English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ E ] / Eben

Eben traduction Espagnol

301 traduction parallèle
Vermont'daki kuzenim Eben böyleydi.
Mi primo Eben de Vermont era así.
Adım Eben Adams.
- Me llamo Eben Adams.
"Ben Eben Adams, bilseniz iyi edersiniz" der gibi.
- Eben Adams. Tal vez sería mejor que no lo estuviera.
Yaşasın Eben Adams, yaşasın.
Hurra por Eben Adams. Hurra.
- Eben!
¡ Eben!
Eben, hep seni düşündüm.
Eben, he pensado mucho en ti.
Beni sevmiyor musun, Eben?
No te rías de mí, Eben.
Eben, eğer sen de istiyorsan.
¡ Eben, vas a hacerlo!
Eben, söz ver beni hiç unutmayacağına.
Eben, prométeme que no me olvidarás.
Merhaba, Eben!
Hola, Eben.
- Merhaba, Eben.
- Hola, Eben.
Beni beklediğin için çok mutluyum, Eben.
Me alegra tanto que me esperes, Eben.
Dünya ne kadar da güzel, Eben.
Qué hermoso es el mundo, Eben.
Bence de biliyor, Eben.
Creo que Él lo sabe, Eben.
Yıllardır resim satıyorum, Eben.
- Llevo años vendiendo cuadros.
Eben!
¡ Eben!
Hayır, söyleme böyle.
No digas eso, Eben.
Canın sıkkın gibi söyledin.
- Lo dices con tristeza, Eben.
Eben, umarım portremi bitirebilirsin.
Eben, ojalá acabaras mi retrato.
- Merhaba, Eben.
- Hola, Eben. - Hola.
Eğer gelirlerse görmeye gelecekleri şey benim tablom olmayacak. - Sen olacaksın. - Teşekkür ederim, Eben.
Si es así, no vendrán a ver mi obra, vendrán a verte a ti.
Eben Adams.
Eben Adams.
Eben, senin şu deniz ve Land's End Feneri resimlerini ne zaman görsem kalbim duracak gibi oluyor.
Pero Eben, estos cuadros tuyos del mar y del faro de Land's End... Cada vez que los veo... se me detiene el corazón.
Keşke orada olsak Eben.
- Ojalá pudiéramos estar allí.
Evet, Eben.
Sí, Eben. Sí.
Oraya zaten gitmişiz gibi hissettim kendimi. Sanki tüm hayatımızı birlikte geçirmişiz.
Eben, me siento como si ya estuviéramos allí, como si hubiéramos estado toda la vida juntos.
Benim aşkım da sensin, Eben.
Eres tú, Eben. Tú, mi amor.
- Gitmeliyim.
- Tengo que irme, Eben.
Emin olmak istiyorum, Eben.
Oh, Eben, quiero estar segura.
- Ne güzel bir eşarp.
- Eben, qué pañuelo tan bonito.
"Bence o biliyor, Eben" dediğinde oradaydım.
Fue allí donde me dijo : "Creo que Él lo sabe, Eben".
- Sonsuza kadar beraberiz Eben.
- Tenemos la eternidad juntos.
- Boşuna uğraşıyorsun Eben.
- Luchas contra nada, Eben. ¡ Contra nada!
Lütfen Eben, bırak beni.
- Por favor, vete sin mí.
Sen yaşamalısın Eben. İnancını koru.
Debes seguir viviendo, Eben, pero con fe.
Eben bu gerçekten ben miyim?
Eben, ¿ soy realmente yo?
Eben.
Aqui Eben.
- Eben.
- Eben.
Ah, tatlım.
Eben.
Unutmayacağına söz verir misin, Eben?
Prométeme que no Io oIvidarás, Eben.
Eben.
Eben.
Eben mi?
¿ Eben?
Eben?
¿ Eben?
Tekrar evlendiyse, Eben'e zaten sahip olamayacağımız bir şey satmış oluruz.
Si se ha vuelto a casar, Ie estamos vendiendo algo que nunca conseguiremos.
Eben'in yalan söylemediğinden emin olmak için kalıp gelini görmeliyiz.
Nos quedaremos para ver a Ia novia, no sea que Eben esté mintiendo.
Eben içerde.
Eben está dentro.
Eben'e söylenmesi gerekenleri söylerim.
Le diré a Eben Io que tenga que decirle.
Eben'a hiç aldırma.
No Ie hagas mucho caso.
Yaşasın Eben Adams!
¡ Hurra por la libertad, dice la Shan Van Vocht! " ¡ Hurra por Eben Adams!
Ne bugünle ne de geçmişle ilgili bir şeyler. Bunu çok iyi yakalamışsın, Eben.
Pues aquí lo has captado.
EBEN ADAMS RESİMLERİ
LOS CUADROS DE EBEN ADAMS

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]