáis advertidos... esta aventura, no es un simple cuento de niños.
- Hayır, hayat gerçek olmaya başlıyor.
No, la vida está comenzando... de verdad.
Üç yıllık program, mezun düzeyi çalışmalar. Program hemen başlıyor.
Un programa de tres años, de estudios de nivel de postgrado, el programa empieza inmediatamente.
- Daha yeni başlıyor.
Ella está poniendo comenzó.
Tartışıyorlarsa ortaklık bozulmaya başlıyor, tam düşündüğümüz gibi.
Si discutían, es posible que la alianza se disuelva como pensábamos.
Sonra bir bakıyorsun hayatını tehlikeye atan pıhtılaşma başlıyor.
Al siguiente, tienes coágulos amenazando la vida.
399 ile başlıyor, orta kısımda birkaç harfle devam ediyor ve 7 ile bitiyor.
Empieza por 399, tiene un montón de letras simplemente revueltas a la mitad, y luego termina con siete.
Sonra ise anlamlı gelmeye başlıyor.
Pero después tiene sentido.
Her şey yiyecek gibi görünmeye başlıyor.
Todo empieza a parecerme comida.
Bütün yırtıcı kuşlar 50'den başlıyor.
Todas las aves de rapiña están en 50.
Emekliyor. Konuşmaya başlıyor.
Está gateando ahora, empezando a hablar.
Tyler üniversiteye başlıyor.
Es que... Tyler está buscando universidades.
Torunum, Tyler üniversiteye başlıyor.
Mi nieto, Tyler, está buscando universidades.
Evet ve araştırmalarıma göre bu şeytanın kökleri Trinidad'a dayanıyor ve "vampir cadı" olarak biliniyor. Jack Spaniard sürüsünden bir iğne darbesi ile ateş başlıyor ve içinde büyüyen paranoya ile kişi giderek canileşiyor, ta ki ölene kadar.
Una picadura de Jack el español en su enjambre precipita una fiebre, trayendo consigo la paranoia que crece en ferocidad hasta que sobreviene la muerte.
Okunacak ne var? "Açlık Oyunları" Başlık zaten her şeyi açıklıyor.
¿ Qué hay que leer? "Juegos del Hambre". Está todo en el título.
Başlıyor.
Silencio que empieza.
Seni tanıyor muyum? İndir başlığını!
¿ Te conozco?
Her yıl her şey yeniden başlıyor gibiydi.
Cada año, fue como inicio todo de nuevo.