Cabe traduction Espagnol
2,314 traduction parallèle
Her şeyi alamam, söz konusu bile olamaz.
No puedo llevármelo todo, de eso no cabe duda.
Bu marifeti Nen vasıtasıyla gerçekleştirdiği açık.
No cabe duda que usa Nen para producir ese efecto.
Hepinizin gözü kara olmalı.
Ustedes deben tener un higado que no les cabe en el cuerpo, ¿ no? ( tener mucho coraje )
Ormanda dolaşan karanlık gölgeleri gördüm ve bu kitap aracılığıyla hayata döndürdüğüm şeyin peşime düşeceğinden eminim.
He visto sombras oscuras moverse en los bosques y no me cabe duda de que lo que he resucitado mediante este libro va a venir en mi busca.
Babanın samurayları bana daima beklendiği kadar iyi davrandılar.
El samurái de tu padre siempre me trata todo lo bien que cabe esperar.
Fransa Bisiklet Turu'nu kimin kazanacağı kesinleşti.
Y no cabe duda de quién ganará el Tour.
Bir nevi.
Sí, dentro de lo que cabe.
Hiç kuşku yok ki, bu organizasyon bir kuşatma altında...
No cabe duda de que esta organización está bajo sitio...
Krema ister misin?
¿ Os cabe algo de nata?
Bundan eminim.
No me cabe duda.
Böyle bir şey başınıza geldiğinde, ki elbet bir gün gelecek önemli olan paniğe kapılmamaktır.
Y si un día ocurre, como cabe esperar, es imprescindible mantener la calma.
Yapabileceğiniz tek şey bekleyip görmek.
Solo cabe esperar y ver.
Bundan eminim.
No me cabe ninguna duda.
Bakalım sana uyacak mı?
A ver si te cabe.
Şu filmlerden hangisi sıraya uymamaktadır?
¿ Cuál de las siguientes películas no cabe en la línea?
Hepiniz de mi? !
¿ Le cabe toda?
İşe yarar, güven bana.
Créeme, él cabe.
İçinde bulunduğumuz hale şaşmamak gerek.
No me cabe duda de porque estamos como estamos.
- Hiç şüphem yok.
- No me cabe duda.
Geçmişi hatırlayıp kontrol edeceğim, uyan bir şey olursa sizi arayabilirmiyim.
Vengo a ustedes hoy, si cabe. Al anunciar.
- Burası müsait değil.
- No cabe aquí.
Sen montaja, sen kesmeye sen de makinenin başına gidiyorsun.
Quiero ver a usted que cabe, y yo quiero verte saltar, Quiero verte en la máquina.
Baba! O arabaya sığmaz!
¡ Papá, venga, que eso no cabe en el coche!
Bencilce nedenlerden dolayı, ben bile Leo'nun hayır demesini istiyorum. Ama onu tanımadığı birinin hayatını kurtarmak için bu kadar inat ederken görmek Onunla gurur duyuyorum ve siz daha da çok gurur duymalısınız.
Egoistamente hablando, también yo no quiero que Leo haga el trasplante... pero cuando veo que insiste para salvarle la vida a una persona... a la cual ni siquiera conoce... la verdad es que me enorgullezco de él... y ustedes deberían de enorgullecerse todavía más si cabe.
- Herkeste aynı değil.
- No es una talla que nos cabe a todos.
Ama bir anlaşma yapma şansımız var.
Pero cabe la posibilidad de hacer un trato.
Yapmak istediğim şey mümkün müdür?
¿ Cabe la posibilidad, de hacer lo que busco?
Çocuk bavula uyduruldu.
El chico cabe en la maleta.
Henry, Senin büyük bir Politikacı olacağından şüphem yok.
Henry, no me cabe duda de que puedes ser un gran político.
Çünkü her şey beklediğimden daha hızlı gelişiyor ve özgeçmişim küçük bir not kağıdına rahatlıkla sığıyor.
Estoy muy nerviosa, porque, sinceramente, esto está yendo más deprisa de lo que esperaba, y porque mi currículum cabe en un post-it.
Eğer o silah yanlış ellere düşerse Dünya'nın sonu olabilir.
Si cabe en las manos equivocadas, ese arma podría significar el fin del mundo. Vale.
İlk olarak ; iletişim kopuklukları vardı...
En primer lugar, cabe destacar el problema de la comunicación.
Deli gibi yağmur yağıyor, Ted. Demek ki kız kapıdan sığamıyor.
Creo que es bastante evidente... que no cabe por la puerta.
Bakayım su yatağım Leonard'ın odasına sığar mı.
Voy a ver si en la habitación de Leonard cabe mi colchón de agua.
Eminim istersiniz ama bu değerli zamanları boşa harcamak olur ve patron benim.
No me cabe duda, pero eso nos haría perder un tiempo muy valioso, y dado que soy la jefa...
Bölüm için uygun biriyim, değil mi?
Me cabe en la División, sin embargo, ¿ no te parece?
Bunun çok şiddetli bir olay olduğuna şüphe yok.
No cabe duda de que este fue un acontecimiento muy grave.
Ve daha da ısındığına şüphe yok.
Y no cabe duda de que se está calentando más.
Babasının ya çalıp ya da yok etmediği her şey bu kutuya sığdı.
Todo lo que su padre no robó o destruyó, cabe en esta caja.
Bu istasyonda 14 yıl geçirdi ve tüm geçmişi bir kutuya sığıyor.
14 años en el cuartel, y todo cabe en un caja.
Sahip olduğun her şeyin bir bisküvi kutusuna konulması...
Cuando todo lo que tienes cabe en una caja de galletas.
Taşınma ihtimalimiz var, Tom.
Cabe la posibilidad de que nos mudemos, Tom.
Hiç şüphem yok ki çok da samimi bir kız.
No me cabe duda de que también es una chica amistosa.
Bir halıya ne sığar biliyor musun?
- ¿ Sabes lo que cabe en una alfombra?
Eminim dualarınızda yerini almıştır.
Y no me cabe duda que estará en vuestras oraciones.
Tüm hayatın bir kutu içinde.
Una vida cabe en una caja.
Spor çantaya sığan koca bir hayat.
Su vida entera cabe en una bolsa de lona.
Mümkün değil.
No cabe tal posibilidad.
Bu durumda nasıl olunabilirse öyle. İkisi kardeş gibiymiş.
Tan bien como cabe esperar... eran como hermanos.
Sadece altı kez görüştük. Ne kadar sevebilirim ki?
Sólo nos hemos visto seis veces, ¿ cuánto amor cabe ahí?
Hiç bir memeli bu gibi zorluklara göğüs geremez.
No cabe duda de que ha pasado no una vez sino varias veces.