Bruno traduction Espagnol
2,208 traduction parallèle
- Alo? - Selam, Bruno.
- ¿ Qué, haciendo "el gato plateado?"
Muteboy Villalarında toplu seks yaptığını öğrenince karın ne der acaba?
Y tú qué dices, Bruno. Tu mujercita se va a enojar si se entera que te estás cogiendo al "Mudo Villegas".
Boris ve Bruno iyiler.
- Boris y Bruno están bien,
Başlayalım mı artık? Bruno, bir gelsene.
- Bueno, ¿ debemos empezar?
Buruno!
¡ Bruno!
- Evet Buruno.
- Sí, Bruno.
Jane, Buruno.
Jane, Bruno.
Balayı fotoğraflarımız Buruno'ya dün gece verdim çıkartması için.
De la luna de miel, le di a Bruno los rollos y Seiko fue a buscarlas hoy.
Hey Bruuu, bana hatırlat da, diğer Rus'u göndereyim bir başka gün?
Bruno, ¿ recuerdas a la camarera rusa de la otra noche?
- Buruno!
- ¡ Bruno!
Bruno ve Adam onunla konuşacaklarını söylediler.
Bruno y Adam dijeron que hablarían con ella.
Buruno, Seni yarın arayabilir miyim.
Bruno, lo siento amigo, te llamaré mañana.
Buruno'dur.
Es Bruno.
Buruno çoktan burada olmalıydı.
Bruno ya debería estar aquí.
Buruno?
¿ Bruno?
Buruno, Dur!
¡ Bruno, detente!
Buruno, Hayııır!
¡ Bruno, no!
Burunoooo!
¡ Bruno!
Ben sadece fotoğrafları çektim Adam ve Bruno yaptı bütün o şeyleri,
Sólo tomé las fotos, fueron Adam y Bruno los que lo hicieron...
Açıklar mısın, neden köpekli adama bakıyor?
Por fin se han enamorado. ¡ Ayúdame a entenderlo, Bruno!
Ben istiyorum.
La verdad, Bruno...
Bruno Garr'ı bağla hemen, neler oluyormuş öğrenelim.
De acuerdo, olvida a Selden. Trae a Bruno Garra ahora mismo y veamos qué diablos pasa por aquí.
Bu parayı Bruno'nun ceplerinde buldum.
Mire, encontré este dinero en el bolsillo del pantalón de Bruno.
Bruno yağmurda oynuyor. Hastalanacak.
Bruno está jugando con esta tremenda lluvia, se enfermará.
Artık kocaman oldu.
Bruno ya está grande para que me preocupe con esas cosas.
Kes artık, Bruno.
¡ Bruno, basta!
Bruno?
Bruno...
Bruno'nun üzerinde çalıştığı iş gerçekten hayret verici.
El trabajo que Bruno está haciendo es maravilloso.
Evet ama yeterince şanslıysanız bize Bruno'da bira ısmarlamanıza izin veririz. - O ne?
Sí, pero tal vez si tienen suerte, les dejemos que nos compren una cerveza hoy en Bruno's.
- Hoşça kal, Bruno!
- ¡ Adiós, Bruno!
Bruno, sabah gitmeden önce arkadaşlarınla vakit geçirebilirsin.
Bruno, tus amigos pueden venir por la mañana, antes de irnos.
Bak, Bruno, mesele şu, asker olduğunda görev hayatını ilgilendiren kararlardan önce gelir. Bu yüzden, eğer ülken için bir yere gitmen gerekirse gidersin.
Mira, Bruno, cuando se es soldado no se puede elegir, uno debe cumplir con su deber de modo que si tu país necesita que vayas a algún sitio, vas.
Bruno!
¡ Bruno!
Haydi, Bruno. Veda zamanı.
Bruno, es hora de despedirse.
Bruno, eşyalarının hepsini çıkardın mı?
Bruno, ¿ ya lo has colocado todo?
Bruno.
Bruno.
Bruno, tam da seni aramaya geliyordum.
Bruno, precisamente venía a buscarte.
Evindesin, Bruno.
Esta es tu casa, Bruno.
Bruno, en azından buraya bir şans tanımalısın.
Bruno, al menos tienes que darle una oportunidad a este lugar.
Aslında, Bruno, bu insanlar...
Verás, Bruno, esas personas...
Bruno, sana oranın çiftlik olduğunu kim söyledi?
¿ Quién te dijo que era una granja?
Buradaki işimle ilgili bilmen gereken tek şey, Bruno bu işin sen ve ülken için çok önemli olduğudur.
Lo único que necesitas saber del trabajo que hago aquí es que es muy importante para nuestra nación y para ti.
Bruno, mutfaktaki işleri halletmem için gelip bana yardım eder misin?
Bruno, ¿ vienes a ayudarme a terminar con la cocina?
Sanmıyorum, Bruno. Hayır.
Me temo que no, Bruno.
- Efendi Bruno, bugün nasılsınız?
- Señorito Bruno, ¿ qué tal estás hoy?
- Bruno, ne yapıyorsun?
- Bruno, ¿ qué haces?
Bruno. Bruno, ne oldu sana?
Bruno, ¿ qué te ha pasado?
Güzel. Ya sen, Bruno.
Bien. ¿ Y tú, Bruno?
Kaç yaşındasın şimdi, Bruno?
¿ Cuántos años tienes, Bruno?
- Adım, Bruno.
- Me llamo Bruno.
Ne oldu?
- Bruno, ven aquí un momento.