Brain traduction Espagnol
420 traduction parallèle
Brain nasıl peki?
¿ Y Brian?
Birisi Brain'i görmek istiyor, çok önemli- -
Alguien quiere ver a Cerebro. Es importante.
Brain'i görmek istiyor.
Quiere ver a Cerebro.
Oh, şu Brain. Harikadır.
Cerebro es lo máximo.
Brain'in metresi.
- Maggie. La chica de Cerebro.
Duke onu Brain'i mutlu tutmak için verdi.
El Duque se la dio a Cerebro para mantenerlo contento.
Brain? Brain!
¡ Cerebro!
Bana Snake Plissken'ı tanıdığını hiç söylemedin, Brain.
Nunca me dijiste que conocías a Víbora Plissken.
Hey, Brain. Biraz benzin alabilirim.
Cerebro, necesito gasolina, si me puedes dar un poco.
Brain, söylemezsen ikimizi de öldürecek!
¡ Nos matará a los dos, Cerebro!
Brain!
¡ Cerebro!
- Seni arıyor, Brain.
- Te está buscando.
Brain, burası Broadway.
Esta es Broadway.
Ne istiyorsun, Brain?
¿ Qué quieres, Cerebro?
Emirlerim, Brain, kimseyi içeri sokmamak.
Que no deje entrar a nadie.
Şu Brain tam bir baş belası.
Ese Cerebro es una lata.
Arkadaşın mı, Brain?
¿ Es amigo tuyo, Cerebro?
Diyagramı istiyorum, Brain.
Quiero ese diagrama, Cerebro.
Git hadi, Brain.
Muévete, Cerebro.
Bunun için gelmedin, Brain.
Tú no debes estar aquí.
Brain kaçırdı!
¡ Se lo llevó Cerebro!
Beni tekrar kandıramayacaksın, Brain. Hadi, gidelim.
No debiste haberme traicionado otra vez. ¿ Y la cinta?
Sen ve Brain birbirinize elveda diyin.
Tú y Cerebro despídanse.
- Kaset nerede, Brain? - Ne kasedi?
- ¿ Dónde está la cinta?
Hey, B.B. Brain!
¡ Oye, cerebro de mosquito!
Bullet through the brain?
¿ Una bala en el cerebro?
Brain, senin ev ödevin yok mu?
¿ No tienes tarea que hacer?
Güzel. Brain, maske taksan iyi olur.
Bien, Brian y usa una mascara.
Hadi Brain, seni yatıralım artık.
Vamos a la cama.
Evet Brain. Perşembe günü doğum günün.
Brian, tu cumpleaños es el jueves.
Ölüyordum gülmekten! Pastanın üstünde ne istediğine karar verdin mi Brain?
¿ Ya decidiste lo que quieres en tu pastel, Brian?
Neden Brain'ın kendi pasta süsünü seçmesine izin vermiyoruz?
¿ Por que no dejamos que Brian escoja su decoración?
Brain'ın doğum günü yüzünden çok üzüntülüyüm.
Estoy deprimido por el cumpleaños de Brian. ¿ Por que?
Aferin, Brain.
¡ Acertaste!
Ben Laetitia Boothe-Brain. Annenizin bitişik komşusu.
Soy Laetitia Boothe-Brain, la vecina de su madre.
Brian onun ardından geldi, kurulanmam için beni içeri davet etti.
Brain regreso con él, me invito a secarme.
Sen hiç pes etmez misin Brian? İsmindeki iki harfı değiştirirsen "Brain" diye mi okunur?
Oye, Bri, ¿ nunca has pensado, que tu nombre suena mucho...
# And I find you spinning round in my brain #
Y te encuentro dando vueltas en mi cabeza
Şef O'brain, reaktör ikideki güç akışları durdu.
El flujo de energía del reactor 2 ha cesado.
O'brain, uyumlu bir ara yüz bağlantısı kurup bilgileri yükleyin.
- Sí, señor. Configure un enlace adaptable y descargue información.
İşte bunun üzerinde çalışmalıyız, Brain.
Y en eso debemos trabajar, Brian.
- Bir problemle karşılaştılar. Fakat Şef O'Brain alıcı-verici 4 saat içinde çalışır diyor.
Hubo un problema, pero el transceptor funcionará pronto.
Benim yaşlanmam, O'Brain'ın kayıp mürettebatları,... istasyona sabotaj yapılması, senin anormal davranışın.
Mi envejecimiento, la desaparición del equipo, el sabotaje, vuestro comportamiento.
Parmakların yerinde mi Brain?
¿ Tienes los dedos intactos, Brian?
- İşte, Brain'ın şatosu.
- Este es el Château Brian.
"Delirmiş Beyini" biliyor musunuz?
¿ Se saben "Insane in the Brain"?
Sıradaki, Peter Griffin ve köpeği Brian.
Y ahora, Peter Griffin y su perro, "Brain".
"Lately things don't seem the same." "I'm acting funny, but I don't know why."
"Purple haze was in my brain."
Brain'ın elinden elektronik gitarını alıp, kulağını çekerim.
Brian, quiero decir. Me aseguraré que él...
#'Till your brain turns into cottage cheese
No cambies de canal No toques ese dial
Brain Krakow'ların evine gelmeyeli ne kadar zaman olduğuna inanamıyorum.
No podía creer cuánto tiempo había pasado... desde que habia estado en casa de Brlan Krakow.