Casablanca traduction Espagnol
324 traduction parallèle
Oradan da trenle, arabayla ya da yaya olarak Afrika kıyılarından, Fas'in Casablanca şehrine.
Y desde allí en tren, coche o a pie bordeando África hasta Casablanca en el Marruecos francés.
Kalanlar ise, Casablanca'da bekliyorlar.
Pero los otros esperan en Casablanca.
Katil ve olası suç ortakları, Casablanca'ya gitmektedir.
El asesino y posibles cómplices se dirigían a Casablanca.
Bu göçmenlerle Avrupa'nın safraları Casablanca'ya yöneldi.
Con los refugiados, la escoria de Europa ha venido a Casablanca.
Casablanca'nın iklimini biraz sıcak bulabilirsiniz.
Notará que el clima aquí es un poco cálido.
Ben Casablanca'da öleceğim.
Me moriré en Casablanca.
Ve nihayet bu Casablanca'dan ayrılacağım.
Y, finalmente, dejaré Casablanca.
Sonra da, addio, Casablanca.
Y después, addio, Casablanca.
Casablanca'da çok arkadaşım var, ama beni sen küçümsediğin için güvenebileceğim tek kişi sensin.
Tengo muchos amigos en Casablanca, pero como me desprecias eres el único en quien confío.
İnsan, Casablanca'nın en temel sermayesidir.
Es la mercancía principal aquí.
Seni Casablanca'ya getiren ne?
¿ Qué le trajo a Casablanca?
Casablanca'ya deniz için geldim.
Vine a Casablanca por las aguas.
O, Casablanca'da kalacak.
Se queda en Casablanca.
Marseilles'de ve Oran'da bırakmadıysa, onu Casablanca'da da bırakmayacaktır.
Sino la dejó en Marsella o en Orán no la dejará en Casablanca.
Casablanca'da, ben kaderimin patronuyum.
En Casablanca, mando yo.
Mesele su : Reich'in bir düşmanı Casablanca'ya gelmiş ve bu konuda yardımcı olabilecek herkesi soruşturuyoruz.
Un enemigo del Reich está en Casablanca y estamos hablando con quienes puedan ayudarnos.
Casablanca'ya hoşgeldiniz. Burada iyi vakit geçirmenizi dilerim.
Darle la bienvenida y desearle una feliz estancia.
Casablanca'ya gelen en güzel kadın olduğunuzu duymuştum.
Oí que era la mujer más bella que nos visita.
Casablanca'da Rick'i duymayan yoktur.
Se oye mucho de Rick en Casablanca.
Evet. Casablanca'da sokağa çıkma yasağı var.
En Casablanca tenemos toque de queda.
Casablanca'da Aralık, 1941 ise, New York'da saat kaçtır?
Si es diciembre de 1941 en Casablanca, ¿ qué hora es en Nueva York?
Neden Casablanca'ya geldin?
¿ Por qué has venido a Casablanca?
Casablanca'da hiç kimse rahat uyuyamaz.
Se supone que nadie duerme bien en Casablanca.
Casablanca'ya ulaştınız.
Ha llegado a Casablanca.
Belki de Casablanca'dan hoşlanırım.
Bien, puede que me guste Casablanca.
Sonsuza kadar Casablanca'da kalabilirsiniz.
Podría estar en Casablanca indefinidamente.
Böyle kalsın, sadece o günleri hatırlayalım, Casablanca'yı değil.
Silo dejamos así, quizá recordemos aquellos días, no Casablanca.
Casablanca'dan fazlasına endişeleniyoruz.
No sólo nos preocupa Casablanca.
Evet, Casablanca'da herkesin sorunları vardır.
Todos en Casablanca tienen problemas.
Casablanca'dan gitmem çok önemli, biliyorsun.
Sabe que es importante que salga de Casablanca.
Bu tatsızlıktan sonra Laszlo'nun Casablanca'da kalması güvenli değil.
Después de esto, no es seguro que Laszlo permanezca en Casablanca.
Belki siz de farkındasınızdır, Casablanca'da insan hayatı ucuzdur.
Quizá ya haya observado que la vida en Casablanca no vale mucho.
Sen yardım etmezsen, Victor, Casablanca'da ölecek.
Sino nos ayudas, Víctor morirá en Casablanca.
Ben de Casablanca'da öleceğim.
Yo moriré en Casablanca.
Senden, bana bir iyilik yapıp, Onu Casablanca'dan çıkarmanı istiyorum.
Le pido como un favor que los use para sacarla de Casablanca.
Bu akşamki uçakla Casablanca'dan ayrılıyorum.
Me voy de Casablanca esta noche.
Casablanca'dan Amerika'ya gidiyorsun!
¡ Salir de Casablanca e ir a América!
Olmamıştı. Sen Casablanca'ya gelmeden önce kaybetmiştik.
Lo habíamos perdido hasta que viniste a Casablanca.
Bir süre Casablanca'da görünmesen iyi olur.
Te convendría desaparecer de Casablanca una temporada.
Bir Rum'la Kazablanka'ya.
Con un griego, a Casablanca.
Casa Blanca'nın terası, yıldızların altında dans etmek.
El techo del Casablanca, bailando bajo las estrellas.
Savaş sırasında, yukarıda, Kazablanka'da bir sahra hastanesinde görevliydim.
Estuve en Casablanca, en un hospital del ejército durante la guerra.
- Ve Kazablanka.
- Y en Casablanca.
Paris'te bir tıp kongresine katıldığını biliyor ve Roma'da, Lizbon'da ve Kazablanka'da durduğunu biliyor. Pekala.
Que has estado en una convención médica en París, que has pasado unos días en Roma, Lisboa y Casablanca.
Kazablanka'da karşıdan karşıya geçerken taksi çarpmış.
Le atropelló un taxi que se saltó el semáforo en rojo en Casablanca.
Berlin veya Casablanca'da da görülebilirdim.
¡ Podría haber sido visto en Berlín Oriental o en Casablanca!
Sonra, kendine olan güvenini arttırmak için Casablanca'daki bir tavernada Cienfuegos'tan gelmiş ve tüm gemilerdeki balıkçıların en güçlüsü olan bir zenciye karşı yaptığı bilek güreşini hatırladı.
Luego, para darse más confianza,... recordó aquella vez en la taberna de Casablanca. ... cuando había pulseado con el negro de Cienfuegos, .. que era el hombre más fuerte de los muelles.
Casablanca Charlie.
Y Casablanca Charlie.
Mimi, Casablanca Charlie'ye bir tane almış.
Mimi le dio uno a Charlie. Éste tiene zafiros de verdad.
Kazablanka'daki kasanızın anahtarını vermezseniz, evet.
A no ser que me entregue la llave de la caja fuerte de su banco de Casablanca.
Bu filmi yok edip parçasını bırakmayacağınıza yemin ederseniz, size Kazablanka'daki kasamın anahtarımı vermekle kalmam, sigortadan alacağım paranın da
Si mejura que va a destruir esta película completamente, no sólo le daré la llave de mi caja fuerte de Casablanca, sino que dividiremos el seguro,