Canavar traduction Espagnol
14,677 traduction parallèle
Eğer bulamazsak Canavar'la savaşmak için çok daha fazla ateş gücüne ihtiyacımız olacak.
Cualquiera sea la forma en la que se encuentra. Si no podemos, entonces vamos a necesitar Máss potencia para tomar en la bestia.
Gevaudan Canavarı'nı gördünüz.
Has visto la bestia de Gevaudan.
Canavar o adamdı.
Ese era el hombre.
Biri Canavar'a yaklaşıp Mason'ın adını söyleyecek, o da geri mi dönüşecek?
¿ Alguien puede acercarse a La Bestia gritar el nombre de Mason y hacer que vuelva a convertirse?
Canavarı kendilerine çekiyorlar.
Atrayendo a La Bestia hacia ellos.
O, oraya Canavar'ın durdurulamaz olmadığını hatırlatmak için koyulmuş.
Puesto allí como recordatorio de que La Bestia no es imparable.
Onu her kim yaptıysa Canavar'a silah doğrultan birini görmemiş.
Quien sea que la pintó no vio a un sujeto con un arma enfrentándose a La Bestia.
Bir canavar.
Es un monstruo.
Bir canavar ailesi.
Una familia entera de ellos.
Tam senlik doğrusu. Peşimizde iki canavar varken değil.
No cuando tenemos dos monstruos tras nosotras.
Dışarıdaki her kimse, başlı başına bir canavar.
Quienquiera que sea el que está por ahí ahora es un completo monstruo.
- Yakalayacağımız bir canavar.
Un monstruo que vamos a atrapar.
Hong Kong'da bir adam vardı ve ona korkunç şeyler yaptım ve bu beni bir canavar yaptı.
Hubo un hombre en Hong Kong, y le hice cosas terribles, y eso me convirtió en un monstruo.
Canavarla savaşmak için canavar olmak gerekir.
Se necesita un monstruo para combatir monstruos.
- Bir canavar olacaksın.
Se convertirá en un monstruo. No.
Hepimizi bir canavar haline getiriyor.
Nos hace monstruos a todos.
Canavar olduğumu düşünüyorsundur şu an.
Seguro piensas que soy un monstruo.
Canavarı öldürmek için canavar olmak gerekir.
Hace falta un monstruo para matar a un monstruo.
Fakat bir canavar değilim.
Pero no soy un monstruo.
Sonunda elektrik canavarı uyandı.
Finalmente, se despertó el baile eléctrico.
- Öyle ifade etme. Ve rüyama girdiğinde görevin ; o canavarı bulup öldürerek bu kâbusları sonlandırmak.
Y una vez que estés en mi sueño, tu trabajo es detener estas pesadillas encontrando a ese monstruo y matándolo.
- Selam Stewie! Kâbus görmene sebep olduğu için o canavarı bulup öldürmek için geldim.
Estoy aquí para matar al monstruo que está causando todas tus pesadillas.
O, canavar işte!
¡ Es el monstruo!
Canavarı öldürdün!
¡ Mataste al monstruo!
O canavarın icabına baktın mı yoksa? Ayıpsın.
¿ Te deshiciste del monstruo?
Meğersem o canavar, beni hayal kırıklığına uğratmak istemeyen bilinçaltı arzunun dışavurumdan öte bir şey değilmiş.
Claro que sí. Resulto que ese monstruo no era más que una manifestación de tu deseo subconsciente de no decepcionarme.
Ben bir canavar değilim!
¡ No soy un monstruo!
Canavar var.
Hay un monstruo.
Canavar var.
- Hay un monstruo. - Hay un monstruo.
- Canavar var.
- Hay un monstruo.
Dünyayı yok etmek isteyen canavar.
El monstruo quiere destruir el mundo.
Canavar benim.
Yo soy el monstruo.
Bir canavar?
- ¿ Un monstruo?
Başta her şey kusursuz görünür mesela sonra birden uzaylı, canavar, yaratık benzeri bir şey ortaya çıkar ve Aşıklar Yolu'ndaki çocukları öldürmeye başlar.
Veréis, al principio, todo es perfecto, y luego, boom, la cosa bestial monstruosa de origen alienígena empieza a matar a niños en el Sendero de los Amantes.
Canavarımsı bir kuş gibiydi.
Era... era como un monstruo-pájaro.
Dün gece senin bir canavar olmadığını anlayacak kadar uzun süre canavar kaldım.
Después de anoche, sé lo bastante sobre ser un monstruo como para saber que tú no lo eres.
Jersey bir canavar mı?
Un monstruo en Jersey?
O canavar böyle bir eşsiz güzellik yaratmış.
Eso crearía un monstruo algo de tal belleza rara.
Isırmayı seven arkadaşımız... 400 yaşında, firari bir Hollanda canavarı ama kimseyi uyaramıyoruz ve yardım isteyemiyoruz.
Como nuestro amigo mordedor, de acuerdo, entonces... tenemos un monstruo holandés suelto de 400 años... pero no hay modo de advertir a nadie ni de hacer una llamada de auxilio.
"Yerli halk canavarı zaptetmemiz için bize iyi para ödedi."
Los lugareños pagaron generosamente para deshacernos de esa atrocidad.
"Planımız canavarı dünyanın derinliklerine yollamaktı..." "Kazadan sonra, görevi tamamlayıp, canavarı kilit altına aldık."
Nuestro plan era lanzar a la criatura... a las entrañas de la tierra... después del accidente, nos las arreglamos para terminar la misión... y dejar la bestia sellada.
Pandora'nın kutusu canavarları çekiyor ve ben de bir canavarım.
La caja de Pandora convoca monstruos y yo soy un monstruo.
Sen canavar değilsin.
No eres un monstruo.
Hayatımda daha fazla değişime ihtiyaç duyduğum bir noktadayım. Bu yüzden Danny'ye tüm bu canavar savaşları hakkında gerçeği söyleyeceğim.
También estoy en un momento de mi vida en el que estoy un poco más abierta al cambio, por lo que creo que voy a contarle la verdad a Danny sobre todo el secreto de la lucha contra los monstruos
O kişinin aksine, biz canavarı uyandırdık.
Pues bien, a diferencia de dicha persona, hemos despertado a la bestia, y, al hacerlo,
Sizinle orada buluşuruz. Bahsettiğiniz katran canavarıyla başetmek için bir fikrim var... ama bazı ekipmanlara ihtiyacım olacak.
Tengo algunas ideas sobre cómo lidiar con su monstruo de brea, pero tengo que coger algunas cosas.
Bir canavar. Lanetli bir cehennem yaratığı.
Engendro maldito del infierno.
- O bir yalancı ve canavar.
Es un mentiroso y un monstruo.
Evet, beni o insanlar gibi bir canavar hâline getirmek istiyorlarsa onlara bir canavar sunacağız.
Sí, bueno, si me quieren convertir en un monstruo...
- Burada, kanepede oturuyordum ve yine o korkunç canavar kâbusunu gördüm!
¿ Qué sucedió? Estaba sentado aquí en el sofá y tuve otra pesadilla sobre monstruo horrible.
- Canavar mı?
Hay un monstruo. - ¿ Un monstruo?