Earl traduction Espagnol
4,382 traduction parallèle
Earl çok yaramazsın ama çok da iyisin.
Oh, Earl, eres tan atrevido y bueno.
Bu Earl'e neredeyse siyahi bir insansın demek gibi.
Esto es como cuando le dijiste a Earl que eras practicamente negra.
Merhaba, Earl.
Hola, Earl.
Birkaç balon, bir humus tepsisi ve muhtemelen Earl olacak.
Tengo globos, una bandeja de hummus, y posiblemente a Earl. Todavía no lo ha confirmado.
Kucağı dans için yeterince büyük müydü?
Sí, ¿ su regazo es lo suficientemente grande para un baile? Earl, estoy tan decepcionado contigo.
Ne partisi?
¡ Demonios, Earl!
Kahretsin, Earl. Doğum günü için sürpriz bir parti olacaktı.
Se supone que ha de ser una sorpresa por su cumpleaños.
Earl Whitson adında eski bir polise ait.
Un ex-policía llamado Earl Whitson.
- Earl Whitson.
Earl Whitson.
Earl, ne yapıyorsun?
Earl, ¿ qué estás haciendo?
Ben de pul var. İşte burada Earl.
Tengo un sello justo aquí, Earl.
- Earl vergi iadelerini kendin mi dolduruyorsun?
- Earl, ¿ haces tus propio impuestos?
Earl'in vergi iadelerini yapman çok iyi oldu.
Está muy bien por tu parte que hagas la declaración de impuestos de Earl por él.
Orası değil, onlar Earl'in vergi iadeleri.
No ahí, esa es la devolución de impuestos de Earl.
Onlardan bir tane alır, Earl'in iadelerini bırakırız.
Podemos coger uno cuando deje la devolución de Earl.
Earl'in işine burnunu sokan ve tüm o Wharton muhabbetini yapan sendin.
Mira, eres la única que tenía que entrometerse y conseguir todos los "Wharton" con Earl.
Eğer o iğrenç şeyin içinde o aptal pulları bulabilmiş olsaydın Earl'in vergi iadelerini görmeyecek ve çöp tekesinde dikiliyor olmayacaktım.
Si hubieras sido capaz de conseguir un estúpido cuño en esta cosa horrible, Querría no volver a ver la declaración de Earl y no estaría en un basurero.
Earl'in vergi iadeleri!
¡ Los impuestos de Earl!
Ben Earl'in iadelerini bırakıp olabildiğimce çabuk döneceğim.
Voy a meter la devolución de Earl en la ranura, y volveré tan pronto como pueda.
Earl, kazanırsak sen kendi payınla ne yapacaksın?
Earl, ¿ qué vas a hacer si ganamos?
Earl benim yüzümden limuzinini kaybeden ilk adam olamazsın.
Earl, no serías el primer hombre en perder un miembro por mí.
İşte bu yüzden Earl, bu beş hediye paketi senin için.
Y es por eso, Earl, que te doy todas estas 5 bolsas de regalo para ti.
Conrad Weaver ve Earl Mayfield.
Conrad Weaver y Earl Mayfield.
Earl Mayfield Rich'in yeğeniydi.
Earl Mayfield era el sobrino de Rich.
Earl Mayfield'ın telefonunda Renko'nun söylediği kişi olmadığı yazan bir mesaj vardı.
Había un mensaje en el móvil de Earl Mayfield que sugería que Renko no era quien decía ser.
Diyelim ki Earl Mayfield ve Renko'yu Henderson vurdu.
Digamos que Henderson disparó a Earl Mayfield y a Renko.
Diyelim ki balistik inceleme Walter Henderson'la Earl Mayfield ve Renko'nun aynı silahla vurulduğunu gösterdi.
Se supone que Balística demostrará que la bala que mató a Walter Henderson coincide con la que disparó a Earl Mayfield y Renko.
Rich yanında çalışan Conrad Weaver'ın çürük elma olduğunu düşündü ve yeğeni Earl'ü onu öldürmeye gönderdi.
Entonces Rich pensó que su empleado, Conrad Weaver, era la manzana podrida, así que envió a su sobrino, Earl, para matarle.
Ama Earl'ün telefonuna gelen mesaj Bay Renko'nun çürük elma olduğunu ima ediyordu.
Solamente, Earl tenía información en su móvil que sugería que el Sr. Renko era la manzana podrida.
Nell, Earl Mayfield tam olarak neresinden vurulmuştu?
Nell, ¿ dónde fue el disparo a Earl Mayfield? ¿ En qué parte de su cuerpo?
Bu çay, Londra'nın en kaliteli çayı olan Twinings Earl Grey.
Es Twinings Earl Grey, el mejor de Londres.
O zaman bergamot çayı olsun. Earl Grey olmamak kaydıyla tabii.
Entonces algo de bergamota, que no sea de Earl Grey.
Earl, kur yapma şeklin terbiyesizlikten şu kadarcık uzakta ve bunu yapmakta kolay değil. Sophie geldi.
Earl, tu flirteo es la cantidad exacta de suciedad, y eso no es fácil.
Evet, şu bana izletmeye çalıştığın My Name Is Earl'deki ( * ) adam gibi.
Sí, como ese programa con el tío de Mallrats que sigues intentando hacer que me guste.
Siz benim en sevdiğim üç Chicagolu, tamamı erkek Madonna cover grubundan biriydiniz. Sizinle beraber de Ma-Donald ve Materyalist Earl.
Tíos, eráis una de mis tres bandas de imitadores de Madonna totalmente masculinas de Chicago favoritas, ahí arriba con Ma-Donald y Material Earl.
- Kuzenim Earl de elinde sigarayla uyuyakalmadan önce böyle demişti.
Eso mismo dijo mi primo Earl justo antes de quedarse dormido con un cigarrillo en la mano.
Annem, Kore'den, son kalan sinirimi zorluyor Earl?
Mi madre en Korea está explotando mi último nervio, ¿ comprendes, Earl?
Sanki bağımlıymış gibi takıntılı çaya. Ama sadece yeşil çay.
Sí, está obsesionada como una adicta, pero por un Earl Grey.
Earl, kaymağını yemek mi?
Earl, ¿ tomas algo de dinero?
Pekâlâ, Earl.
Muy bien, Earl.
- Earl, bu açma kapama düğmesi.
Earl, es un botón de encendido y apagado.
Earl'dan gelen ekstra parayı kek işi için kullanabiliriz.
Podemos añadir este dinero extra que nos dio Earl a nuestro fondo del negocio de pastelillos.
Çok Teşekkürler, Earl.
- Gracias, Janet. Muchas gracias, Earl.
Selam Earl. Ne oldu?
Oye, Earl. ¿ Qué tienes?
Ve eve geri dönmeyeceğim. Deli Earl ile çardakta uyumak zorunda kalacağım.
Voy a tener que irme... a dormir al mirador con el Loco Earl.
Uyuşturucu çıkmazsa Earl çok kızacak.
Cuando no sean drogas, Earl se enfurecerá.
Earl, seni şeytan.
Eres un diablillo, Earl.
Earl götürdü beni.
Earl me llevó.
Earl, beni hayal kırıklığına uğrattın.
Se acabó.
Yedi numaralı masanın hesabı burada, Earl.
Aquí está la cuenta de la mesa siete, Earl.
Earl, dinle.
Earl, escucha.