Dinamit traduction Espagnol
915 traduction parallèle
Kürek, balta, dinamit, el bombası?
¿ La pala, el hacha, la dinamita, las piñas?
- DİKKAT DİNAMİT
- PELIGRO DINAMITA
Orada, Yen'in eyaletini Sarıdeniz'e uçurmaya yetecek kadar dinamit var.
Ahí hay suficiente dinamita para mandar la provincia de Yen al Mar Amarillo.
Evin altı, bugün de her zaman olduğu gibi dinamit dolu.
Sigue tan minado como siempre.
Bu evin altı dinamit dolu ve yapılacak en küçük bir hata hepimizin mahvına sebep olabilir.
Este lugar está tan minado con dinamita que el mínimo error de uno de nosotros... podría causar la destrucción de todos.
Aman burnunu dinamit dolu bir fıçıya sokma da!
No metas la nariz en un barril de dinamita.
Dinamit değil!
No es dinamita.
Keşke makineli tüfek, dinamit ve zehirli gaz kullanmış olsaydı.
Sólo le reprocho una cosa, la de usar el puñal o la cuerda en lugar de la dinamita, la metralleta o el gas.
Yarınki gazete dinamit gibi bir haber var.
El Observer irá cargado de dinamita mañana.
Patlayıcı madde veya hassa kimyasallarla çalışan insanlara, dinamit fabrikasındakiler mesela.
Gente que maneja químicos delicados o explosivos potentes hombres en las fábricas de dinamita.
Dinamit gibi patlayacak! - Şunu al.
SOLO EN CASO DE incendio
- Dinamit.
- Dinamita.
Dinamit işime yarayabilir.
Me vendrá bien.
Ben dinamit istemiyorum burada. İçeride ateş yakılıyor.
No quiero dinamita aquí dentro habiendo fuego.
Karanlıkta polis karakollarını sardı, telefon hatlarını kesti ve duvar dibine dinamit yerleştirdi.
En la oscuridad, rodeó los barracones de la policía, cortó los cables del teléfono y colocó dinamita bajo el muro.
Geldiğimiz yol daha uzundu, dinamit için daha emniyetli.
Seguimos una ruta más larga por los explosivos, más segura.
Dinamit için ateşleme kutusu.
La caja que hace explotar la dinamita.
Yanlarında yaklaşık 45 kg dinamit vardı. Tahminim o ki St. Mangy'nin aşağısındaki dubalı köprüyü patlatmak istiyorlardı.
Yo creo que pretendían volar el nuevo puente.
Doğu terasında yürüyordum, o sırada Cosgrave'in dinamit depolanan kulübeye girdiğini gördüm.
Estaba paseando por la terraza cuando vi a Cosgrave entrar en el depósito.
Dinamit.
Dinamita.
- Maymunda bir dinamit lokumu var.
- El mono tiene dinamita.
- Hiç dinamit yok. - Olması şart.
- No hay dinamita.
- Bu bir dinamit.
- Esto es dinamita.
Çünkü bu Kringle davası tam bir dinamit.
Porque este caso sobre Kringle es como dinamita.
Suyun daha hızlı akmasını sağlamak için dinamit yerleştirmiş.
Usó un taco de dinamita para hacer salir el agua.
O dinamit lokumlarını kaynağın tam ağzına yerleştirip patlattığı için kaynak tamamen kurumuş.
Arruinó el suelo de granito del estanque... arruinó los lados de los mismos, y estos quedaron secos.
Sadece amatörler arabasında likit dinamit taşır.
Sólo un principiante llevaría esa dinamita líquida en el auto.
Burası dinamit deposu gibi.
Ese lugar es un depósito de dinamita.
Dinamit için delikler delindi, efendim.
Los agujeros están listos para la dinamita, señor.
Dinamit lokumları kayaların altında.
Bajo las rocas hay una carga de dinamita.
- Çantanda dinamit kaldı mı?
- ¿ Te queda dinamita en la bolsa?
- Hayır, dinamit.
- No. Dinamita.
- Kutular dolusu dinamit..
- Cajas y más cajas, todo dinamita.
- Barut ve dinamit..
- Pólvora y dinamita.
Birisi arabamıza dinamit koymuş.
Alguien puso dinamita en nuestro coche.
Demin Dinamit Holmes'ü geri çevirerek ne yaptın farkında mısın?
¿ Sabes lo que has hecho, diciéndole que no a "Dinamita" Holmes?
Ne siz, ne Dinamit Holmes, ne de şu "Muamele".
Ni usted, ni "Dinamita" Holmes, ni "El tratamiento".
Galiba Wheeler Üssü'nde dinamit patlatıyorlar.
Parece que estuviesen barrenando en Wheeler Field.
- Evet, dinamit.
- Sí, es dinamita.
- Şurada dinamit var.
- Hay dinamita ahí atrás.
O kız dinamit taşıyordu ve suratının ortasına patlayacak.
Esa chica llevaba TNT y te va a explotar en la cara.
Birazcık dinamit baya bir gümbürtü kopartır.
Dos o tres petardos harían mucho ruido.
Ancak altımızda bir dinamit olduğunu hissediyorduk, ve şu pislik herif, adı her ne idiyse, her an yeni bir hamle yapmaya hazırdı.
Pero sabíamos que estabamos sobre un barril de dinamita. El soplón, fuese quien fuese, iba a atacar de nuevo.
Evet. İki kişi, dinamit gibi iki şovmen.
Dos personas, dos artistas explosivos.
Tamam, dinamit, biz destek oluruz.
De acuerdo, dinamita, lo probaremos.
Bana sorarsanız, buraya dinamit gibi bir oyun lazım.
Lo que este sitio necesita es un numero explosivo.
Tabii dinamit satmıyorsa.
A menos que venda dinamita.
Yoksa bu berbat kasabayı havaya uçurmak için bir dinamit lokumu mu?
¿ Un cartucho de dinamita para volar este pueblo sarnoso y miserable?
DİNAMİT
PELIGRO
- Öyleyse neden dinamit taşıyordunuz?
Ya puede irse con tranquilidad.
Ona hiç dinamit olmadığını söyle.
Dile que no hay dinamita.