Bir cinayet traduction Espagnol
8,210 traduction parallèle
Darbe arkadan girmiş ve önden çıkmış. Hızlı ve klinik bir cinayet.
La estocada entró por su espalda y salió por su pecho...
Bir cinayet soruşturmasının bir numaralı şüphelisi.
Es el principal sospechoso de una investigación de asesinato.
- Ayrıca bir cinayet kurbanı.
Además, es una víctima de homicidio.
Bir cinayet zanlısına göre çok da kötü biri gibi durmuyor.
Para ser sospechoso de asesinato, hace unas pulseras terriblemente recargadas.
Evet ama bu derin kişisel ihanete rağmen çözmemiz gereken bir cinayet var.
A pesar de su profunda traición, tenemos un crimen que resolver. - ¿ Cómo?
Dava nereye giderse gitsin Memur Flynn bir cinayet kurbanı.
Cualquiera que sea el caso... el oficial Flynn, es una víctima de homicidio.
Katilin üç kadını sarı eşarpla öldürdüğü bir cinayet davası vardı.
Hubo un caso de homicidio donde el asesino... usó una bufanda amarilla para matar 3 víctimas femeninas.
- Evet. - Çoklu bir cinayet vakası vardır.
Hubo un triple homicidio.
1920'lerden kalma bu ahşap evde bir cinayet işlendi.
En este bungalow se cometió un asesinato...
Dün gece başka bir cinayet işlendi,
Hubo otro asesinato anoche.
Tamamen açılmış bir cinayet soruşturması...
Se realiza una investigación de asesinato.
Burda eskiden bir cinayet işlendi biliyorsun di mi? Ne?
Sabes que aquí hubo un asesinato, ¿ verdad?
Bir cinayet soruşturmamızla bağlantılı olabilir.
Podría haber una conexión con una investigación por homicidio.
- Igor, bu bir cinayet soruşturması!
¡ Igor, investigación por homicidio?
Çözmemiz gereken bir cinayet var.
Hay un asesinato que resolver.
Şimdi esrarlı bir cinayet mi söz konusu?
¿ Ahora es el misterio de un asesinato?
- Bir cinayet işlendi.
Um, ha habido un asesinato.
Bir cinayet mahalli düzenlendi.
Se escenificó un asesinato.
Eğer bu eller bir cinayet silahı olsaydı çizildiğinde ya da ısırıldığında kan kaybından ölmüş olması gerekirdi.
Si sus manos hubieran sido el arma homicida, si hubiera sido rasguñado o mordido, se hubiera desangrado hasta morir.
Bir cinayet kurbanı ve şu anda tek şüpheli sizsiniz Bayan Page.
Quien parece ser la víctima de un homicidio, y usted es la única sospechosa.
Muhtemelen göğüslerini kabartacaklar ama ikinci bir cinayet de olası.
Sacarán pecho, pero homicidio premeditado es un riesgo.
Yoksa ben de senin yaptığın gibi bir cinayet işlerdim.
.. sino habría hecho lo mismo que tu... Asesinato.
Profesyonelce işlenmiş bir cinayet.
Un trabajo profesional salió mal.
Batı yakasındaki bir cinayet davasına atandın.
Fuiste asignado a un caso de homicidio en el lado oeste.
Ve biliyoruz ki, bu bir cinayet değildi.
Y sabemos, tú sabes que no fue asesinato.
Evet, çünkü bir cinayet şüphelisi için, bu çok işe yarardı.
Sí, porque eso le va a funcionar mucho a un sospechoso de asesinato.
Şu anda bir fincan kahve için cinayet işlerim.
Ahora mismo mataría por una taza de café.
Her cinayet bir soygunu kolaylaştırmak için işlendi.
Cada asesinato estaba pensado para facilitar un golpe.
Benden, şüphelimizin bu iki kişiyi öldürdüğüne, intihar etmiş süsü verdiğine ve sabırlı bir şekilde kurbanları tabuta konana kadar beklediğini inanmamı istiyorsunuz. Sonra da, muhteşem cinayet işleyerek, onları kazıp çıkardı mı? Onların küçük bir aile olduğunu buluyor ve örnek eve koyuyor...
Entonces, quieren hacerme creer que tenemos un culpable que mata a dos tipos, que maquilla eso como un suicidio... que espera tranquilo que sus víctimas reposen en bonitos ataudes nuevos... logró el crimen perfecto, y luego se jode desenterrando los cuerpos... les encuentra una familia y los deja en unas casas piloto.
Cinayet Masası'nda bir geleneğimiz var.
Y aquí en la PJ tenemos una tradición.
Stalin der ki : Cinayet, kesinlikle bir kapitalist hastalığıdır.
Stalin dice que el asesinato es estrictamente una enfermedad capitalista.
Babama göre cinayet ile günahkar bir adamla yaşamak aynı şeydir.
Sí, bueno, a mi padre, el asesinato y la vida con un chico en el pecado son la misma cosa.
Cinayet masası henüz bir şey bulmadı, değil mi?
El homicidio no ha encontrado nada, ¿ verdad?
Bir cin tonik için cinayet işlerim.
Es nuestra obligación.
Bir vahşi cinayet Forte sakinleri şok etti.
Un brutal asesinato sacudió vecinos de La Forte.
Cinayet kurbanının katiliyle yüzleşmek için kürsüye çıkabileceği bir dünya.
En el que un hombre asesinado pueda encarar a su asesino en un tribunal.
Cinayet yanlış bir şeydir, Sharon.
Matar es malo, Sharon.
Bence, daha önce cinayet işleyen olağanüstü bir tehlikeli adamla uğraşıyoruz ve eğer izin verilirse tekrar öldürecek.
Creo que estamos lidiando con un hombre excepcionalmente peligroso quien ha matado antes, y matará otra vez si se le permite.
Yönetmen bir dangalak, bırakın gidip cinayet işlesin!
¡ El director es un gilipollas, no le podéis dejar hacer lo que quiera!
Tanrım, böyle bir araba için cinayet bile işlerim.
Dios mío, mataría por un auto así.
Bir dakika, bunlar cinayet işlenen evler mi? Amma kasılıyorsun. İnsanlar böyle şeyler yapıyor.
En la ciudad hay lugares que quisiera visitar.
Ve iddia makamının cinayet işlendiğine dair elinde bir kanıt yok.
Y las autoridades no tienen pruebas de que se haya perpetuado ningún de los asesinatos.
Her şey bir kandırmaca gibiydi. Devlet gayriresmi bir şekilde cinayet suçlamasında bulunuyordu. Böylece şiddete dayalı olmayan fiiller için suçlanırken sonuçta yine de azılı bir suçlu gibi görünecekti.
Parecía que este señalar y echarse atrás, que el gobierno lo acusara casi informalmente de asesinato era para que cuando fuera acusado por delitos no violentos, finalmente, siguiera viéndose como un criminal violento.
Yoksa ölen kimsenin olmadığı bu cinayet iddialarının ardında başka bir gerçek mi yatıyor?
¿ O había algo de verdad detrás de esos alegatos por intento de asesinato que no produjeron víctimas?
Eğer Baltimore, sokaklardan internet servislerine taşınırsa bir yılda gerçekleşen silahlı çatışma ve cinayet sayısının ne kadar azalacağını düşünebiliyor musunuz?
Si Baltimore se mudara de las esquinas de la ciudad a servicios online, mi Dios, ¿ te das una idea de cuantos tiroteos, cuantos menos tiroteos tendríamos cada año, lo que equivale a un menor número de homicidios?
Geçmişimi gördü, koşullarımı bir insanın işleyebileceği en kötü cinayet türü olan bir kadın ve çocuğun katledilmesi ve ömür boyu cezaevinde kalacağım gerçeğini
porque pudo ver más allá de mi condición y el hecho de que yo estaba en la cárcel con una sentencia de cadena perpetua por cometer la peor clase de asesinato que un hombre puede hacer : el asesinato de una mujer y un niño.
İşler istedikleri gibi gitmez. Cinayet mahallinde istemedikleri bir şey olur.
Algo no les sale bien, un descuido en la escena del crimen.
Tamam, bir kaç cinayet de işledim.
Y también acepto que he cometido unos cuantos asesinatos.
Başımda cinayet yüzünden bir ödül var.
Mi cabeza tiene precio por asesinato.
Ve biz şu anda onun bir şüpheli olup olmadığını bilmiyoruz kahredici cinayet
Y aún no sabemos si es sospechoso en este devastador asesinato.
Diğer yandan her bir dava dosyasında cinayet sebeplerinin farklı sebeplerden, farklı şüphelilerden olduğu yazıyor.
Aparte de eso, homicidios reportó una lista de diferentes motivos... diferentes sospechosos para cada caso.
bir cinayet işlendi 18
cinayet 342
cinayet mi 95
cinayetler 19
cinayetten 20
cinayet masası 86
bir çocuk gibi 16
bir çocuk 115
bir cevap istiyorum 17
bir canavar 53
cinayet 342
cinayet mi 95
cinayetler 19
cinayetten 20
cinayet masası 86
bir çocuk gibi 16
bir çocuk 115
bir cevap istiyorum 17
bir canavar 53