Düştü traduction Espagnol
11,908 traduction parallèle
Margaux tuzağa düştü.
Margaux cayó en la trampa.
Dış rölelerden birisinin operasyon verimi minimum seviyenin altına düştü.
La operación de eficiencia de uno de los otros relevos... ha caído al mínimo.
Bıçağını bir kez daha sallarken ayağı kaydı ve düştü, ben de kaçtım.
Y él... él trató de volverme a dar se resbaló, se cayó y yo salí corriendo.
Birisi gerçekten düştü!
¡ Alguien se ha caído en la vida real!
Direkt sesli mesaja düştü.
Saltó directamente el contestador.
Soluk alması yavaşladı, kan basıncı düştü, ellerini sıkmayı bıraktı. Kısaca rahatladı.
Su respiración se ha tranquilizado, su presión sanguínea ha disminuido, y ha soltado las manos ; está aliviado.
Tansiyonu düştü.
La presión ha bajado.
- Üzerine bavul düştü de.
- Se me ha caído una maleta encima.
Kızımın peşine düştü.
Fue tras mi hija.
Ruslar Afganistan'ı terk ettiğinde, farklı mücahid grupları birbirine düştü ve güç için şiddetli bir mücadele başladı.
Cuando los rusos abandonaron Afganistán, los diferentes grupos mujaheddin atacában el uno al otro y comenzó una lucha feroz por el poder.
Beni yok etmek istiyor, bu yüzden arkadaşlarımın peşine düştü.
Quiere destruirme así que va a por mis amigos para hacerlo.
Tüm suçlamalar düştü.
Han retirado todos los cargos.
Jack'in suçlamaları düştü.
Han retirado los cargos contra Jack.
Kolum düştü.
Ahí va mi brazo.
Hayır, sanırım hükümet peşimize düştü...
No, creo que el gobierno nos descubrió...
O dava düştü.
Esa demanda fue desestimada.
Alamo düştü!
¡ El Álamo está perdido!
Alamo düştü! Santa Anna, Alamo'yu aldı.
¡ Santa Anna ha tomado El Álamo!
Alamo düştü!
¡ Santa Anna ha tomado el Álamo!
Yine düştü bak. Lütfen ayağa kalkın.
Aigoo, aquí va de nuevo, por favor, levántese.
AKşama doğru hava serinledi, 36 dereceye kadar düştü.
Cuando la noche cae, la temperatura desciende hasta los 36 grados.
- Hık dedi burnundan düştü.
Snuffleupagus.
İyi. Dinle sana işim düştü.
Bien.
Direkt telesekretere düştü.
Me mandó al buzón de voz.
Dikişlerim de düştü.
Los puntos ya están fuera.
Kovac, pomeranianını yakalamaya çalışırken kayıp verandasından düştü.
Kovac resbaló y se cayó siguiendo a su pomerania.
Ve sekiz yıI sonra, binlerce mil uzaklıktan.. ... Hint okyanusuna düştü.
Así que después de ocho años, se estrelló... en un franja de 1.500 km. A lo largo del Océano Índico.
Tuzağa düştü Hank.
Le tendieron una trampa, Hank.
Grimm'in tuzağına düştü.
El Grimm le tendió una trampa.
Onu vurdum, yere düştü.
Le disparé.
Alex'in doğumu başlamış. Bu şey nasıl oldu da üzerine düştü?
Alex está... de parto.
- FBI ajanı Chavez'in peşine düştü.
Va en busca de Chávez, la Agente del FBI.
Helikopter düştü kesin.
El helicóptero se estrelló.
Hepsi aynı anda aynı yere mi düştü oyun oynar gibi?
¿ Resulta que todos estaban en el mismo lugar, en el mismo momento, como una especie de búsqueda enferma del tesoro?
Doktor, kalp atışı 160'tan 120'ye düştü.
Doctora, el ritmo cardíaco bajo de 160 a 120.
" Bir meteor Theale şehrine düştü.
" Un meteorito ha aterrizado sobre el municipio de Theale.
Dişim düştü!
¡ Se me ha caído el diente!
Nikki de onu itti, sonra nasıl oldu anlamadım ama kafasını çarptı ve yere düştü.
Nikki la empujó y yo, yo, no sé cómo pasó.
Görüşmemizin yarısında diş sabitleyicisi düştü.
Su aparato de dientes se cayó a mitad de la sesión.
Duşta kayıp cam kapının üzerine düştü.
Se cayó en la ducha, atravesando la puerta de cristal.
Westgroup'un hisse bedeli şimdiden % 8'in altına düştü. Milyonlarca dolarlık zarara uğradık.
El valor de las acciones de Westgroup ya ha caído en un 8 por ciento y estimamos el gasto incurrido en varios millones.
Defalarca Alex'in yanında oldum ama sonunda hep hapse düştü.
He estado ahí para Alex una y otra vez y siempre aterriza de nuevo en la cárcel.
Btandy'nin cesedi neden birden tavandan aşağı düştü?
¿ Por qué el cuerpo de Brandy apareció de repente y cayó a través del techo?
Ve sonra dün, boynumdaki kafama düştü.
Y ayer, mi cabeza se cayó de mi cuello.
Metro platformunda ayağı kaydı ve hareket hâlindeki bir trenin önüne düştü.
Se resbaló en la plataforma del Metro delante de un tren.
- Sanırım bir parçası düştü.
- Creo que una pieza se cayó.
Evet, çünkü ısıtıcın açık, toza alerjim var ve basketbol topun yüzüme düştü!
Si, porque tienes prendido el calefactor, soy alérgica al polvo, y tu pelota de basquet me golpeó en la cara.
Kara Şahin Düştü'de oynamış mıydı?
No lo sé, ¿ estuvo en Black Hawk dawn?
- Hayallerim suya düştü diyelim.
Como un choque e incendio.
Parmaklarım hırsızlıktan yorgun düştü.
Estoy cansado de tanto robo.
Vampir maymunların yuvasına düştü.
Cayó en un nido de monos vampiro.