Cafer traduction Espagnol
127 traduction parallèle
Baş vezirim Cafer her zaman halkımla aramdaydı.
Mi gran visir, Jaffar, se interponía entre mi pueblo y yo.
Şu deli adama gelince, büyük sultanımız Cafer merhametli davrandı. Yalnızca kafası.
Y al loco, el gran Jaffar se apiada de él, cortadle sólo la cabeza.
Artık yeni kral var, Cafer.
El nuevo rey es Jaffar.
Cafer benim için ortalığı bu kadar velveleye vermez. Bütün muhafızlarını peşimden yollamaz.
Jaffar no se esforzaría tanto por mí, no movilizaría a tantos guardias.
Ertesi gün, hile ile tahta geçen Cafer, Basra sultanını ziyarete gelir.
AL DÍA SIGUIENTE, JAFFAR EL USURPADOR...
Cafer!
¡ Jaffar!
- Cafer!
¡ Jaffar!
- Evet. Cafer.
Sí, Jaffar, siempre Jaffar.
Her zaman Cafer. Sarayı terk ettiğinden beri, güvenliğini sağlıyorum.
Desde que huiste de tu palacio, yo te he protegido.
Her zaman Cafer.
Siempre Jaffar.
- Onunla, Cafer'la gemide.
- Con Jaffar, en el barco.
Babab, Cafer'la Bağdat'a gitmek istemiyorum. - Ama tatlım -
Papá, no quiero ir a Bagdad con Jaffar.
cafer.
Jaffar.
El-hadi Cafer.
El-hadi Jaffar.
Cafer durmalısın diyor.
Jaffar ha dicho que te pares.
Cafer senin grevden yana olmadığını söyledi.
Jaffar dice que no estabas a favor de la huelga.
Cafer.
Jaffar.
Git Cafer'e teslim olmasını söyle yoksa evi, içindeki herkesle beraber uçuracağız.
Dile a Jaffar que se rinda o sinó volaremos la casa con todos dentro.
Çaylar ne oldu Cafer Bey?
¿ Dónde está el té, Sr. Mozo?
Allah O'na bu sözleri ilettiğinde, sen orada mıydın Cafer?
¿ Estuviste allí Yafar, cuando Dios le transmitió estas palabras?
Sonra da Cafer.
Luego tú, Yafar.
Hani Muhammed'in mucizeleri nerede Cafer?
¿ Yafar, qué milagros hace Muhammad?
- Allah'ımızı sorarsan adı Gardiyan Cafer.
Si preguntas por nuestro dios, es el guardia Cafer.
- Ne haber Cafer?
- ¿ Cómo va, Cafer?
- Niye Cafer? - 46.
- ¿ Por qué, Cafer?
Cafer geliyor, Cafer! Cafer geliyor!
¡ Ya viene Cafer!
Bilmem, Allah Gardiyan Cafer'miş de ekip başı peygamberlermiş.
"La celda no 4 no tiene ventanas, Cafer aquí es Dios, y los líderes de grupo, los profetas".
- Mutlaka vuracağım Cafer'i.
Voy a matar a Cafer.
Takma kafanı Cafer'e.
No te obsesiones con Cafer.
[FISILDAYARAK] Yarın gece Cafer Gardiyanın gece nöbeti başlıyor.
Mañana Cafer empezará con la ronda de noche.
Cafer Gardiyan seni bekliyor.
Te están llamando, corre. Te espera el guardia Cafer.
Paran olunca kim yaşına bakar? - Ya Cafer n'olacak?
¿ A quién le importa la edad cuando hay dinero?
- Cafer'i vuracağız.
Mataremos a Cafer.
- Cafer'i vuracağım.
Voy a matar a Cafer.
Cafer'i de isyanda vururuz beraber.
Podemos disparar a Cafer en el motín.
Bu gece nöbete başlıyor İbne Cafer.
Esta noche Cafer deberá pagar.
- Cafer'i bir kaparsak tamam.
Cuando acabemos con Cafer, todo mejorará.
Tabii önce Cafer gelecek bakmak için, mutlaka.
Cafer será el primero en venir, claro.
Koğuşa Cafer girer girmez ben Tom'la, Birol iki yerden saldıracağız.
Y cuando entre, Tom, Birol y yo... le atacaremos por ambos lados.
- Cafer'i vuracaklarmış! - Koşun ulan!
¡ Alerta!
4. koğuşun çocukları ayaklanmış efendim. Gardiyan Cafer'i vurmak istiyorlarmış.
Los chicos de la celda no 4 se han rebelado, Sr. Quieren matar a Cafer.
Cafer.
¡ Jaffer!
Nasılsın Cafer?
¿ Cómo estás, Jaffer?
- Cafer'de.
- Jaffer.
Cafer ibn-i Halil, "Dağları aşta gel!"
Jaffer Iben Khalil, "¡ Baja de la montaña!"
Cafer ibn-i Halil.
Jaffer Iben Khalil.
- Bu gece Cafer.
- Esta noche.
- Cafer olmalı.
Es Yafar
Cafer geliyor, Cafer!
¡ Cafer!
- Cafer'i dışarıda vururuz.
¿ Y qué pasa con Cafer?
Yerde Cafer.
Y adiós Cafer...