Cocina traduction Espagnol
18,063 traduction parallèle
Burası bizim oturma odamız, aile odamız, yemek odamız ve mutfağımız.
Esta es nuestra sala de estar, sala familiar, comedor y cocina.
Ben mutfaktan çıkayım sen de ön taraftan dışarı çık.
Voy a salir por la cocina, tú vas por la puerta principal.
Claire aşağı kattaki mutfakta. Jamie'ye bunun bir tuzak olduğunu söyle.
Claire está abajo, en la cocina.
Sence mutfakta eldiven var mıdır?
¿ Crees que haya guantes de goma en la cocina?
Mutfaktan aşağıya yol yok.
No se puede bajar desde la cocina.
Kimsenin kaçamayacağı mutfaktan nasıl kaçtığını söyle.
Dime cómo pudo desaparecer de esa cocina de la que nadie podría escapar.
Mutfakta çalışanlar dışında bilen yok.
Solo los que trabajaban en la cocina.
O depoya giriş çıkışın tek yolu mutfaktan geçer.
La única entrada o salida del depósito está en la cocina.
Bekle.. Tesisatla ilgili bir şeyler vardı
Son como cosas de piletas de cocina.
Yok artık mutfak mı var içerde?
Oh Dios mío. ¿ Hay una cocina en esta lista?
- Odanda bir mutfak var? - İnanılmaz değil mi?
¿ Tienes una cocina en la habitación de hotel?
Aldıklarımı mutfağa götüreyim ben.
Pondré la compra en la cocina.
Mutfağımızda yumurta pişiren siyahi birisi var.
Hay un hombre negro en la cocina preparando huevos.
O siyahi biri. Kendi sırrıyla mısır lapası yapıyor. Ve bizim mutfağımızda takılıyor.
Es negro, hace sémola con secretos y está en nuestra cocina.
Yemek kitapları, değil mi?
Libros de cocina, ¿ verdad?
Hayır, hanımefendi. Yemek kitabı değiller.
No, no son libros de cocina.
Ve bir sabah, Bay Church ben uyanmadan çok önce mutfaktaydı.
En las mañanas, el Sr. Church estaba en la cocina mucho antes de que yo despertara.
Kyle mutfak girişinden kalanları saklamış mıdır?
Escucha, ¿ A Kyle le...? ¿ habrá sobrado algún recorte de la entrada de la cocina?
Şu mutfak dolapları...
¿ Y esas alacenas de cocina?
Ben sevişiyorum o yemek yapıyor gram sadakat yok yani.
Tengo sexo, ella cocina, no hay un compromiso firme...
Geils, Scholls 10 yılımı MI-5'de en iyi şifre kıran çalışanları olarak geçirdim ve iki yılda mutfakta bulaşıkçıydım.
Geils, Scholls, estuve diez años con el MI5 siendo su decodificador estrella y luego dos años en la cocina siendo lavaplatos.
Bütün mutfak öyle.
Tal como toda la cocina.
Beni tenis sahasına götürdü. Ve mutafağımızın planı olan bir çizgi çizdi.
Me lleva a una pista de tenis y se pone a dibujar las dimensiones exactas de la cocina.
Planı bir mimara götürdük. Mutfağı aynı şekilde özel olarak yaptırdık.
Llevamos el plano a un arquitecto para que nos construyera la cocina a nuestras medidas.
Sanki mutfağınız için bir yatak.
"Es como una cama oculta para la cocina".
Pencereler, müşterilerin dışardan mutfağı görebileceği kadar büyük olmalı.
Procuren que las ventanas sean lo bastante grandes para que los clientes puedan ver el interior de la cocina, toda la cocina.
Tam otomatik mutfak.
Tiene una cocina totalmente automatizada.
Ve mutfağınız da pislik içinde!
¡ Y la cocina estaba muy sucia!
Adam mutfakta çalışıyor.
Él se queda en la cocina.
Mutfağı gezen tek kişi miydim ki?
¿ Soy el único al que dieron un recorrido de la cocina?
Beş dakikaya mutfakta olun.
A la cocina en cinco minutos.
Jeremiah, John yürüyün mutfağa.
Jeremiah, Johnny, a la cocina, vamos.
Yürü mutfağa.
Vamos, a la cocina, ahora.
Hadi mutfağa.
A la cocina, vamos.
Mutfakta çalışabilir.
Que trabaje en la cocina.
Mutfakta biraz Tayland yemeği kalmış olmalı.
Quedó tailandesa en la cocina.
Ben mutfaktayken mi?
¿ En lo que fui a la cocina?
Şurası mutfak.
Esa es la cocina.
Avustralya mutfağı diye bir şey yok galiba.
Nunca oí hablar de la cocina australiana.
Onu takip ettim ve mutfakta ağlarken buldum.
Lo seguí fuera y lo encontré en la cocina... llorando.
Mutfak ve banyo çalışır durumdaysa geri kalanının çaresine bakarım ben.
No hace falta, de verdad. Con que funcione la cocina y el baño, yo me ocupo del resto.
Haydi mutfağa gidelim.
Vamos a la cocina.
Mutfak.
La cocina.
Mutfak işi için uygun.
Buena forma para trabajar en la cocina.
Sana mutfaktan ballı bir şey aşırdım.
Te traje algo de la cocina.
Mutfak üst kat, usta şef.
La cocina está arriba, Chef en Jefe.
Benim shiftu sadece sichuan yemeklerini dünyayla paylaşmak istiyor.
Mi shifu sólo quiere compartir la cocina de Sichuan con el mundo.
Bayanlar bayanlar, sizi şef Mike ile tanıştırmaktan memnuniyet duyarız. Aslında, sichuan mutfağının ustası olan son çırak kimdir?
Damas y caballeros, nos complace presentarles al Chef Mike, que es en realidad el aprendiz del maestro... de la cocina de Sichuan, el Chef Liu.
Ve onun çok özel, sichuan mutfağından bazılarının tadını çıkarın.
¡ Y disfruten de algo de la cocina muy especial de Sichuan!
Çin yemekleri hakkında çok uzun zamandır tutkundum. Ve geçen yıl şef Liu'nun çırağı olmak için yeterince şanslıydım.
He sido un apasionado de la cocina china durante mucho tiempo, y tuve la suerte de convertirme en... el aprendiz del Chef Liu el año pasado.
Mutfak ve banyo yeni.
La cocina y el baño están nuevos.