English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ D ] / Dice

Dice traduction Espagnol

127,073 traduction parallèle
İnan bana Al, bir "Aşk acıdır" dövmesi değil.
Y te aseguro, Al que no dice : "El amor duele".
- Hislerime tercüman oluyorsunuz.
- Dice lo mismo que pienso.
Halhalınızda ne yazıyor?
¿ Qué dice en la cadenita?
Ilse çok yakın olduğunuzu söyledi.
Ilse dice que están bastante unidos.
Kalbi hızlı atıyormuş ve ondan sonra ne olduğunu hatırlamıyormuş.
Dice que su corazón late deprisa y después no recuerda lo que ocurre a continuación.
Burada yazana göre uyumuyormuş gece geç saatlere kadar çalışıyormuş.
Aquí dice que no duerme, que permanece trabajando durante toda la noche.
Ama bu iki yaramaza daha fazla katlanmak zorunda kalmayacaksın. Doktor iki gün sonra eve gidebileceğimi söylüyor.
Pero ya no tendrás que cargar con estos dos granujas, el doctor dice que puedo irme a casa dentro de dos días.
Artık demokrasi olduğumuz yazıyor.
Dice que ahora somos una democracia.
O susmuyor ve çıkardığımız adam da konuşmuyor.
No se callará, y el tipo al que bajamos no dice nada.
İçgüdülerin ne söylüyor?
¿ Qué te dice tu instinto?
- Neden adını söylemiyorsun?
- ¿ Por qué no nos dice su nombre?
Çünkü çok daha fazlası gelecek dediğinde sana inandım.
Porque le creo cuando dice que vendrán más como él.
Lars içeri girip beni almak için bir yol bulmadan durmayacağını söylüyorsa buna inanın.
Créanle a Lars cuando dice que nada lo detendrá para encontrar la manera de entrar para venir por mí.
Her yönetmen " Bana tanımadığım birini getir.
Cada director dice : " Tráeme a alguien que no conozco.
Heisenberg'in söylediği herhangi bir şey seni bir bomba yapmaya yaklaştığına inanmaya iterse öldür onu.
Si Heisenberg dice algo que le lleve a creer que está cerca de construir una bomba, mátelo.
PRINCETON, NEW JERSEY 1933
PRINCETON, NUEVA JERSEY, 1933 - Margot dice que estaban buscando armas.
Margot diyor ki, Ilse'nin durumu kötüleşiyormuş.
Margot dice que la enfermedad de Ilse está empeorando.
Belirsizlik ilkesi der ki, birinin konumunu ölçersek...
El principio de incertidumbre dice que si podemos medir la posición de una...
Babamın telefonunda "Wendy" diye kayıtlısınız.
Dice "Wendy" en el teléfono de mi padre.
Köylü kaşlarını çatarken "Başkasını yargılamayın ki siz de yargılanmayasınız." demiş çomar.
El de los Apalaches frunce el entrecejo, y el sureño dice : "No juzgues si no quieres ser juzgado".
Köylü yine kaşlarını çatmış, çomar ise şunu demiş : "Tekrar yargılarsan günahın da iki misline çıkar."
El de los Apalaches vuelve a fruncir el entrecejo, y el sureño dice : "Si juzgas dos veces, pecas dos veces".
- Ne yazdığını biliyorum.
- Ya sé lo que dice.
- Bunu dediğiniz iyi oldu.
- Según dice usted.
Bazen boyun eğmemizin bir nedeni de satıcının ne anlattığını bilmememiz.
La mitad de las veces cedemos porque no entendemos qué dice el otro.
Öz geçmişimden de anlayacağın üzere bu işi yapabilirim.
Mi currículum claramente te dice que puedo hacer este trabajo.
Bunu konuşmayı pek sevmiyorum ama şöyle salakça bir deyiş var,
No me gusta hablar mucho de eso, pero siempre hay algún idiota que dice :
Fayans işinde olduğunu söyledi ama bundan emin değilim.
Dice que se dedica a los cerámicos, pero no sé si es así.
Söylenenlere göre kaza eseri doğmuşlar.
La gente que dice que fue un accidente.
En azından yangın uzmanı böyle söylüyor.
Eso dice mi especialista en incendios.
Affedersiniz?
¿ Cómo dice?
- Çünkü eğer sandığınız gibi insanlarsak ve o adamdan da şüpheleniyorsanız kendinizi FBI ajanı olarak tanıtmanız yalnızca ailemin öldürülmesine yol açar.
- Porque, verá, si nosotros somos quienes usted dice, y ese hombre es quien usted sospecha, y le informa que es agente del FBI, logrará que maten a mi familia.
Burada İncil'in bize anlatmak istediği ne olabilir?
¿ Qué nos dice la Biblia aquí?
İncil önce bir şey diyor... sonra başka bir şey istiyor.
La Biblia dice una cosa y luego dice otra.
Papaz Young diyor ki eroin dağıtımınıza ortak olmayı reddettiği için olmuş.
El pastor Young dice que es porque él se negó a distribuir su heroína.
Ne edemezsin?
¿ Cómo dice?
Kimse bana bir şey söylemiyor.
Nadie me dice nada.
Cerrahın dediğine göre, çetin cevizmiş.
El cirujano dice que es luchador.
Başkan Reagan'ın söylediğine inanıyor musunuz?
¿ Creen lo que dice el presidente Reagan?
Sana Ay demiştim, sakinleş. Ama hepsi, " Bebek çok kötü.
Le dije a Moon que se relajase, pero dice : " El bebé es demasiado malvado.
Bütün gazeteler öyle söylüyor. Evren hakkında söylediğiniz onca şey falan Amerika'daki bütün çocuklar için çok önemli.
Todos los periódicos lo dicen, y todas esas cosas que dice usted sobre el Universo bueno, son muy importantes para los niños de EE.
Jaha burada ve burada nöbetçiye ihtiyacımız olduğunu söylüyor.
Jaha dice que necesitamos patrullas aquí y aquí.
Buradaki, radyasyondan korunmak için sığınak yaptığınızı söylüyor.
Este dice que es un refugio para la radiación.
Senin yaşayıp Harper'ın öleceğini... söyleyen kişi sensin.
Tú eres la que dice que tú vives y Harper muere.
Jay yapmış.
Dice que fue Jay.
Kyle sizin olanları gördüğünüzü söyledi.
Kyle dice que vio lo que pasó.
Kendine sor bakalım, Büyük Wanheda, Ölümün komutanı herkesi koruduğunu söylüyorsun ama kendin ve halkın için gemi yapıyorsun
Te dices a ti misma que tú también lo has hecho... la gran Wanheda, la Comandante de la Muerte, que dice que quiere salvarlos a todos pero construye una nave para ella, para su gente.
Bir Kore atasözü şöyle der :
Un proverbio coreano dice :
Jessica'nın Grayson'ı idareye şikayet ettiğini söyledi,
Dice que Jessica había presentado una queja contra Grayson diciendo que habían salido pero que cuando ella lo dejó
- Hayır, ama Bayan Thompson Grayson'ı sözlü uyarmış ve yaklaşımını beğenmemiş.
- No, pero la Sra. Thompson dice que habló con Grayson y le advirtió, que le dijo que no le gustaba su actitud.
Barbara'nın cesedi ciddi anlamda çürümüş, ama yüzünde Jessica'nınkine benzer travma tespit edilmiş.
Bueno, aquí dice que aunque el cadáver de Bárbaras estaba muy descompuesto, el forense encontró traumatismos faciales que coinciden con los que encontré en Jessica.
11'de vardiyasına geldiğinde arabayı görmemiş, ama 2'de sigara molasına çıktığında oradaymış.
Dice que cuando llegó para su turno a las 11 de la noche no vio el carro pero que cuando salió a las dos de la madrugada a fumar, estaba ahí.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]