Cody traduction Espagnol
2,166 traduction parallèle
Sonra bana ve şu ateş manyağı Cody'ye elindeki tüm duman bombalarını, patlayıcıları ve detonatörleri vereceksin.
Luego nos das a mí y al piromaníaco de Cody... todas las bombas de humo, los explosivos y detonadores que tengas.
Cody'yle birlikte ormanı ateşe vereceğiz, böylece o ana kuzusu aktörler altlarına sıçıp anneciklerini arayacaklar.
Cody y yo podemos hacer estallar esa jungla... para que esos actores maricas se caguen del miedo y llamen a gritos a sus mamis.
Alpa, Cody'ye yardım et.
Alpa, ayuda a Cody.
Cody!
¡ Cody!
Cody, bizi görecekler.
Cody, nos van a ver.
Penny, Cody hâlâ orada.
Penny, Cody todavía está ahí.
Memur Cody!
¡ Oficial! ¡ Cody!
Sen bilirsin, Cody, bana inanma.
Está bien, Cody, no me creas.
Sen çılgınsın, Cody.
Estás loco, Cody.
Cody, Eğer Dawson bunu duyarsa...
Cody, si Dawson averigua...
Cody, bekle.
Espera, Cody.
Çok komiksin, Cody.
Muy gracioso, Cody.
Cody.
Cody.
Adı Cody Lundstrom. 11 yaşında.
Se llama Cody Lundstrom y tiene 11 años.
Cody, bir şeyler anlatırsan senin çıkarına olur, yoksa kendine çok pahalı bir avukat tutman gerekecek.
De lo contrario, va a tener que contratar un abogado muy caro.
Çocuğun adı, Cody Elkins. 16 yaşında.
El chico se llama Cody Elkins, tiene 16 años.
- Cody Elkins nerede?
- ¿ Dónde está Cody Elkins?
Cody Elkins'in nerede olduğuna dair sağlam bir fikrim var.
Tengo una buena idea de dónde está Cody Elkins.
Cody'i en son ne zaman gördünüz?
¿ Cuándo fue la última vez que vieron a Cody?
Cody, lise takımında "dış açık" oynuyor.
Cody juega como receptor en el equipo de su escuela.
Öğleden sonra geldiğimizde Cody gitmişti.
Cuando volvimos por la tarde Cody no estaba.
Cody de biraz karşılık vermiş sanırım.
Cody lo empujó, creo.
Cody daha iyisini yapmak istemişti.
Cody quería hacerlo mejor.
Cody'e karşı bir kızgınlığı mı vardı?
¿ Tenía algún tipo de resentimiento hacia Cody?
Bir hafta kadar önce Cody'nin, kedisini çaldığını iddia etti.
Hace una semana, ella dijo que Cody le robó su gato.
O an, Cody bunun komik olduğunu düşünmüştü.
En el momento Cody pensó que era gracioso.
Gidip Cody'nin futbol koçuyla konuşmanızı istiyorum.
Bien, quiero que vayan a hablar con el entrenador de Cody.
Cody rezil bir oyun sergilemişti. 0 gol, 2 top kaybı, 5 berbat koşuyolu...
Sí, Cody tuvo un partido vergonzoso cero anotaciones, dos caídas y cinco jugadas arruinadas.
Cody ne cevap verdi?
¿ Qué respondió Cody?
Cody'le konuştuklarım kimseyi ilgilendirmez.
Lo que discutí con Cody no es asunto de nadie.
Cody Elkins'e olanları duydum.
Oí lo que le hicieron a Cody Elkins.
Yani, arkadaşlarının Cody'nin ölümüyle ilgileri var?
¿ Entonces sus amigos estaban involucrados en la muerte de Cody?
Ama Cody'nin ölümüyle bir ilgileri yok pentagram ve mumlarla da.
Pero ellos no tienen nada que ver con la muerte de Cody o el pentáculo y las velas.
Neden söyleyeyim? Toprak, yağmur ve hayvanların Cody'nin icabına bakacağını biliyordum.
Supe que la tierra, la lluvia y los animales se harían cargo de Cody.
Cody ölmeyi hak etmişti.
Cody merecía morir.
- Cody Elkins'e de büyü yaptın mı?
- ¿ Hechizaste a Cody Elkins?
- Adli tıptakilerin Cody'nin dolabında bulduğumuz T-Shirt üzerindeki kanın sana ait olduğunu söylemelerini açıklaman için.
Para que pueda explicarnos por qué los forenses nos dicen que su sangre fue encontrada en un camiseta... -... que estaba en el armario de Cody.
Cody'nin yakın arkadaşlarından.
Es muy amigo de Cody.
Geçen ay Cody, bir kart oyunu ya da öyle bir şey yüzünden çılgına dönmüş.
El mes pasado Cody se puso loco por un juego de cartas o algo.
Hayır, Cody'nin ölümü Vika işi gibi görünsün diye tezgahlanmış.
No. El asesinato de Cody fue montado para que pareciese Wicca.
Cody Elkins hakkında bir kaç sorumuz olacak.
Tenemos algunas preguntas sobre Cody Elkins.
Cody Elkins'le olan kavganızı anlat.
¿ Qué hay con tu pelea con Cody Elkins?
Cody sinirlendi.
Cody se volvió loco.
Cody'i kızdıracak ne söyledin?
¿ Qué dijiste que hizo enojar a Cody?
Her neyse. Cody kendini kaybetti.
De todas formas Cody explotó.
Anlaşılan Cody'nin konuşmamız gereken şiddet sorunları varmış.
Parece que Cody tuvo algunos asuntos violentos de los que necesitamos hablar.
Kendi ölümü için Cody'i suçlamaya çalışıyorsunuz.
Están tratando de culpar a Cody de su propia muerte.
Daniel ve Cody kavga etmişler.
Daniel y Cody tuvieron una pelea.
Cody Elkins'in küçük kardeşi olmak zor olsa gerek.
Debe ser duro ser el hermano menor de Cody Elkin.
Cody'nin üniversite kariyerinde büyük şansı vardı.
Cody tiene un tenía... una oportunidad real de una carrera universitaria.
Bir şey göremezdim.
Cody, no estas muy interesado en darme algo.