English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ B ] / Bodur

Bodur traduction Espagnol

350 traduction parallèle
Yaklaşık 1,80 boyunda, koyu siyah saçlı kahve gözlü, bodur yapılı, 30 yaş civarlarında.
Mide como 1,80 m, pelo negro grueso ojos marrones, rechoncho, unos 30 años de edad.
Gün bitmeden o şişko bedeninin yağı eriyecek, bodur dostum.
Sudaréis la grasa de ese corpachón antes de que acabe el día.
- Bu kiloyla mı, bodur tavuk?
- No con tu peso, gordita.
Sağ ol, bodur tavuk!
Gracias por las instrucciones, gordita.
Ben buraya seninle gelen kişiyim bodur.
Soy el que vino contigo, grandulón.
Dinle seni bodur Romeo, şimdi sana bir şeyler ederim görürsün!
- ¡ Escucha, Romeo diminuto! - ¡ En un minuto, yo te excitaré!
- Ben Bodur Fisher.
Soy el Corto Pescador.
- Değil mi Bodur?
¿ No, Corto?
Bodur, bisiklet kullanamıyor.
El Corto no puede andar en bicicleta.
- Neden Bodur öğrenemiyor?
¿ Por qué no le pudiste enseñar a Corto?
Hey, Bodur! .
Hey, Corto.
Görünen o ki bodur Monika kendine yeni birini bulmuş.
Monika tiene un nuevo novio.
Bodur, şişko Monika!
¡ Monika rechoncha y gorda!
Köyümüzdeki bodur söğütler şimdi çiçek açmıştır.
En nuestra aldea, ahora, florecen los sauces.
Kimsenin "Hey bodur, kaldır kıçını" ya da "Hey fare, buraya gel" diyemeyeceği yerleri.
Donde nadie te dice : "¡ Enano, prepárame el billar!". O : "¡ Eh, rata, ve a comprarme tabaco!".
Beşinci oradan tam kuzeye 30 adım mesafedeki bodur palmiyenin içinde.
La 5 esta a 30 pasos de alli, y dos al norte en una palmera pequeña.
Buradan çıkıyorsun, seni bodur cüce.
Usted saldrá, Bartlett, enano.
Meksikalılar şişman ve bodur kadınları severmiş.
Tengo entendido que a los mexicanos les gustan sus mujeres rechonchas.
Çalıları, bodur ağaçları, otları, hepsini kopar.
Saque todas las raíces, las zarzas, los arbustos.
Küçük, kahverengi tüylü, kısa, bodur bacaklı, büyük burunlu yaratıklar.
- Bien. Sí. Pequeñas criaturas marrones peludas, con patas cortas y rechonchas y nariz larga.
Dianthus caryophyllus, teknik adı bu, fakat o.... kenar karanfili, onlar... onlar çiçekçi karanfillerinden daha küçük ve biraz da bodur olurlar.
Dianthus caryophyllus es su nombre científico... La variedad enana o de maceta es más pequeña y de tallo más corto que el "clavel del florista".
Hey, bodur, onu nerede besleyeceksin?
¿ Pero donde y a quien llevas a comer?
Issız caddelerde yürüyor bodur ağaçların, boyası dökülen duvarların karanlık sundurmaların yanından geçiyorsun.
Caminas por las avenidas desoladas, entre árboles escuálidos, fachadas peladas, portales negros.
Engin Beyaz Namib, devasa Afrika kıtasının haritası üzerinde dar bir şerit gibidir fakat gittikçe daha derinlere, iç kısımlara doğru, bodur bitki örtüsünden ve az miktarda ottan ibaret bir bölge yaratarak genişlemektedir :
El Namib blanco es una franja angosta en el gran continente africano pero está avanzando tierra adentro creando una región de poco crecimiento y poco pasto :
Merdivenlerden kırıtarak inen şu bodur adamı mı diyorsun?
¿ Te refieres a ese tipo enano que se arrastra por las escaleras?
Ben olsam işi orada bodur bir meşede bitirirdim.
Yo Io hubiera hecho en un roble de mala muerte.
İşte süngerin ve bezin çalışma yerin de orada ve sakın saati başlatmayı unutma bodur.
Ese es tu lugar. Y no te olvides de marcar el reloj, enano.
Küçük bodur bir arkadaş.
Un individuo pequeño y regordete.
Bodur bir herifti. O yüzden sert adamı oynamaya karar verdim.
Era un gamba, así que me puse duro.
Bodur Şişko.
Humpty Dumpty.
Şimdi sana ve bodur arkadaşına veda etmek istiyorum.
Ya se pueden marchar usted y su amigo el gordinflón.
Şanslı bodur...
Qué orto tiene ese petizo.
Sizin ailenin kurnazca planları "Bodur" Oleg McBacaksız'ın, Harborough pazarı maratonunda birinci olması kadar etkileyici.
Tu historial familiar de planes astutos impresiona tanto como el récord personal de Zanco Simpata "el Muñón" en la maratón de Market Harborough.
Evet, yanılmıyorsam, bütün Britanya'nın En Bodur, En Şişman ve Asık Suratlı Kadını Yarışması'nın galibisiniz.
Sí, si no me equivoco, usted es el ganador de la más corta Round Britain, Fattest, dumpiest Mujer Competencia.
Seni bodur çekik gözlü, "ben sizin dilinizi bilmemek" diyen New York'taki bütün manav tezgahlarının sahibi pislik Papaz Sun Yung Moon 88 Yaz Olimpiyatları Kore Kick boksçusu, hergele.
0jos rasgados, tú no hablar inglés, dueño de todas las fruterías de Nueva York, reverendo Sun Yung Moon, Juegos 0límpicos del 88, coreano cabrón.
O bodur gibi olmak isterdim!
Quiero estar en su lugar, quiero ser FEA como ella!
Polonya asıllı bodur satış temsilcisi.
Un delegado de ventas polaco bajito.
Git kendini becer, bodur piç.
Hacete dar, eres un bastardo maricón.
Seni geri zekalı bodur!
¡ Arbusto raquítico!
Bart, benim bilgiç ama bodur arkadaşım, Joshua`nın kitabında der ki...
Pero, mi erudito y diminuto amigo, el Libro de Josué dice :
Kuşlar, bu titreşimler pick up olacak ve onlar bodur sıkı edeceksin.
Los pájaros lo captarán y no volarán.
Bodur kardeşlerim, özgürlüğe oluk oluk akın!
¡ Hermanos, deleitense en el advenimiento de la libertad!
Elinden geleni yap, bodur!
Dame tu mejor golpe, bocón.
Bodur benimle eğlenebileceğini sanıyor.
Creé que puede divertirse conmigo.
Hiçbir yere gitmiyorsun, bodur!
Camarón, no vas a ir a ningún lugar!
Bodur biri, orası ayrı.
Está impedida, eso es algo.
Şişman bodur şey.
Un pastelito delicado.
Ve o tulumla bodur görünürüm.
Eso y porque parezco robusto en overol.
Gözlüklü kısa bir adam geldi. Karpuz kafalı bodur bir şeydi.
Vino uno bajito con lentes se parecía a Humpty Dumpty con cabeza de melón.
İyi fikir bodur.
- Buena idea, enano.
Bodur, çirkin...
- ¿ Qué aspecto tiene?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]