Destino traduction Espagnol
17,622 traduction parallèle
Yola çıktık da.
No tenemos un destino fijo.
Bir Çin atasözü der ki "Yolculuk, hedefi kadar önemlidir."
Hay un viejo proverbio chino que dice : "El viaje es tan importante como el destino".
Kaderin cilvesi işte.
Como cosas del destino.
Hayatını benimle geçirmek kaderin senin.
Tu destino es pasar la vida conmigo.
Kaderin bizi tekrar bir araya getirmesi çılgınca değil mi?
¿ No es una locura que el destino haya vuelto a juntarnos?
Bakın, buraya bir amaç uğruna geldiyseniz, ve ne yapmaya geldiyseniz onu yapacaksanız, o zaman kaderinizi kabullenip desteğinizi gösterin, ve o mantarları Mario gibi silip süpürün.
Miren, si vinieron aquí con un juego del mismo costal, muy bien y están aquí para lo que vinieron hacer, aprovechen su destino y muestren apoyo y traguen ese hongo como Mario Brother.
Kaderdi bunun sebebi
Será el destino.
Kaderim burada benim.
Mi destino está aquí.
Kader, bu Richard.
El destino, esto es Richard.
Sence Kader biliyor mudur?
¿ Crees que el destino lo sabe?
Biz güçlü doğaüstü yapıyı düzeltmek için... Bu bizim tek umudumuz... Dünyanın kaderin ellerinde tutan bir düşmana karşı.
Vamos a restaurar un poderoso, artefacto sobrenatural, y es nuestra única esperanza contra un enemigo que tiene el destino del mundo en sus manos.
Bizim dostluğumuzun Böyle bir kaderin başlangıcı olacağını asla hayal edemezdim.
Nuestro equipo fue un preludio de un destino que nunca pudimos imaginar.
Washington senin kaderin olduğunu biliyordu.
Washington sabía que tenías un destino.
Kolaylıkla başka bir şeye karışmış olabilir. Uyuşturucu, insan kaçakçılığı.
Imagino que Geirmundur encontró un destino lleno de problemas.
Onlar kaderimizi seçemezler.
* No elijas nuestro destino *
Tabii kaderlerimiz konusunda sana güvenmezsek.
¿ A menos que te confiemos nuestro destino?
Coronet Otel Grupları'nın sunduğu Gizemli İletişimler...
"Transmisiones misteriosas" patrocinado por el Grupo de Hoteles Coronet, tu destino principal para hoteles de lujo...
O zamana kadar kaderim yazılmıştı.
En aquel momento mi destino había sido sellado.
İnsanoğlunun kendi kaderine kendisinin karar verdiği zamanlara geri döneceğiz.
Entonces volveremos a dejar que la humanidad determine su destino.
Kaderini değiştiremem ama onunla karşılaşmanı sağlarım.
No puedo cambiar tu destino, pero puedo ayudarte a encontrarlo.
Dayıma söyle, kendi kaderimi kendim seçerim.
Bien, dile a mi tío que escogeré mi destino.
Janjanlı hayatı ben seçmedim, janjanlı hayat beni seçti.
Yo no elegí ser el puto amo. Ser el puto amo es mi destino.
"Janjanlı hayatı ben seçmedim, janjanlı hayat beni seçti" dedim.
Dije : "Yo no elegí ser el puto amo. Ser el puto amo es mi destino".
- Janjanlı hayat bizi seçti.
Ser los putos amos es nuestro destino.
Bayanlar ve baylar, Los Angeles'a hareket eden uçağımıza hoşgeldiniz. Air France uçuş 6710... Selam.
Señoras y señores informamos a los pasajeros con destino a Los Ángeles a bordo del vuelo de Air France AF0506 de que ya pueden embarcar.
Belki bu öcünün farklı bir saçı vardır belki de farklı bir kaderi vardır.
Quizá ese doppelganger tenga otro corte de pelo, o un sentido del destino primigenio. No sé.
Evlatlar neden James Cole'la ilgileniyor ki?
¿ Por qué les importa a Las hijas el destino de James Cole?
Kaderi değiştirmeye cüret ettik, ama bu sayede insanları da kurtardık.
Vidas humanas salvadas porque nos atrevimos a desafiar al destino.
Irkından dolayı zaten hedef noktası.
Ya es una " causa destino del color de su piel.
Bundan daha iyi bir kaderi hak ediyor.
Se merece un destino mejor que esto.
Bence ikimiz aynı hamurdan yoğrulduk Jason.
Creo que tú destino es el mismo, Jason.
Bağlantıların da aynı kadere razı olacak Vernon.
Sus conexiones van a encontrarse frente a un destino similar, de Vernon.
Ortalıkta çok sayıda vardır ve insan ırkının kaderini yıldızlı ele geçirmek o boşluk diyor
Hay mucho espacio allá afuera y el destino de la raza humana es conquistar las estrellas ella dice el espacio
Daha iyi bir kaderi hak ediyor.
Se merece un destino mejor que esto
Kraliçeyi kaderine götürün.
Llevad a esta reina a conocer su destino.
Halkımın kaderinin bir çocuğun eline bakmasında korktuğum için özür dilerim.
Lo siento si me preocupa que el destino de mi gente yazca en las manos de un niño.
- Kaderim buysa yumacaksın.
Si ese es mi destino, debes hacerlo.
Son Dağ Adamı'nın kaderini konuşmam lazım.
Necesito debatir el destino del último Hombre de la Montaña.
Shieldlands'in kaderini sana mı bırakayım yani?
¿ Y dejar el destino de las Shieldlands en vuestras manos?
- Tam bu kısımda içindeki Gölge Avcısı'nı ateşleyip asıl kaderini kabullenmen için moral konuşması mı yapmam gerekiyor?
¿ Es esta la parte en la que te doy la charla sobre aprovechar tu cazadora interior y aceptar tu verdadero destino?
Ruhları toplamak benim kaderimdi.
Y fue mi destino para recoger las almas.
Kaderin hizmetçisi.
Un sirviente del destino.
Kaderin tetikleyicisi.
Posibilito el destino.
Ama senin dünyanının kaderini değiştirmek konusunda bir şey yapmadı.
Pero eso no hizo nada para cambiar el destino de tu mundo.
Nereye gittiğimi bilmediğimi fark ettiğim anda görmüştüm burayı.
Recuerdo haberla visto cuando me di cuenta de que no tenía idea de mi destino.
İmparatorluğun kaderi Yunan, Asur ve Ermeni azınlıkların dengede kalmasından ibaretti.
El destino de las minorías griegas, asirias y armenias del imperio estaba en juego.
"Kapı ne kadar dar olsa da cezalarım ne kadar ağır olsa da kaderimin efendisi benim, ruhumun kaptanı benim."
"No importa si el camino es recto, cuán lleno de castigos esté lo escrito, soy el amo de mi destino, soy el capitán de mi alma."
Önünde seni bekleyen bir kader olduğunun farkındasın.
Sabe que tiene un destino que seguir.
Kaderimin onunla yazıldığını biliyorum.
Pero sé que mi destino está unido al de ella.
Bu gece Tanrı'nın sana bahşettiği kaderi kabulleneceksin.
Esta noche, aceptarás el destino que Dios te ha concedido.
Ve onlara piyon olmak niyetinde değilim.
Hacemos nuestro propio destino.