Chevalier traduction Espagnol
146 traduction parallèle
Ayrıca yetenekli de birisidir. Onu Maruice Chevalier taklidi yaparken görmelisiniz.
Imita a Maurice Chevalier de maravilla.
Peki ya Chevalier Audubon, 1840, tam set?
¿ Y un Chevalier Audubon de 184o?
Ya da Chevalier Audubon, 1840?
¿ Chevalier Audubon, 184o?
- Le Chevalier Mauve.
- Le Chevalier Mauve.
La Fayette, Maurice Chevalier hayranisiniz, halbuki onlar tüm Fransizlarin en aptallaridirlar.
La prueba es que admiráis a La Fayette y a Maurice Chevalier. Justo los franceses más tontos que existen.
Officier de la Légion d'Honneur, Chevalier de Marche, ve saire, ve saire.
Oficial de la Legión d'Honneur, Caballero de Marche, esto y lo otro.
- Merhaba Bayan Chevalier. - Merhabalar.
- Hola, Sra. Chevalier.
Bay Chevalier lütfen.
Hola. El Sr. Chevalier, de parte de su hermano.
İkinci bir çocuk yatağında öldürüldü.
- Chevalier. No, eran 1'8 kilos.
- Çocuğun adı neydi? - Chevalier. Hayır, 15 kiloydu.
Una cosa que encuentro espantosa es cuando la gente que era partidaria de Pètain vino y me dijo lo que hicieron por la Resistencia.
Size anlatmak istediğim şey buydu. Onu öldürmüş olsaydınız pişmanlık duyar mıydınız?
Soy vuestro viejo amigo Maurice Chevalier... que os habla para París, donde nací.
İşte karşınızda eski dostunuz Maurice Chevalier. Size doğduğum yer olan Paris'ten sesleniyorum.
Una vez en un accidente de ferocarril, otra vez por la Gestapo,
Chevaller, bu kadar da olmaz. Bu yardımcı olduğun son şarap ayini olacak.
Chevalier, estoy harto, es la última vez que me ayuda en misa.
Chevaller, günah çıkarma. Peder Henri bekliyor.
Chevalier, a confesarte, el padre Henri te espera.
Chevaller, en yüksek not her zamanki gibi yine senin... ama, nasıl derler, "körler ülkesinde"...
Chevalier, le he puesto la mejor nota, como siempre. Aunque en el país de los ciegos...
Mektupta "Bayan Chevalier ve bir çocuk" deniyordu, biz de düşündük ki...
La carta decía la Sra. Chevalier y un niño.
Hélène Chevalier "
Hélène Chevalier "
Kendine Şövalye de Balibari diyor.
Se hace llamar Chevalier de Balibari.
Ama bazı nedenlerden ötürü, Mösyö de Balibari'nin... senin gibi İrlandalı olmasından şüpheleniyoruz. Buraya casus olarak geldiğini sanıyoruz.
Pero tenemos razón para sospechar que el Chevalier de Balibari... nació en vuestra patria, Irlanda... y que ha venido aquí en calidad de espía.
Eğer Şövalye aksanını fark ederse, Macar olduğunu söyle.
Y si al Chevalier le extraña la peculiaridad de tu acento, le dices que eres húngaro.
Bu bir ihtiyatsızlık örneğiydi... ama Barry, Şövalyenin ihtişamını... ve asil tavrını görünce... onun karşısında maskesini koruyamayacağını hissetti.
Cometió una imprudencia... pero cuando Barry vio la magnificencia del Chevalier... y la nobleza de su porte... se sintió incapaz de mantener aquella superchería.
Şövalye, vatandaşlarından birini karşısında bulduğu için çok duygulanmıştı. Zira o da sürgündeydi.
El Chevalier se sentía tan conmovido como Barry al encontrarse con un compatriota... porque también él era un exiliado.
Ayrıntılar daha önceden Şövalyeyle birlikte ayarlanmış oluyordu.
Entre el Chevalier y él concertaban los detalles de antemano.
Şövalye... nasıl olduğunu bilemesem de... hile yaptığınızı düşünüyorum.
Chevalier... aunque no sé como... sé que habéis hecho trampas.
Şövalye... eğer paranızı hemen şimdi almak istiyorsanız, bunun için dövüşmelisiniz.
Chevalier... si queréis vuestro dinero ahora, tendréis que batiros conmigo.
Sanırım parayı adil bir şekilde kazandı.
Creo que el Chevalier ganó honradamente.
Şövalyenin niyeti ne?
¿ Qué piensa hacer el Chevalier?
Kral, Şövalyeyi ülkeden sürmeye karar verdi.
El Rey ha tomado la decisión de expulsar al Chevalier.
Sabahleyin Şövalye, arabasına binmek için çıkınca... iki subay onu karşılayıp sınıra kadar ona eşlik edecek.
Cuando el Chevalier suba al carruaje mañana por la mañana... dos oficiales nuestros le acompañarán hasta la frontera.
Ertesi sabah saat 10'da... Şövalye de Balibari... her zamanki sabah gezisi için dışarı çıktı.
El día siguiente a las diez de la mañana... el Chevalier de Balibari... salió a dar su paseo diario en su carruaje después de desayunar.
Şövalyenin kendisi ise önceki gece sınırı sessiz sedasız geçmişti.
En cuanto al Chevalier había salido del país sin ninguna dificultad la noche anterior.
Çok geçmeden o ve Şövalye tüm Avrupa saraylarında kabul edilir olmuş... ve hızla... kumarın gözetildiği ve bu ilmin profesörlerinin hoş karşılandığı... sosyete çevrelerine girmişlerdi.
Pronto no hubo corte en Europa donde él y el Chevalier no fueran recibidos. Rápidamente se encontraron... en medio de la mejor sociedad, donde el juego era protegido... y los maestros en aquella ciencia eran siempre recibidos con agrado.
Şövalye, bana 5.000 Louis altını borç verir misiniz lütfen?
Chevalier, ¿ me dais crédito por cinco mil luises de oro, por favor?
Bu arada Çavuş Chevalier saygılarını gÖnderdi.
A propósito, el Sargento Chevalier le envia sus saludos.
Oh, Çavuş Chevalier.
Oh, Sargento Chevalier.
Yaşlı Çavuş Chevalier.
El bueno del Sargento Chevalier.
Bilirsin liderler ve takipçileri vardır ve korkarım Çavuş Chevalier her zaman bir takipçi olarak kalacak.
Bueno, usted sabe, hay lideres y hay subordinados y me temo que el Sargento Chevalier será siempre un subordinado, no?
Düşünsene her gün Maurice Chevalier'i şarkı söylerken dinlemek ne demek!
Tener que oír a Maurice Chevalier cantando todo el santo día.
Chevalier de Riverol'u arıyorum.
Estoy buscando al caballero de Riverol.
Chevalier seni çok kültürlü bulmuş ayrıca çok güzel bacaklara sahip olduğunu da söyledi.
El Chevalier le encontró sumamente bien leído... y el dijo que usted tiene una muy buena pierna.
Şövalyelik parçaları çalsana. Bildiğin var mı hiç?
Intenta con Chevalier, ¿ Conoces algo de Chevalier?
Şövalye mi?
¿ Chevalier?
Hepimiz Maurice Chevalier gibi konuşuyoruz.
Hablamos todos como Maurice Chevalier.
Bunlar Çhevalier, Montage, Detente,
Este es Chevalier... Montage...
O bir Bambouche'ydi, ruhlar birine sahip olurlar, buna "Chevalier" denir.
Fue un "bambouché", los espíritus se apoderan de uno, se llama "chevalier".
Chevalier.
Chevalier.
# Maurice Chevalier
Maurice Chevalier
- Şövalye de Danceny.
- Chevalier Danceny.
- Ona nasıl hitap ediyorsun?
- ¿ Cómo le llamas? - Chevalier.
Bu Chevaller'lerin oğlu değil mi?
¿ No es Chevalier?
Şövalye!
¡ Chevalier!