English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ D ] / Deficit

Deficit traduction Espagnol

393 traduction parallèle
Japon kuvvetlerindeki büyük açık giderek daha fazla reşit olmamış yaşı küçük gencin, askere alınmasıyla kapatılmaya çalışılıyordu.
Un gran deficit de hombres para el ejercito Japonés
Sayman raporuna göre bu yıl 180.000 dolar açık var.
La tesorería del año en curso acusa un déficit de 180.000 dólares.
Açık mı?
¿ Déficit?
Bütçe artırımıyla ilgili tasarıya o maddeyi güzelce ekledin. Kabul da edilecek.
Metiéndolo en esta ley del déficit, tal y como tú quieras se aprobará.
Bütçe artırımı hakkındaki tasarının utanmazca geciktirilmesi... suç işlemekten başka bir şey değildir.
La manera desvergonzada en que la ley sobre el déficit se ha retrasado no está lejos de ser llamada criminal.
Yarın bütçe artırımıyla ilgili tasarı okunacak.
La ley del déficit se lee mañana.
Bunu görüyor musun?
¿ Ves esto? La ley de déficit.
Artırımla ilgili tasarı yarın görüşülürken hiçbir şey söyleme.
Cuando esa ley sobre el déficit aparezca mañana no digas nada.
Artırım hakkındaki tasarının önemi düşünülerek oybirliğiyle... maddeler hakkında beş dakikadan fazla konuşulmamasına karar verilmiştir.
Dada la urgencia de la ley de déficit hay acuerdo unánime en que ningún senador hablará durante más de 5 minutos.
Mali yıldaki bütçe artırımıyla ilgili kanun tasarısı.
La ley proporciona la apropiación del déficit para el año fiscal.
Kovulmasını engellemek için, yurdumuz için çok önemli olan... ve bugün oylanması gereken artırım tasarısını geciktiriyor.
¡ Para evitar su expulsión seguirá con la ley del déficit! ¡ Que es vital para el país y que debe aprobarse hoy!
Orada durmuş, kendinizden emin... insanları tasarıyı geciktirmeye zorlama küstahlığını nasıl gösterirsiniz?
¿ Tiene el descaro de estar ahí acusado e intentar posponer la ley del déficit?
Bir yolunu bulup, Willet Barajından vazgeçip... tasarıyı öyle geçiremez miyiz?
¿ No podemos hacer ningún trato para retirar esa presa y revisar la ley de déficit?
Altı hafta önce bilaçomuz umulmadık bir şekilde kontrol edildi. Hesaplarımız 2000 sterlinlik bir bütçe açığı gösterdi.
Hubo una revisión de los libros hace seis semanas... y hallamos un déficit de £ 2.000 en las cuentas.
- Bay Bailey bir açık var.
¿ Cómo está? - Sr. Bailey, hay un déficit.
St.Anthony bütçesini her toplantıda ibra etmemiş olsaydınız bu büyük bir şok olurdu.
Sería un gran susto... si no nombrara el déficit de St. Anthony en cada reunión.
Bir şirketin ne kadar zarar ederse kimi alavere dalavereyle, o kadar çok kazanmasına aklım ermiyor.
Me sorprende que cuanto más dinero pierden las empresas, más dinero ganan, por lo de los balances de déficit.
Eksikliği faili meçhul hırsızlık gibi kaydedin ve adamların peynir istihkakını açık karşılanana kadar durdurun.
Anote la escasez como robo irresuelto y suspenda la ración de queso... - hasta cubrir el déficit.
Arada kayıt dışı 2000 dolar var.
Hay un déficit de $ 2.000.
Bay MacDonald, ödemelerdeki açık nedeniyle... altını geri koymak mümkün değil.
Sr. MacDonald, debido al déficit de nuestra balanza de pagos... el oro no puede reemplazarse.
Şimdi, mali açık mali yılın para dengesi açısından, ihracat hariç elbette mevsimlik değişim ayarı ve mali ve gelir düzenlemelerinin artan istatistiği nisanda sona eren yıllık bütçe dönemine uyarlandı.
El déficit fiscal, en cuanto al equilibrio... del presente año fiscal, excluyendo las exportaciones invisibles... pero ajustadas a las variaciones estacionales... y a los incrementos estadísticos de lo fiscal... y a las disposiciones de ingresos del presupuesto hasta abril...
Mattei'nin 1,1 milyon dolar borcu olduğu ve bu borcun 2 milyon dolara ulaşacağı ihtimali doğru mu?
¿ Es verdad que Mattei ha acumulado hasta ahora i650 mil millones de déficit, con la posibilidad de llegar pronto a 1 billón?
Rezil departmanın ve 33 milyon dolarlık yıllık zararınız artık sabrımı taşırdı.
¡ Estoy harto de tu división de porquería... y su déficit anual de $ 33 millones!
Haber departmanı, 98 milyon dolarlık bütçesi ve yıllık 32 milyon dolarlık zararıyla bize en fazla yük olan bölümdür.
La división que produce el menor rendimiento es la de noticias... con un presupuesto de $ 98 millones... y un déficit anual promedio de $ 32 millones.
Bütçe açığı ikiye üçe katlandı,... sabit kalan tek şey işçilerin bencilliği.
El balance fiscal ha doblado su déficit. Y frente a todo esto sólo se ha salvado el egoísmo de los obreros.
Zararı kapatmak için düzenlemeler yapmıştık.
Hemos tomado medidas para cubrir el déficit.
Önümüzdeki iki hafta kapalı gişe oynarsak sezon sonunda sadece 80 bin dolar açığımız kalır.
Si se agotan las entradas las dos últimas semanas. acabaremos la temporada con un déficit de menos de 80.000 dólares. - Imagínate.
Bütçe açığı, bildiğiniz gibi...
El déficit que hay...
FNF ve HTS testleri zarar görmediğini gösteriyor.
Las pruebas de FNF y HTS no muestran ningún déficit.
1971'de Birleşik Devletlerin bütçe açıkları birikmişti. Ülkenin altın kaynağından daha çok olmuştu.
En 1971, los Estados Unidos acumularon un déficit... mayor que el abasto de oro con el que el país contaba.
Federal bütçe açığına katkım.
Bueno, he aquí mi contribución al déficit federal.
Burada 300 milyon dolarlık bir açık var... çünkü siz ahmak herifler değişen piyasa şartlarını tahmin edemediniz!
¡ Aquí delante tengo un déficit de $ 300 millones... porque Uds. idiotas no anticiparon las necesidades del mercado!
Ticari açığı ve mali açığı dehşet boyutlara ulaştı.
El déficit comercial y fiscal son ya de pesadilla.
Aynı zamanda, şirketin, uygun oranda... borç ya da bakiye miktarındaki hesaplamalarını yapmakla da görevlendirildim.
La compañía también me autorizó... a resolver todo pasivo o déficit con la medida pertinente.
Çok şükür ki, eksiği kapatmak üzere siz varsınız Bay Blackadder.
Por suerte que estés aquí para ocultar el déficit Señor Blackadder.
Kısacası, onların ticaret açığını kapatmaya yardım ediyoruz.
Como ven, hay que ayudar a los gringos con su déficit.
- 1 bilyon açık?
¿ Qué hay sobre un déficit que alcanzó los tres millones?
Hesaplarınızdaki açıklıklara gelince, Bayan Harper! Eminim Bay Madox'un bunları bana anlatırken sadece doğru olduğuna inandığı şeyi yaptığını anlıyorsunuzdur. Tabii ki, kimseyi itham etmek istemiyorum.
En cuanto al déficit en la contabilidad, Srta. Harper, comprenderá que el Sr. Madox hizo lo que creyó correcto cuando me lo contó, y no se me ocurriría llevarla a juicio.
Bütçe açığı 221 milyar $.
El déficit público se eleva ya a 221 billones de dólares.
Şey, Teldar Kağıt'ın tek büyük hisse sahibi olarak,...
El déficit comercial y fiscal son ya de pesadilla.
Eğer Detroit'ten bir rakip çıksaydı, şimdi ortada bir açık olmazdı.
Si Detroit creara un producto competitivo... -... no habría déficit.
Ayrıca enstitünüz hiçbir riske girmeyecek..... çünkü tüm yazışmaların altında benim ve karımın imzası olacak.
Y desde luego, su instituto no se arriesgará porque los Odone cubrirán cualquier déficit.
Ben 350 milyonluk bir açıga önemli bir tehlike derim.
Yo creo que un déficit de 350 millones de dólares es una gran amenaza.
- Devlet, bütçe olayını veya suç patlamasını kontrol edemeyebilir.
- El gobierno no puede controlar un déficit...
Ameliyat sonrasında, uzun süren uykusuzluğun neden olduğu organik eksiklikleri gidermek için, bir takım takviye ilaçları alınmak zorundaymış.
El tratamiento posoperatorio incluía suplementos para suplir el déficit orgánico causado por la falta de sueño.
Bir süredir bütçe açığımız olduğundan- -
Puesto que hemos estado funcionando con déficit por un tiempo y...
Ticaretinde bütçe açığı olduğuna şaşmamalı.
No me extraña que haya déficit comercial.
Bakalım. Kongre bütçe açığını azaltmayı tartışıyor.
A ver. " El Congreso debate un proyecto para reducir el déficit.
Öyle bir olay, buranın kapanmasına neden olur.
El zoológico tiene un déficit y puede perder el subsidio.
Hayatımızdaki boşlukları dolduracağını sandığımız pahalı alışverişler yapıyoruz.
Viajes financiados con déficit a los centros comerciales para comprar más cosas que creemos van a llenar los hoyos en nuestras vidas.
Bu titremeler sadece nörolojik bozuklukların sebep olduğu bazı yan etkiler o kadar. - Bana raporlarını getir.
Estos temblores son sólo patrones de alteración... causados por déficit neurológico.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]