Cuban traduction Espagnol
66 traduction parallèle
Siyaset hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Tropikal kuşak : Geri kalmış ülkeler :
Para eso están los países atrasados, para matar animales salvajes, pescar, tirarse a coger sol... y ahí tienen a la "beautiful cuban señorita".
Küba Şeker, 21'den 3'e düşmüş. Elkhorn kömür ; 5,50, şimdi 0, 125.
Cuban Sugar, de 21 a 3, Elkhorn Coal comprado a 5,5, ahora 1,8.
Kendimi Küba hapisanesinin parmaklıklarında buldum...
And through the bars of a Cuban jail
Javier, ateşli bir Cuban tasarımcısıydı ve New york moda dünyasının çok tanınan bir ismiydi.
Javier era un excelente diseñador cubano.
Bes dakika içinde Mark Cuban ile görüsmem var.
Por Dios, tengo a Mark Cuban en 5 minutos.
Sevdiğiniz French-Cuban lokantasında size yer ayırttım.
Te tengo reservas en la frontera franco-cubana restaurante que te amo, Chez Guevara.
Büyük C için Büyük D'de Büyük üç Mark Cuban İşte ben.
Exactamente tres, Dallas, veo! Este Kyuben dijo.
Bu Mark Cuban, efendim. O ligdeki en gösterişli sahiptir.
Este es Mark Kyuben, señor, el mayor presumido de todos los propietarios de los equipos de baloncesto.
Mark Cuban ne yapardı?
¿ Qué es lo que haría Kyuben?
Mark Cuban'la balık tutmakla meşguldün.
Estaban ocupados pescando con Mark Cuban.
Kim, Mark Cuban mı?
¿ Quién? ¿ Mark Cuban?
Carlos, burada sana Mark Cuban'ın bence mantıklı olduğunu ve onunla o şekilde konuştuğun için özür dilemen gerektiğini söylüyorum.
Carlos, creo que Mark Cuban es razonable así que me parece que debes disculparte por cómo le hablaste.
Mark Cuban'ın ciddi ciddi 20 milyon koymak istediğini söylesem bile mi?
¿ Aunque te dijera que Mark Cuban quiere invertir $ 20 millones?
Hayır, bak fiyatı kendi çapımda yükselttim, Cuban'ı işin dışına çıkarmak istiyorum.
No, lo que quiero es reunir el dinero yo mismo y dejar a Cuban afuera.
Beş dakika içinde Mark Cuban ile görüşmem var.
Oh Dios mío, tengo a Mark Cuban en 5 minutos.
Mark Cuban ile iletişime geçtim, Dallas Mavericks'in sahibi.
Contacté a Mark Cuban, dueño de los Mavericks de Dallas.
Evet, Mark Cuban'ı da yatırım konusunda ikna etmek üzereyim.
Sí. Hice que Mark Cuban pensara en invertir en él.
Cuban'ı da hatta.
Y a Cuban también.
Cuban'ın eleman.
Es el hombre de Cuban.
Carlos, bu bey Mark Cuban ve iş ortakları Ken Austin ve Kevin Shaw.
Carlos, éste es Mark Cuban y sus socios de negocios, Ken Austin... -... y Kevin Shaw.
Cuban'a gidiyoruz.
Oye, entonces, ¿ vamos por un cubano?
Şimdi arkana yaslanıp Mark Cuban ile hisselerini büyütmemizi izleyebilirsin.
Ahora puedes sentarte detrás y verme a mí y a Mark Cuban hacer crecer to stock.
Şimdi arkana yaslanıp Mark Cuban ile hisselerini büyütmemizi izleyebilirsin.
Ahora puedes sentarte detrás y verme a mí y a Mark Cuban hacer crecer tu stock.
Mavericks'in milyarder sahibi Mark Cuban'ı yakaladık. Tekila şirketinin halka açılmasıyla servetine servet kattı.
Nos pusimos al día con el dueño multimillonario de los Mavericks Mark Cuban, quien acaba de hacer otra fortuna al hacer pública su compañía de tequila.
- Sen öyle söylediğin için bu işin patlayacağını biliyordum ve Mark Cuban'ı arayıp doğrulattım.
- Sabía que esto sería grande porque tú me dijiste que lo sería y porque llamé a Mark Cuban, quien me lo garantizó.
Cuban, yapmazsam hayatım boyunca pişman olacağımı söyledi ben de seninkileri de satın aldım.
Cuban dijo que me arrepentiría si no lo hacía, así que las compré por ti.
Cuban'ı kontrol edin.
Revisen al cubano.
Dalmore. İskoç viskisi. Mark Cuban'dan bir hediye.
Dalmore, whisky escocés de malta.
Venezuela kıyısında balık tutuyorduk.
Es un regalo de Mark Cuban. Fuimos de pesca deportiva a la costa de Venezuela.
Ah, Bay Cuban, jetiniz Bali'ye inemeyecek kadar büyük, bu yüzden sizi diğer jetinize helikopterle götürmek zorunda kalacağız.
Sr. Cuban, su jet es demasiado grande para aterrizar en Bali, así que, vamos a tener que coger el helicóptero para llegar al otro jet.
Mark Cuban o kadar parayı hayatta ödemez.
De ninguna manera Mark Cuban paga tanto.
Mark Cuban teklifini arttırdı.
Mark Cuban ha subido su oferta.
Onun Cuban'ın teklifine evet demesini sağla. Ya da lig işin içine avukatlarını sokacaktır.
Consigue que acepte la oferta de Cuban, o la liga mandará a sus abogados.
Bunu da söyledikten sonra senin Bay Cuban'a takımı satmak için iyi niyetli bir uzlaşma sürecine girmeni bekliyoruz.
Habiendo dicho esto, nos gustaría un compromiso por su parte para entrar en unas negociaciones de buena fé con la intención de vender a Mr. Cuban.
Mark Cuban'a da satmıyorum.
No voy a venderlo a Mark Cuban.
- Mark Cuban.
Mark Cuban.
Mark Cuban...
Mark Cuban...
Mark Cuban'la toplantımız var.
Tenemos una reunión con Mark Cuban.
Mark Cuban toplantısına hazırlanmaya çalışıyorum.
Así que estoy tratando de prepararme para esta reunión, Mark Cuban.
Ama Juliette, Mark Cuban'la olan durum çözülene kadar bir yere gidemez değil mi?
[Risas] Pero Juliette no puede dejar hasta que la situación con Mark Cuban se ha resuelto, ¿ no?
Ben Nico Careles, Bay Cuban.
Nico : Es Nico Careles, Sr. cubana.
Mark Cuban demek istemişti.
Quiso decir Mark Cuban.
İşte o, beraber takılabileceğim adam gibi. Mark Cuban.
Ahora, ese sí es un tipo con el que podría divertirme, Mark Cuban.
Richard Branson ve Mark Cuban gençlerin ilgi alanlarını takip edemeyecek kadar meşguller.
Supongo que es cierto. Richard Branson y Mark Cuban están muy ocupados viendo qué les gusta a los jóvenes.
Aman Tanrım. Bu Mark Cuban'ın koruması değil mi?
Oh, Dios mío. ¿ Ese es el guardaespaldas de Mark Cuban?
Ve Mark Cuban!
¡ Oh, y Mark Cuban!
Cuban, bu harika görünüyor ama 10 dakika sonra kalkacak bir Miami uçuşum var.
Oh, Cuban, eso suena increíble pero trabajare un viaje a Miami que sale en 10 minutos.
Ve Margie, Cuban'a taşınmaktan çekinme.
Y Margie, siéntete libre de moverte con el Cuban.
Küba gibi.
El Cuban.
Bay Cuban, Hawks'ın bayağı geniş bir mal varlığını almışsınız.
Matt :
Cuban?
¿ Cuban?