Bien traduction Espagnol
1,143,863 traduction parallèle
Gözaltının vücut dili gayet düzgündü.
El lenguaje corporal del arresto parecía bien.
Başkası arabadan inerken siz içeride radyo dinliyorsanız bilin ki o çevirme iyi gidiyordur.
Sabes que todo va bien, si escuchas la radio mientras el conductor está afuera.
"Yok be, iyiyim ben," dedim.
"No, estoy bien, amigo".
Herkes benim kadar şanslı olmuyor.
No a todos les sale tan bien.
Görünürde iyi gidiyor gibiydi. Avukatı için 200.000 doları bile vardı.
Parece que al hijo de puta le fue bien, hasta tenía $ 200 000 para pagarle a su abogado.
O iş oldu.
Salió bien.
Restoranda yalnız değildim ama yalnızdım da.
Si bien no estaba solo, me sentía solo.
Pekâlâ, tamam.
Está bien.
Onları sevmiyorum.
Y no me caen bien.
Eğer buysa aferin Amerika'ya.
Si es así, bien por los Estados Unidos.
OJ Simpson'la üçüncü kez karşılaştığımda hayatım çok iyi gidiyordu.
La tercera vez que vi a O. J. Simpson, me estaba yendo muy bien.
Bir baktım... hanımefendi, sizinle aynı yakınlıktaydı... çıkar çıkmaz onu gördüm :
Y miré al público. Señora, él estaba a la misma distancia que usted. Ni bien salí, vi a The Juice.
Bana iyi davrandı. Arkadaşlarıma iyi davrandı.
Nos trató bien a mí y a mis amigos.
Ama seni tekrar görmek güzeldi ve işlerinin yolunda gitmesine sevindim. "
Me alegro de que te vaya tan bien ".
Kapı kapanır kapanmaz birbirimize baktık.
Ni bien cerró la puerta, nos miramos y dijimos :
Niyeti iyiydi ama işi enine boyuna düşünmemişti.
Su intención era buena, pero no lo había analizado bien.
Ancak kabul ediyorum ki epey kötü görünüyor.
Aunque admito que no se ve nada bien.
Ama duruma biraz daha doğru baksaydı benimle empati kurabilirdi. Saldırdığı adamla yani, 42 yaşındaki siyahi bir komedyenle.
Quizás, si lo hubiera analizado bien, la mujer habría sentido empatía por mí, el hombre al que atacaba, un comediante negro de 42 años.
Aynı zamanda içinde dudak ve burunları orantılı çizilmiş siyahi karakterler olan bir çizgi film yapan ilk adam olduğunu da.
También que él fue el primero en hacer dibujos animados con personajes negros que tenían labios y narices bien proporcionados.
Ama işin sonunu düşünememişti. Çünkü köşeyi döndü ve kırmızı ışıkta kaldı.
Pero el atacante no lo pensó muy bien, porque, al doblar la esquina, lo detuvo un semáforo.
Bay Chappelle, iyi misiniz? "
¿ Está bien, señor Chappelle? ".
Şükürler olsun ki o doktorlar sağlıklı.
Gracias a Dios, los médicos están bien.
Her şey yolunda.
Todo está bien.
Ama şu anda iyiyim.
Pero ya estoy bien.
Gözlerimden ve anüsümden kan geliyordu, o yüzden endişeliydim ama iyiyim. "
Sangraba por los ojos y el ano. Me preocupé, pero estoy bien ".
Ben eski AIDS'in hâlâ gayet güzel iş gördüğünü düşünürken... yenisini çıkarmış adamlar.
Yo que pensaba que el antiguo sida funcionaba bien y ya sacaron uno nuevo.
Meğerse çocuklar için zorunlu aşı olmalı mı, olmamalı mı diye karar vermeye çalışıyorlarmış.
Al parecer, intentaban decidir si está bien obligar a los padres a darles la vacuna a sus hijos.
Derim ki, " Bu kadarı iyi, değil mi? Sıkıntı yok?
Le diría : " Voy bien, ¿ no?
Oldukça talihsiz bir vaziyet çünkü çok iyi gidiyorduk.
Son circunstancias muy desafortunadas porque nos estaba yendo muy bien.
Bakın, cidden, geçeceğim bu konuyu.
Está bien. Dejaré de hablar del tema.
Yan karın kaslarını iyice çalıştırıyor.
Ejercita bien sus oblicuos.
Ben de dedim ki, "Bana güzel bakmazsan leş gibi olabilirim, tıpkı senin amcığın gibi."
Luego le dije : "Si no me cuidas bien, este cagón empezará a oler mal, como tu mierda".
"Bir şeyim var mı?" deyince "Kızım, bu amcık var ya..."
"¿ Estoy bien?" "Chica, esa concha está..."
Gayet iyi dövüşüyorsun.
Peleas muy bien.
İyi durmuyordu.
No estaba bien.
Tek dediğim şuydu : "Pardon beyler. Beyefendi iyi mi?"
"Disculpen, caballeros, ¿ él está bien?".
"Hanımefendi iyi," dediler.
"Ella está bien".
" Tamam bebeğim.
" Está bien.
Gecenin köründe ot içerdim, o da mutfağın her yerine güzel sandviçler bırakmış olurdu.
Ahora, quizás fumo hierba a la noche. Ella deja sándwiches bien envueltos por toda la cocina.
Görür görmez polisi aradım.
Ni bien lo vi, llamé a la policía.
Ebeveynlerin hiçbiri de beni sevmiyor.
No le caigo bien a ninguno de los padres.
Bana iyi davranan tek ebeveynler lezbiyen bir çift. Kate ve Sarah.
Las únicas madres que me tratan bien son Kate y Sarah, una pareja lesbiana.
Herkes iyi. "
Todos están bien ".
Harika vakit geçirdim.
La pasé muy bien.
İyisin Morgan.
Estás bien, Morgan.
- Samar ile ben giderim.
- Iré con Samar. - Bien.
Hey genjler, pekala, Krilov otele geri dönmeyince Bay Cooper APB yayınladı ve işe yaradı.
Hola, chicas, bien, después que Krilov no apareció en el hotel, el Sr. Cooper emitió una orden de búsqueda y captura y dio resultado.
Her şey yolunda mı, efendim?
¿ Todo está bien, señor?
Evet. Syracuse için.
Sí, aplausos por Syracuse, porque el espectáculo no salió muy bien.
Pekâlâ.
Está bien.
Üzgünüm arkadaşlar.
Dije : " Está bien. Lo siento.