Duramam traduction Espagnol
857 traduction parallèle
Şimdi duramam. Gidip Druce'un nesi var görmeliyim.
Quiero ver qué pasa con Druce.
Hayır, şimdi duramam.
Y ya casi se agota el tiempo de la entrevista.
Hep kapalı duramam.
No puedo estar siempre encerrada.
Şu anda duramam.
Ahora no puedo parar.
- Aptal olma. Orada öylece duramam.
No puedo quedarme en la comisaría.
Yoldaş Kumandan, Ben hazırolda duramam.
Camarada Comandante, no puedo estar en posición de firmes.
Atlanta'ya gelip, yine senden yardım alırsam, kendi ayaklarımın üstünde duramam.
Si voy a Atlanta y acepto tu ayuda de nuevo nunca seré independiente.
Duramam. Hale vardım sayılır.
Quiero ir directo al mercado.
Denesem bile, seni sevmeden duramam.
Aunque Io intentara, no podría dejar de quererte.
- Burada duramam.
- No puedo pararme aquí.
Daha fazla duramam.
Ya no lo soporto más.
Bir kere başladım, duramam.
¡ No se aplaza una ejecución!
Bana durmamı söyleme, duramam.
No me pidas que lo deje. No puedo.
- Biliyorsun. Evde oturup boş duramam.
Ya lo sabes, no sé estar sin hacer nada.
Onun Tanrısına karşı duramam.
No puedo luchar contra su Dios.
Beraat ettiğini biliyorum. Ama beladan uzak duramamışsın.
Pero continuó metiéndose en problemas.
- Burada duramam, suya dalıyorum.
- Me voy a meter. - Me voy a meter en el agua.
ama artık ben - burada daha fazla duramam.
Pero ya no puedo quedarme aquí.
Dedikodu yapmak için duramam.
No puedo pararme a charlar.
Parmak uçlarımda o kadar uzun süre duramam.
No puedo permanecer tanto tiempo sobre mis dedos.
- Tam havamdayım. Şimdi duramam.
- Hay que aprovechar la suerte.
- Pekala. Ama orada fazla duramam.
Pero no me quedaré mucho tiempo.
Ben devamlı ayakta duramam.
No puedo pararme todo el tiempo.
- Karışmadan duramam.
- No puedo no meterme.
Şimdi burada seninle tartışarak duramam, Albert.
No puedo quedarme discutiendo esto contigo.
O, odada başına gelecekleri başın gelecekleri beklerken burada duramam.
No puedo soportar que él esté esperando en el cuarto. sabiendo que se la van a dar.
O zaman gitsen iyi olur, burada fazla duramam.
Entonces es mejor que se vaya porque no puedo esperar.
Duramam.
No tengo tiempo.
Daha fazla kıpırdamadan duramam.
Pero, no creo que pueda soportar mucho tiempo.
Seni görmeden duramam.
Puedo dejar de verte.
Şimdi duramam. Artık duramam.
- Tengo que volver adentro.
- Duramam, çünkü gitmem gerekiyor!
- Tengo que irme, Earl.
Ben duramam.
Yo no podría.
Pete, fazla duramam, hemen gitmem lazım.
Petey, no puedo quedarme. Debo largarme.
Tek bir hastayla oyalanıp duramam.
No puedo perder tiempo por un enfermo.
Onunla birlikte sen ormanda sinsice takılırken, ben burada oturup duramam.
No me quedaré aquí mientras tú estás con ella.
Ben bu yerde duramam!
Odio los bichos.
Şimdi duramam. Dediğimiz gibi akşam görüşürüz.
No puedo parar ahora, nos vemos esta noche como quedamos.
Artık buralarda duramam, Bu gece kaçacağım.
Esta noche me largo, vuelvo a mi casa.
- Bu saçmalık için duramam.
- Si es para decir sandeces...
- Yerimde duramam ben.
- Necesito moverme.
Kapa çeneni! Elim kolum bağlı duramam.
Es algo que tengo pendiente.
Bu evde bir dakika daha duramam bana bütün kutsal mücevherleri verseniz bile.
No permaneceré en esta casa otro minuto... ni siquiera si me diese todas las joyas de la Cristiandad.
Yüksekte duramam, efendim.
Tengo vértigo, señor.
Aşık oldum mu, duramam.
Cuando quiero, no puedo pararme.
- Lanet olsun, hiç bir şey yapmadan duramam. - Hayır, efendim!
Cualquier movimiento precipitado podría poner en peligro a las mujeres.
Sakin ol, burada duramam.
Tranquilo.
Şimdi duramam burada.
No puedo detenerme ahora.
Ama şimdi duramam burada.
Pero no puedo detenerme ahora.
Burada duramam! Beni tutuklayın.
Deténgame.
Fakat burada aylak aylak duramam.
Pero no puedo quedarme sin hacer nada.