Dam traduction Espagnol
1,263 traduction parallèle
Damı unutma.
No os olvidéis del techo.
Ama, yumruk tekniklerinizi görmek isterim? Kung'damı? Kaplan ve Turna kuşu mu?
El gobernador se unirá a nosotros cuando haya acabado su opio.
Kaio-sama'nın istediğini Vegeta'damı istiyor?
¿ De verdad? Supongo que Rey Kai también habló con él.
O damızlık benim.
Soy el semental.
Kısa bir soru-cevap bölümünden sonra Candy, üç damızlığımızın arasından bir flört seçecek.
Después de un breve periodo de preguntas y respuestas Candy escogerá una cita Entre nuestros tres sementales.
The Be Sharps damın tepesinde şarkı söylüyor!
! Aves Agudas cantan en techo!
- O adam ANFO'yu kendisi damıtmış.
- El tipo destiló el `ANFO` él mismo.
Bir kaçımızı damızlık saklayın, geri kalanları öldürün.
Dejar vivos a dos, tres hombres, por su esperma.
Damımdan düşen adam mı?
¿ Oh, quieres decir del tipo que se cayó de mi tejado?
Ama o senin damından düştü.
Usted leyó la tarjeta, se puso el traje.
Ve bir dolar gibi cüzi bir fiyata sıvı Lothari, damıtılmış Don Juan ve toz Casanova'dan oluşan bir şişe iksire sahip olabilirsiniz.
Y por el mínimo desembolso de un dólar se pueden llevar un frasco de seductor líquido Don Juan destilado, catalíticamente carbonatado Casanova.
İkisi de döllemeye hazır safkan damızlık...
Ambos son sementales bien criados, listos para reproducirse.
İyi bir damızlık mı?
¿ Buena reproducción?
Ve damızlık bir kocan.
Además, tú tienes un "stud-muffin" de marido.
Çocuklar sordu : "Andre bu gün partiye gideceğiz, bize dam lazım"
Siguen diciendo : "Nos prometiste un buen club. Necesitamos colchones".
Listede başka seri damızlık var mı?
¿ Algun otro serial?
Damızlık gibi hissetmekten bıktım.
Estoy cansado de sentirme como un pura sangre :
Damızlıklar.
Ves... reproductores.
Bu damın olduğu şeyi hayal edebilir misiniz... O hiç aşık oldu mu?
¿ Puede imaginar lo que habría sido este hombre si lo hubieran querido?
Her-kes Rad-yo-ak-tif A-dam hak-kın-da ko-nu-şu-yor.
To-dos es-tan... ha-blan-do de... el Hom-bre Ra-dio-ac-ti-vo.
Al kafesi, götür aç evin damında, kuşlar uçup gitsin. Kendin kuş olmaya kalkıp gir kafesin içine patlat kafanı yerden. Güven bana.
No a despecho de juicio y reserva abre la jaula del tejado deja que escapen los pájaros y, como el célebre mono prueba a meterte en la jaula y rómpete el cuello al caer.
Sonunda, iki ilacı damıttı, test etti ve çaresini bulmuştu ama beklenmedik bir şekil aldığını gördü.
Finalmente destiló dos drogas, las probó y vio que había encontrado la cura bajo una inesperada forma.
" Ateşe verdiler damımı lanetli zehirleriyle bu iki yabancı cin
Incendiaron mi techo con su maldita malicia extranjera
- Dam Meydanı. Nerede biliyor musun?
Dam Square. ¿ Sabes dónde es?
Yarınki damım sen olacaksın!
¡ Mathilde! Seréis mi pareja mañana.
Bu şişeyi al. İçiver yatağa girdiğinde, Bu damıtılmış şurubu.
Coge este frasquito cuando estés en la cama, y bébete todo el licor que contiene.
Damızlık parasında pazarlık etmezler.
No creo que se pueda negociar el precio.
Bırakın herkes duysun, Mickleham'dam Dorking'e!
¡ Que me oigan todos, desde Mickleham a Dorking!
İn damımdan, seni lanet ayyaş!
¡ Baja de mi techo! ¡ Borracho de mierda! ¡ Vagabundo!
Damımdan in!
¡ Baja de mi techo!
Senin damın olduğu için senin problemin.
No soy responsable. ¡ Es tu techo! ¡ Es tu puto problema!
Bir tas çorba içsin, dam altında uyusun.
Todo lo que necesita es un tazón de sopa y refugio.
İnandıkları şey, kadının birincil rolünün devlet için damızlık işlevini yerine getirmesi olduğu.
Ellos creen que el rol principal de la mujer es el de ser reproductoras.
Bu a.dam saçlarını neyle yıkıyor diye düşünmüştüm.
Y pensé, "Con qué diablos el doc se lava el cabello?"
Evet, Ross gelemiyor. Yani ya nefes sorunları olan arkadaşım Eric Prower'ı ya da sürekli insanı dürten Dan'i götüreceğiz. "Şu hareketi gördün mü?"
Ross no puede ir, tenemos que elegir entre Eric, el del aliento y Dam, el del dedo.
Tabii damı havaya uçuruyorsun. Çığlıklar atıyorsun. Kırmızı ışıklar boyunca ilerliyorsun.
Seguro, prendes la sirena, aúllas, y pasas las luces rojas, pero eso es lento peleando para pasar por el tráfico.
"Şu Koca John var ya, amma damızlık!"
"Ese gran John, qué macho es".
Kalbin di-di-dam di-di-dam di-di-dam diye mi atıyor?
¿ Tu corazón hace..? Algo por el estilo, Acércate.
Sarhoş bir balo damı gibiydin.
Si no te me hubieras lanzado...
Lütfen kimse turdan ayrılmasın.
Así que por favor nadie se vaya del resto del Dam Tour.
Lütfen, istediğiniz resmi çekebilirsiniz.
Y por favor, tomen todas las Dam fotos que quieran.
Evet, sorusu olan var mı?
Ahora, ¿ alguna Dam pregunta?
Yem nereden bulabilirim? !
¡ ¿ Donde puedo conseguir algo de Dam cebo de presa?
Bu en eski baraj tünellerinden biridir.
Este es uno de los más viejos Dam tuneles que tenemos.
Nerede bu kahrolası baraj turu?
¿ Donde está el endemoniado dam Tour?
Hoover barajında bugün su seviyesi 120 santim düştü.
En Hoover Dam el nivel del agua caído es de cuatro pies, una inundación.
Peki "Dam" kiminle evli?
Dime, ¿ con quién está casada la reina?
Damızlık erkek hizmeti.
Servicio de semental.
Seninki, di-dam di-dam diye atarken...
Si.
... benimki, di-di-dam diye atıyor.
¿ Entonces te estás muriendo o qué?
"Dam" mı?
¿ La reina?