Belediye traduction Espagnol
7,407 traduction parallèle
Sen belediye başkanısın.
Eres alcalde.
Gerçi eski futbolcu bir belediye başkanısın.
Bueno, eres un alcalde jugador de fútbol Sí.
Evet, zaten ilişkimiz Lakewood Belediye Yasası'na göre yasal bile değildi.
Sí, bueno, nuestra relación no era aún legal bajo los estatutos del Código Municipal de Lakewood, así que...
Belediye başkanı Angelo Martinelli cumhuriyetçi.
Angelo Martinelli, el alcalde, es republicano.
Belediye başkanlığında ciddi bir şansın olabilir.
Puede que tengas una oportunidad real.
Karşınızda Belediye Başkanı.
Todos presentes, Sr. Alcalde.
Belediye Başkanı Martinelli ve yardımcısı Oxman kefil oluyor.
El Alcalde Martinelli y el Vice Alcalde Oxman la secundan.
"Belediye Başkanı Adayı Nick Wasicsko."
Entonces, ¿ "Nick Wasicsko para Alcalde"?
Belediye başkanı olduğun zaman ben de basit, masa başı iş isterim.
Es decir, cuando seas alcalde, Nick, yo también espero un trabajo cómodo.
"Sinirlenmeyin, belediye başkanınızı değiştirin."
"No te vuelvas loco, consigue un alcalde nuevo".
Benim gibi belediye başkanı adayı olmalıydın.
Deberías presentarte para alcalde como yo.
Yonkers belediye başkanı adayıyım.
Me presento a alcalde de Yonkers.
Belediye başkanlığına adayım.
Me presento a alcalde.
Yonkers belediye başkanlığı.
Alcalde de Yonkers.
- Yonkers belediye başkanı adayıyım.
- Me presento a alcalde de Yonkers.
Belediye başkanınız olmak istiyorum.
Me gustaría ser vuestro alcalde.
Biliyorum. Çalışmadan belediye başkanı olunmaz değil mi?
Lo sé, si quieres ser el alcalde, tienes que currártelo, ¿ sabes?
- Bir de kimseye söyleme ama çocukluğumdan beri belediye başkanı olmak istemişimdir.
- Y... bueno, no se lo digas a nadie, pero siempre he querido ser alcalde. - ¿ De verdad?
Büyürken hep belediye başkanlığından bahsedermişim.
Cuando era niño solía hablar de eso todo el tiempo.
Çocuklar bana "Belediye başkanı" derdi.
Los otros niños solían llamarme "el alcalde". - ¿ En serio?
Sen belediye başkanı adayısın, ben de ofiste çalışanım.
Te presentas para alcalde y yo trabajo en la alcaldía.
Martinelli uzun zamandır belediye başkanı.
Martinelli ha sido alcalde mucho tiempo.
Belediye başkanı oldum amına koyayım!
¡ Soy el puto alcalde!
İlk defa bir belediye başkanıyla öpüştüm.
Es la primera vez que me besa un alcalde. ¿ De verdad?
Amerika'nın en genç belediye başkanı sensin.
Definitivamente eres el alcalde más joven de América.
Belediye başkanının ofisi.
Despacho del alcalde.
Belediye başkanı.
El alcalde.
Aynen, Fargo'da belediye hâkimiymiş.
Sí, una jueza municipal en Fargo.
Gölgemi hepiniz hatırlarsınız, Belediye Avukatı Lim, sorumluluğumuzu ölçmeye gelmiş.
Todos recordáis a mi sombra, la abogada adjunta de la ciudad Lim, que está aquí para preparar nuestra respuesta.
Danny Brickwell belediye binasından üç meclis üyesini kaçırdıktan sonra hâlâ serbest durumda.
Danny Brickwell está aún en la noche después de haber secuestrado a tres concejales del recinto más temprano esta tarde.
Belediye bu sürede ailenin gizliliğine saygı duyulmasını istiyor.
La ciudad pide respeto y privacidad para la familia en este momento difícil.
Belediye görevlileri, özellikle polis.
Los servicios de la ciudad, especialmente la policía... que evacúen.
Belediye başkanı Glades'in kontrolünü bırakacak.
La alcaldesa va a ceder y traspasar el control sobre los Glades.
Belediye binasında yoğun ateş altındayız.
Necesito una unidad de servicios de emergencia y una ambulancia, ya! Están disparando al ayuntamiento.
Ray'in Belediye Başkanı'yla toplantısı var.
Ray tiene una reunión con la alcaldesa.
Lavon sen belediye başkanısın yani bunu biliyorsundur.
Adiós. Lavon, eres el alcalde, así que deberías saberlo.
Sizin tutuklamanız beni belediye başkanı yapar.
Este arresto podría hacer que me elijan alcalde.
Evet, Paul'le konuştuk. En son Belediye Binası'ndaki bir bağış toplantısında barbekü yediğini söyledi. Cinayetten bir hafta önce.
Sí, hablamos con Paul Dijo que la última vez que comió salsa barbecue fue en una recaudación de fondos en el Ayuntamiento como una semana antes del asesinato.
Reuben ile bu sabah belediye binasına gittik.
Reuben y yo hemos ido al ayuntamiento esta mañana.
O'Shea'nın belediye başkanı seçilmesi teşkilât için felaket olur.
Para el departamento sería un puto desastre... que O'Shea saliera elegido alcalde.
O'Shea'nın belediye başkanı olma ihtimali sıfıra indi. Savcı olarak görevde kalırsa, şanslı demektir.
Las perspectivas de O'Shea para ser alcalde se fueron por el retrete.
- Belediye'deki bağlantın hâlâ duruyor, değil mi?
¿ Aún tines ese contacto en el ayuntamiento?
Sizi tekrar görmek çok güzel Belediye Başkan Vekili Alvarez.
Bueno, me alegro de verle otra vez, teniente de alcalde Alvarez.
Belediye'miz size memnuniyetle yardım eder.
La ciudad estaría encantada de ayudarle.
Vinci Belediye Başkanı Bel-Air'de mi oturuyor?
¿ El Alcalde de Vinci vive en Bel-Air?
Vinci Belediye Müdürü Ben Caspere'i tanır mıydınız?
¿ Conocía a Ben Caspere, el Administrador de la Ciudad de Vinci?
Belediye Başkanı Chessani.
El Alcalde Chessani.
Belediye başkanı çok kızgın.
El Alcalde está muy molesto.
Hâlâ belediye müdürlüğünde çalışıyorum.
Sigo trabajando para la oficina del Administrador de la Ciudad.
Sadece belediye evraklarını düzenlemeye çalışıyorlar.
Solo están tratando de poner toda la documentación de la ciudad en orden.
- Mantıklı. - Belediye değil.
- Bueno, eso tiene sentido.