English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ C ] / Calcutta

Calcutta traduction Espagnol

117 traduction parallèle
Az önce Calcutta'dan buraya geldim.
Thomas, capitán John Thomas. Recién llegado de Calcuta.
Kalküta yakınlarında bir kömür madenim var.
Tengo una mina de carbón cerca de Calcutta.
Bak, onu Calcutta'dan kendim sipariş ettim.
Mira, lo ordené yo misma en Calcuta.
Uzun bir süre Calcutta'da yaşadı.
Vivía en el extranjero
Yarın Calcutta'ya tahliye ettiririm.
Mañana lo enviaré a Calcuta.
- Calcutta'da olduğunu sanıyordum.
Según supe, estaba en Madrid. - Creí que estaba en Calcuta.
Calcutta'ya gitmeli ve okumalıyım.
Tengo que estudiar en Calcuta.
Tamam, Calcutta'ya da gidebilirsin.
¡ No! No seas niño, irás a Calcuta.
Calcutta'da neler gördün?
¿ Qué? ¿ Qué has visto, qué has oído?
Calcutta'da kalmazsam derslerim çok kötü olacak.
El próximo mes tengo exámenes. Si dejo Calcuta, los estudios pueden verse afectados. "
Annemin yasını Calcutta'da, Kalighat'ta tutacağım.
Los haré en Calcuta, en el Kalighat.
Saat dörtten beri seni bulmak için Kuzey Calcutta'yı araştırıyorum.
Te he buscado por Calcuta Norte desde las 4 en punto.
Seni Calcutta'da kim kolladı?
¿ Quién te acogió en Calcuta?
Calcutta'da yaşıyor.
Vive en Calcuta
Calcutta'ya mı gidiyorsun?
¿ Vas a Calcuta?
Calcutta'da onlara zarar verdiğimi ve öteki sosyal klüplere de anlatacaklarını söylediler.
Dijeron que había arruinado su ensalada Calcuta y que informarían a otros Clubs.
Bizi bu gezintiye çıkartmasaydın biz burada omayacaktık kömrümüz de bitmezdi. Ya yine bir Calcutta rezaleti yaşarsam? - Calcutta mı?
No estaríamos aquí si no nos hubiera obligado a un recorrido turístico... que nos dejó sin carbón. ¿ Quiere que arruine más ensaladas Calcuta?
Calcutta'lı bir çocuk, şu anda Hindistan Konsolosluğu'nda bulunuyor.
El de Calcuta vive aquí, en la embajada de la India.
Calcutta, Ganj Nehri'nin...
Calcuta se encuentra en la desembocadura...
Calcutta, Ganj Nehri'nin başladığı yerde bulunur.
Calcuta se encuentra en la desembocadura del Ganges.
Calcutta'da, umumi tuvalet gibi mesela daha meydanda bir yer bulamadın mı?
¿ No pudo encontrar un lugar más obvio en Calcuta... como un baño público?
Calcutta da genç adamlar vardı aniden hayatlarını güneş'e adamaya karar verdiler
En Calcuta, hay jóvenes... que deciden de repente dedicar sus vidas... a la adoración del sol.
Calcutta!
¡ Oh! ¡ Calcuta!
"Calcutta" yı duymuş muydunuz?
¿ Ha oído hablar de "Calcuta Antigua"?
1863'te Kalküta Üniversitesi'ne giriş sınavını geçemedim.
Suspendí el examen de ingreso a la Universidad de Calcutta, 1863.
İskelenin en berbat batakhanesiydi, Bombay ile Calcutta arasındaki tüm ipsiz, sapsızlar oradaydı.
El antro de peor reputación de todo el muelle, lleno de asesinos y de la peor escoria desde Bombay a Calcuta.
Lewis, Calcutta Light Horse kulüpten iş teklifi alsaydın. Sencede bu garip bir şey olmaz mıydı?
Lewis, si alguna vez escucharas de un asunto muy odioso del cual a nadie le gustaría verse envuelto en el piensa en la Caballería Ligera de Calcuta.
- Lewis, Calcutta nasıl gidiyor?
- Lewis, como están las cosas en Calcuta?
Calcutta Light Horse'dakiler, efendim.
La Caballería Ligera de Calcuta, señor.
Hindistan'da, Calcutta'da uzun yıllar boyunca geniş kapsamlı ve başarılı çalışmalarda bulundu.
Durante años tuvo una gran y floreciente práctica... en la India, en Calcuta.
Calcutta'da, annemle evlendi.
En Calcuta, se casó con mi madre.
Şu sıralarda Cooms Calcutta'dır.
Cooms estaba en Calcuta por esos tiempos.
Bayan Stoner'ın da söylediği gibi onu Calcutta'da tanıdığını teyit etti ve şaşırtıcı bir gerçeği de ekledi.
Conoció a Roylott en Calcuta, confirmó lo que dijo la chica, y agregó un dato intrigante.
Calcutta ya da Madras'ta bol miktarda yat ve filika var, amacımıza pekala hizmet edebilir.
Hay muchos pequeños yates y balandras en Calcuta o Madras lo suficiente como para servir a nuestro propósito. Si sólo hubiese uno de ustedes.
Şehir Çöplüğü Kalküta, HİNDİSTAN
Vertedero de Basura Calcutta, INDIA
O zaman filmleri Delhi'ye paketleyebiliriz Ve oradan da Kalküta'ya.
podemos enviar la película hasta dehli y la enviarán a calcutta.
- Ya da Calcutta gibi...
Calcuta, más probablemente.
Calcutta, Bihar...
Calcuta, Bihar...
Bir bistroda olsam bile Calcutta'da * varoşlarda yeni yılın sabahında bir futbol kargaşasında.
¡ Aunque esté en una terraza en la calle! ¡ En Calcuta! ¡ El barrio pobre!
Calcutta hatırası. - Stephen, sen...
Stephen, tú...
Neo Calcutta.
Neo Calcutta.
Hay Allah, bir sorunumuz var.
Calcutta, tenemos un problema.
Gail tatlım, Calcutta'yı geziden çıkarabilir misin?
Gail, ¿ puedes quitar a Calcuta del viaje?
18. yüzyıldan Calcutta'daki Kızılderililerden kalma bir parça.
Es una escultura india del siglo XVIII. De Calcuta.
Hindistan Bombay'den Kalküta'ya giden bir trendeler.
Ellos han tomado un tren que atraviesa la India desde Bombay a Calcutta
Yıllardır Kuzey Calcutta'nın genelev mahallesinde yaşıyor ve çalışıyorum.
Yo trabajo hace años en el dístríto de la luz roja al norte de calcuta.
Avijit Calcutta'ya döndü ve Geleceğin Umudu okuluna girmeyi seçti.
Avijit volvió a calcuta y decidió ir a la escuela future hope.
Burası Kalküta gibi.
Es otra Calcutta. Hay una cloaca abierta?
Şimdiyse ben ve Rama, zamanımızı LA ve Calcutta arasında böldük.
Así que ahora Rama y yo dividimos nuestro tiempo entre Los Ángeles y Calcuta.
Calcutta'da mı? Sanat mı bilim mi?
- ¿ Artes o ciencias?
- Niye Calcutta?
¿ A qué?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]