Dmt traduction Espagnol

İçinizde herhangi biriniz oturup bağdaş kurup DMT çekip ne olacağını gördü mü acaba?

Es como cuando uno se sienta y fuma DMT.

Alkol, sigara, öksürük şurubu

LSD DMT STP, BLT

- Ben DMT'nin...

- Soy el presidente de la...

DMT nedir?

- ¿ Qué es la TMD?

DMT bile kendi nanitlerini üretti kodlama, programlama... Bunların çoğu doğrudan Çoğalıcılardan aşırıldı.

Verás, la cosa es, que aunque la TMD haya fabricando sus propios nanocitos su programación y codificación la mayor parte está copiada directamente de los Replicantes.

Sabahleyin çarşafa bir şeyler sarıp içtim. Sen gelmeden hemen önce de bir posta DMT tüttürdüm.

En realidad, me tomé unos LSD esta mañana y me di un saque con DMT antes de que llegaras.

Sence Bruno'da DMT'den daha sert bir şeyler var mıdır?

¿ Crees que Bruno tenga algo más fuerte que DMT?

DMT'nin etkisi bu.

Es el DMT.

Elinde uyuşturucu var. - Biraz da DMT alırım diyorum.

Éxtasis y LSD y creo que también puedo conseguir algunos DMT.

Elinde DMT var mı?

¿ Tienes algo de DMT?

DMT?

¿ DMT?

DMT kullanmadan önce bunu bir oku derim.

Deberías leerlo antes de probar el DMT.

- Elinde DMT var mı?

- ¿ Tienes algo de DMT?

Elimde bir miktar DMT var.

Tengo tu DMT.

İnsan bilinci üzerinde çok etkili, doğada bulunan basit bir bileşik. Yaptığı şeylerin yanısıra DMT hakkında beni herzaman etkileyen şeylerden birisi çok basit bir molekül olmasıdır.

Una de las cosas, además de lo que hace, que siempre me ha fascinado es el hecho de que es una molécula tan sencilla.

- N-Dimethyltryptamine'ni simgelemektedir. Eğer DMT'nin halka yapısına bakarsanız, bağlama yapabileceğiniz sadece 4 pozisyon göreceksiniz.

Si uno se fija en la estructura del anillo del DMT, se dará cuenta de que solo hay 4 puntos en los que se le puede agregar algo.

Bu sona ekleyebileceğiniz diethyl, dipropyl ve başka birkaç karbon değişimi var. Bunlar da size aktif bileşikleri verir ama DMT'den farklıdırlar.

Así pues, se puede crear dietil, dipropil, entre otros tipos de compuestos a base de carbono que darán compuestos con cierto nivel de psicoactividad, pero muy diferente de la DMT.

Tryptophan bir amino asittir ve heryerde bulunmaktadır. Tüm organizmalarda tryptophan bulunmaktadır, ve bütün organizmalar DMT sentezine yol açan iki anahtar enzime sahiptirler. Ve bunlar çok eski enzimlerdir, heryerdedirler ve esas metabolizmanın önemli bir parçasıdırlar.

Y todos los organismos tienen las enzimas claves que llevan a la síntesis de DMT y estas enzimas son ancestrales, están en todos lados, son parte fundamental del metabolismo.

DMT, şaşırtıcı birşekilde doğadaki bitki ve hayvanlarda çokça görülmektedir.

DMT esta increíblemente disponible en plantas y animales alrededor del mundo pero ¡ nadie sabe porque está ahí!

64 milyar dolarlık bir soru bu.

¿ Por qué hay DMT en nuestros cuerpos?

DMT'nin insan vücudundaki, bitkilerdeki ve tüm memelilerdeki işlevi nedir?

¿ Por qué existe en plantas, todo tipo de mamíferos? ¿ Y cuál es su rol en humanos?

DMT lerin gerçek bir işlevi yoktu ve sadece fizyolojik gürültüydüler.

Eran consideradas ruido fisiológico. Y ese es un entendimiento muy ingenuo.

Geleneksel olarak karşı çıkıIan iki anlayış olan bilim ve ruhaniyet yardımıyla, kültürel dialog içindeki zihin açıcıları yeniden gün yüzüne çıkarıyoruz.

Ciencia y espiritualidad, humildemente reintroducimos a los psicodélicos al diálogo cultural. DMT La molécula espíritu, es como un acertijo una paradoja.

DMT, yani sprit molekülü, bir bilmece, paradoks. Spirit-Ruh iç dünyadır, molekül ise dış dünya.

El "espíritu" es el mundo interno y la "molécula" es el mundo externo.

DMT'nin kaynağının pineal gland olması çok da çıIgınca bir fikir gibi gelmemişti. Bu da pinealin, doğal olarak oluşan mistik durumlarla bağlantıIı olduğu teorime çok uyuyordu.

Creo que no era tan difícil asumir una posible relación entre la glándula pineal y la producción de DMT, lo cual de hecho encaja con mi teoría de que la glándula pineal está relacionada con los estados místicos espontáneos.

Bu hipotez şunu öngörmektedir : Bazı stres uyarımlarında, pineal gland çok önemli miktarda DMT hormonu salgılar. İşte ruhun vücuda girip çıkmasını kolaylaştıran hormon budur.

Esta hipótesis propone que la glándula pineal, en ciertas ocasiones, bajo cierto estrés o estimulación, segregaría cierta cantidad de esta hormona DMT. Y es esta hormona natural la que facilitaría la entrada y salida del alma del cuerpo.

Meditasyon, oruç, ilahi söylemek ya da başka herhangi bir teknik ile özden kaynaklanan DMT seviyesinde bir patlama oluşabilir.

A través de meditación, ayuno, canto, danza y otras técnicas podría ocurrir un flujo endógeno de DMT que estuviera correlacionado con experiencias místico / espirituales.

Bence tarih boyunca insanoğlunun deneyimlediği halusinasyonla ilgili tüm fenomenlerde DMT'nin rolü var.

Creo que es posible que exista un rol para la DMT al explicar cualquier cantidad de fenómenos alucinógenos que el hombre ha experimentado a través de la historia.

DMT farmokolojisiyle ilgili ilginç noktalardan bir diğeri de aktif olarak beyne taşınmasıdır.

Otra de las cosas interesantes sobre la farmacología de la DMT es que es transportada activamente hacia el cerebro, así pues estamos influenciados por la DMT en cada percepción y actividad.

DMT'nin günlük algısal aktivite üzerindeki etkisini merak ediyorsanız, çok fazla DMT psikedelik bir etki yaratırken, yetersiz DMT ise dünyayı donuk, düz ve gri görmenize yol açar.

Demasiada DMT y las cosas se vuelven muy psicodélicas, y muy poca DMT y las cosas se vuelven grises, planas y tediosas. Hay algo que para mi tiene sentido sobre la DMT.

Bu nokta da DMT benim için çok önemlidir. Siz buna "ruh molekülü" diyorsunuz.

Tú la llamas "molécula espíritu", yo creo que debería ser llamada la "molécula de la realidad".

DMT, monoamin oksidas denen, karaciğerdeki bir enzim tarafından çözünür.

La DMT es rápidamente degrada por una enzima en el hígado llamada Monoaminooxidasa ( MAO ). Esa es la razón por la cual no es activa cuando es ingerida oralmente.

Ayahuskada bulunan görsel hayal içeriği DMT'dir. Amazon yerlileri, yazıIı kimya bilgileri olmaksızın ya tesadüfen ya da bir karışım yaparak DMT içeren bir bitki bir de ayrıca enzim inhibitörü içeren bir bitki buldular.

A través de una extraordinaria acción de química preliteraria, los nativos amazónicos lograron descubrir ( no sé como lo hicieron ) que una planta contenía DMT y que otra planta contenía un inhibidor de la MAO ( IMAO ) y que combinadas podían consumir DMT y que se activa oralmente.

Bunlar karştırıIıp DMT içilebilir. Yarım saat içinde etkinleşir, etkisi de 3-4 saat sürer. Ve bu yöntemle, dumanın çekilmesinden ya da damardan enjekte edilmesinden çok daha rahat hareket olanağı sağIanır.

Comienzan los efectos en media hora, dura aproximadamente 3 o 4 horas y se puede "maniobrar" mucho más cómodamente en ese estado en comparación a cuando se fuma o se inyecta.

Benim için değerli olan DMT deneyimlerim gibi, bu kavmin, genişleyen ve hareket alanı sağlayan teknolojisinin de çok değerli olduğunu hissediyorum.

Hasta donde mis experiencias con la DMT me conciernen, creo que existe un mayor valor en esta modalidad en la que la experiencia se extiende y lo vuelve un espacio mucho más navegable.

Öyle geliyor ki Ayahuskanın bir planı vardı ve bu tüm dünyaya ulaştı, ve DMT'yi binlerce insanın yaşamına soktu. Son 10 bin yıIdır ulaştığından çok daha büyük bir alana ulaşmıştır.

Es mi opinión que Ayahuasca tiene un plan y que ha alcanzado a todo el mundo y ha brindado DMT a muchas miles de vidas que ha alcanzado una cobertura muchísima mayor que la de los últimos miles de años,

Benim neslimdeki pek çok kişi gibi ben de ilk olarak DMT'yi Terence McKenna'dan duydum. Bu kadar güçIü, ilginç, antropolojik olarak zengin bir konu olan DMT bileşeni hakkında bilgi edinmenin çok eğlenceli bir yolu vardı

Creo que muchas personas de mi generación escucharon por primera vez de la DMT a través de Terence McKenna y fue una manera muy divertida de darse cuenta de la existencia de un compuesto tan poderoso y antropológicamente interesante como lo es la DMT.

DMT etkisi, vücuttan ayrıImış bilincin mümkün olduğunu açıkça göstermektedir.

El flash de DMT hace evidente que la conciencia no corpórea es una posibilidad

LSD ve benzeri psikedelik ilaçlara verilen aleyhte tepkilerin ne kadar az olduğunu takip etselerdi, psikedelik araştırmalarda ABD cephesini tekrar açabilecek en iyi uyuşturucu, bileşim ya da kimyasalın DMT olduğunu görürlerdi.

El compuesto que parecía ser el mejor candidato para reabrir la investigación sobre psicodélicos en EUA, sería DMT.

Çünkü ilk çalışmalarda DMT güvenle kullanıImış olmasına ve beynin doğal bir bileşimi olmasına rağmen bu aynı jenerasyon üzerinde yapıIan ilk çalışmaydı.

A pesar de que la DMT ha sido usada de manera segura en estudios anteriores como un componente natural del cerebro la DMT es una de los psicodélicos más potente y profundo que se conocen.

Tuhaf, DMT'nin etkisi sadece altı dakika sürüyor.

Es curioso.

Ama sonsuza dek sürmüş gibi sanıyorsun.

El DMT sólo dura seis minutos pero de verdad parece una eternidad.

İşte DMT'nin ya da dimethyltryptamine'nin hikayesi.

Esta es la historia del "DMT" o Dimetiltriptamina. Un simple compuesto encontrado en la naturaleza que tiene profundos efectos en la conciencia humana.

DMT, N

NN-Dimetiltriptamina.

Yani teorik olarak, herhangi birşey DMT'yi sentezleyebilir.

Así que, en teoría, cualquier organismo podría sintetizar DMT.

Bu amaç DMT'nin ortak moleküler dil olabileceği görüşüne çok uygun..

Realmente tiene sentido pensar que la DMT podría ser la base común de un lenguaje molecular

DMT dumanını çekmek, psikedeliklerin ateşlenmesi gibidir.

Fumar DMT es muy diferente a consumir cualquier otro tipo de psicodélicos.

DMT verildiği anda çok kısa sürede aktive olur.

Cuando se administra la dimetiltriptamina tiene un efecto muy rápido y una duración de acción muy corta.

Son 10-15 yıIda daha da meşhur oldu.

Y el ingrediente visionario en la Ayahuasca es la DMT.

DMT, insanlar için, kullanmak zorunda oldukları bir maddeden ziyade artık bir kavram haline geldi.

Se volvió más como un concepto y no necesariamente una experiencia que todos tenían.

Gerçekten de DMT çok farklı bir deneyim seviyesi sunuyordu.

DMT realmente parece ser un completo nivel diferente de experiencia.