Cabeza traduction Espagnol
85,727 traduction parallèle
Aklından neler geçtiğini biliyorum Oliver.
Sé lo que está pasando por tu cabeza, Oliver.
Helix, Felicity'nin aklına ne tür saçmalıklar soktu anlatmaya kalksam sabah olur Johnny.
No puedo ni empezar a imaginar la cantidad de mierda que Helix le ha metido en la cabeza a Felicity, Johnny.
Yüzünü bana dön, ellerini kaldır.
Date la vuelta y pon las manos en la cabeza.
Bir sonraki kurşun kafanıza olur.
La siguiente va a su cabeza.
Sen zihnimin bir oyunusun.
Estás en mi cabeza.
- Silahsız bir adamı tam kafasından vurdu.
Le disparó a un hombre desarmado en la cabeza.
Birinin kellesini uçurdum ben.
Corté una cabeza.
O zaman biri gelir de kafamın sağ tarafına bir mıknatıs tutarsa aniden 100.000 kişinin can çekişerek öldüğünü görüp hiç umursamayacağım.
Entonces alguien agita un imán de mi lado derecho de la cabeza, ¿ y de golpe puedo ver agonizar a 100.000 personas y que no me importe un carajo?
Ama stratejik şiddet değildi. İşinize bulaştı diye kafasını kırdığınız adam gibi değil yani.
Pero no fue violencia estratégica, no como cuando le partiste la cabeza a ese tipo porque se metió con tus cosas.
Fred protomolekülün Eros'ta yaptıklarını gördüğü için protomolekülün işleyişini öğrenmek amacıyla Cortazar'ın beynindeki bilgiyi elde etmeye uğraşacak.
Fred vio lo que la protomolécula le hizo a Eros y ahora exprimirá cada pizca de información de la cabeza de Cortazar para entender cómo funciona.
Galiba Rebecca'da kendimi görüyordum. Benim de annemle zorlu bir ilişkim var. İnsan kafasındaki o sesi susturamıyor.
Creo que es posible que me identificara mucho con Rebecca, porque la relación con mi madre es difícil y esa voz que entra en tu cabeza, no puedes apagarla.
Belki manipüle etmişsindir, sinirine dokunmuşsundur.
Tal vez la manipulaste, te metiste en su cabeza.
Aklımı kaybetmemem, gerçek bir şeyi seçmem.
No perder la cabeza, y elegir algo real.
Kafalarına sıkmadan önce mi önemli?
¿ Antes de meterles una bala en la cabeza?
Kafamdan vurun lütfen.
Dispárame en la cabeza, por favor.
Kafa.
La cabeza.
7,2 ons baş.
7.2 onzas en la cabeza.
Artık bunu kafana sok.
Métetelo en la cabeza.
Ben her zaman içine konulduğum kabın şeklini almayı becermişimdir. Elimden geleni yapmaya çalışacağım.
Siempre fui experto en amoldarme al zapato que me oprime la cabeza, así que podría intentarlo.
Onları çok sevdim, çok özüyorum ama aptalca hatalar yaptılar ve karşılığında başlarından oldular.
Los amaba, los extraño, pero cometieron errores estúpidos - y ambos les costó la cabeza.
Denizde bir yerlerde koca bir donanmanın başında.
Está por ahí en algún lado a la cabeza de una armada.
Ama şu an... Gördüklerimi kavramaya çalışıyorum.
Pero ahora mismo, sólo necesito aclarar mi cabeza por lo que he visto.
Bu adam senin ömrün boyunca olabileceğinden daha yaşlı.
Enterrarlo de cabeza... Este hombre, es más viejo de lo que jamás serás.
İnsanoğlunun kafasında her zaman tanrıya benzeyen bir delik olmuştur.
Siempre ha habido un hueco con forma de dios en la cabeza del hombre.
Ama bezgin başın rahatlayacaksa evet, gitti.
Pero si hará que esa cabeza agotada tuya descanse, sí, se ha ido.
Kırık bir şişenin üstüne düştü kafa üstü.
Y cae su cabeza primero en una botella rota.
- Maalesef öyle bir lüksün yok artık. Kurşunu beynine sıkmam için onayı vermesi an meselesi.
Es cuestión de tiempo que dé luz verde para... meterte una bala en la cabeza.
Neyse, aklınıza girip bulduklarımı Gotham vatandaşlarıyla paylaşmak isterim.
De cualquier manera, planeo meterme en su cabeza y compartir lo que encuentre con los ciudadanos de Gotham.
Penguin ulusal yayında aklını kaybetti. Her şey söylediğin gibi oldu.
El Pingüino pierde la cabeza en la televisión pública, tal y como dijiste que haría.
- Önce aklını yitirmesini sağlayacağız.
Primero le hacemos perder la cabeza...
Önce aklını yitirmesini sağlayacağız.
Primero le hacemos perder la cabeza.
Hâlâ biraz başım dönüyor.
Mi cabeza sigue estando algo confusa.
Sevgilinin kılına bile zarar vermedim.
No he tocado ni un pelo de la cabeza de tu linda novia.
Artık yeraltının veya başka bir şeyin lideri olmadığını biliyor, artık ona ihtiyacımız yok.
Él sabe que ahora ya no eres La cabeza del mundo terrenal O algo más, Ya no lo necesitamos.
Ölüm sebebi kafaya alınan darbe gibi görünüyor.
La causa de la muerte parece ser un golpe contundente en la cabeza.
Kafana kutu geçirmiştik.
Pusimos esa caja en tu cabeza.
Kafanı falan mı çarptın?
¿ Te caíste de cabeza?
Ve anonimliklerini korumak için sevgili başkanımızın kafasının paramparça olmasına izin verecekler mi?
... ¿ dejamos que la cabeza de nuestro querido alcalde vuele en pedazos a fin de guardar su anonimato?
- Aklını mı kaçırmış bu?
- ¿ Ha perdido la cabeza?
Kafanı kırmak için bir dakikaya geri döneceğim.
Regreso en un minuto para romperte la cabeza.
Şeytanın başını bul.
Busca la cabeza del demonio.
Verdiği his, kafanın yırtılıp açılarak sıcak alevlerin direk beynine dökülmesini sağlamak gibiydi.
Daba la sensación de que tu cabeza estaba siendo desgarrada, para que lava ardiente pudiera ser vertida directamente en tu cerebro.
Patronuna. Onu gördüğümde kafasını vücudundan ayıracağım.
A tu jefa dile que la próxima vez que la vea, le arrancaré la cabeza del cuerpo.
Şeytanın başını bul.
Encuentra la cabeza del Demonio.
Eğitimimi tamamlamamı, şeytanın başını bulmamı söyledi.
Él me dijo que, para completar mi entrenamiento, encontrara la cabeza del Demonio.
Şeytanın başı benim.
Soy la cabeza del Demonio.
Lee'nin şirin kafamı bedenimden koparmak istediğini duydum.
Me enteré que Lee quiere arrancarme mi linda cabeza del cuerpo.
Birinin kafasını koparmayı düşünüyor musun, Jim?
¿ Tú piensas en degollar la cabeza de alguien, Jim?
Kafamda bir delik açma diye aklıma gelen her saçmalığı söylüyordum.
Oh, oh, solo te conté toda la basura que se me vino a la mente para que no me partieras la cabeza de un puñetazo.
Flash önde gidiyor...
Flash está a la cabeza...
- Dinlenmen lazım.
Me he despertado con dolor de cabeza.