Blacksmith traduction Espagnol
37 traduction parallèle
Günaydın demirci!
¡ Buen día, Blacksmith!
Eğer bu Ragnarök Çağı ise, Demirci Keitel, bu bizim için iyi.
Si ésta es la Era del Ragnarok, Keitel Blacksmith, es buena para nosotros.
Eğer Demirci Keitel sizinle giderse onun yaptıklarını yapacak kimsemiz olmaz.
Si Keitel Blacksmith va con ustedes... No tendremos quien haga las cosas que él nos hacía.
Kendinizi bir kurda dönüştürmekten,... şeytanla ilişkiye girmekten ve zehirli bitkiler toplayarak Blacksmith'in eşini öldürerek servetini ele geçirmekten suçlanıyorsunuz.
Se te inculpa y acusa de transformarte en lobo... de practicar la sodomía con el diablo... de obtener hierbas venenosas para asesinar a la mujer... del herrero con el fin de conseguir su fortuna.
- Blacksmith's Caddesi'ni arıyorduk. Kendimizi Peach Sokak'ta bulduk.
Buscábamos el Camino Del Herrero y encontramos la Calle del Durazno.
Blacksmith?
El herrero.
Jason Blacksmith bu öğlen evinde ölü bulundu.
Jason Blacksmith fue encontrado muerto en su casa esta tarde.
Eşin Jason Blacksmith'i öldürme suçundan şüpheli olarak seni tutukluyorum.
Quedas arrestada por el asesinato de tu marido, Jason Blacksmith.
İsmi Ruth Blacksmith.
Esta es Ruth Blacksmith.
Ayrı yaşadığı eşi Jason Blacksmith'i öldürme şüphesiyle tutuklandı.
Ha sido arrestada bajo la sospecha de asesinato de su marido, Jason Blacksmit.
Sevgilisi Ruth Blacksmith ile tanıştınız mı?
¿ Ha conocido a su novia, Ruth Blacksmith?
Ona "Blacksmith" diyorlar.
Lo llamaban el Blacksmith.
Blacksmith
Al Blacksmith.
Kendine Blacksmith diyordu piyasaya girmeyecekti, piyasanın kendisi olacaktı.
Se hace llamar el Blacksmith. No planeaba inundar el mercado, sino acapararlo.
Aralarına yerleştirdiğimiz polislerden biri... Blacksmith'in başka gruplarla buluşmasından bahsetti.
Entonces, un policía encubierto recibió el dato de que el Blacksmith haría una reunión entre tres pandillas no afiliadas.
Blacksmith anlaşma istiyordu Central Park'ta bir görüşme ayarladılar adamlarımız orada ve hazırlardı ama olay güneye kaydı.
El Blacksmith quería un trato. Acordaron reunirse en Central Park a media tarde. Nuestros hombres estaban ahí, preparados.
Blacksmith gelmedi ve biz hareket edemeden çeteler birbirine açık ateşle saldırdı.
El Blacksmith no apareció. Antes de que pudiéramos intervenir, las pandillas se pusieron nerviosas y empezaron a disparar.
Reyes, Blacksmith, Frank Castle.
Reyes, Blacksmith, Frank Castle.
- Demirci mi? - Aynen.
- ¿ El Blacksmith?
Meğerse savcı haklıymış, buluşmayı ayarlayan Demirci'ymiş.
Como dijo Reyes, el Blacksmith organizó una reunión.
Demirci, beni öldürmeyi denedi bir kere.
Blacksmith ya intentó atacarme una vez.
- Demirci'yle ilgili bildiğin her şeyi anlat.
Dime todo lo que sepas del Blacksmith.
Reyes, Demirci'nin rekabet yarışını inceliyordu.
Reyes investigaba la competencia del Blacksmith.
Demirci'nin kim olduğuyla ilgili ipuçları bulan birileri olursa onun en kötü düşmanı olurlar.
Si alguien tuviera una pista sobre la identidad del Blacksmith, sería su peor enemigo.
Demirci'yle ilgili bir bilgisi var mıymış?
¿ Tiene algo sobre el Blacksmith?
- Demirci. Nerede?
El Blacksmith, ¿ dónde está?
Sokaklarda Demirci adıyla bilinen bir eroin satıcısı.
Un traficante de heroína al que llaman Blacksmith.
Demirci tarafından ithal edilen eroin şu ana kadar gördüklerimden en saf olanı.
La heroína que importa el Blacksmith es la más pura que haya visto.
Sen Demirci'sin.
Eres el Blacksmith.
"Demirci benim" de.
Di que eres el Blacksmith.
" Demirci benim.
Di : " Soy el Blacksmith.
Demirci benim İstediğin kişi benim.
Soy el Blacksmith. Soy el que buscas.
Ben de en az senin kadar Demirci'yi istiyorum fakat bu o değil.
Quiero al Blacksmith tanto como tú, pero no es él.
O Demirci değil.
No es el Blacksmith.
Pekâlâ, bana bu Demirci'yi anlat.
Cuéntame más acerca de Blacksmith.
Bunu koru ve Demirci'den başka kimseye söyleme.
Protege esto y no se lo digas a nadie excepto a Blacksmith ( Herrera ).
Demirci.
Los Blacksmith.