English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ E ] / Ekmek

Ekmek traduction Espagnol

6,812 traduction parallèle
Bu yüzden yanınıza ekmek kırıntısı alsanız iyi edersiniz.
Así que mejor llevar migas de pan.
Yalnızca birkaç balık ve biraz ekmek.
Solo algunos pescados y algo de pan.
- Soğuk ekmek ve pekmez var biraz.
Hay pan frío y melaza.
Pazar günü sizleri ekmek ve şarap ayininde görmeyi umuyorum.
Me imagino que los veré en la misa del domingo.
Her ne kadar ispatlanamadıysa da büyücü olduğuna emin olduğum büyük Leonardo da Vinci, şaheseri olan Son Yemek'te masada ızgara yılan balığı, ekmek ve şarap olduğunu göstermişti.
El gran Leonardo da Vinci, que seguro era un brujo aunque nunca se comprobó, en su pieza maestra La Última Cena representa las anguilas asadas, el pan y el vino en la mesa.
İçinde Kool-Aid, çürümüş meyve, ketçap ve küflü ekmek var.
Oye... Lleva Kool-Aid, fruta vieja, ketchup y pan mohoso.
Tıbbi tavsiye, günümüzde ekmek gibi bir öneme sahip. Bu nedenle ne ekmeği ne de tıbbi tavsiyeyi fakirlere dağıtmak uygun değil.
El consejo médico es una materia prima tal como el pan y el entregar tanto uno como el otro a los no merecedores está mal.
Haşlanmış pirinç gibi sadece beyaz şeyler tüketirdi. Kızarmış pirinç yemezdi zira yeterince beyaz değildi, beyaz ekmek vesaire. Tartışmalarda bu küçük çocuğun ağzından çıkan argümanların kalitesine hayret ederdik.
Sólo comía comida blanca, por ejemplo arroz hervido pero no frito ya que no era lo suficientemente blanco pan blanco, y así... y te podías llegar a maravillar de la calidad de los debates que surgían de esto.
Ben evde televizyon izleyip para kazanırken, bir madencinin kan ter içinde çukur kazması ; kazmazsa o akşam evine ekmek götüremeyecek olması çok saçma geliyor.
Parece ridículo que los mineros deban cavar hasta que sus cuerpos estén llenos de sudor enfrentados al hecho de que si se atrevieran a parar no podrían poner comida en sus mesas esa noche mientras yo puedo hacer más y mayores cantidades de dinero cada día solo por estar sentado y ver televisión.
Ekmek ne kadar?
¿ Cuánto cuesta el pan?
A-1'de Sandra için ekmek alan sen miydin?
¿ Eres la que compró el pan para Sandra... - sobre la A-1?
Ve ekmek.
Y pan.
Zahmet olmazsa biraz da ekmek, hanımefendi.
Con un pedazo de pan, si tiene para mí, señora.
Bu yaşlı adama ekmek getirin ve mutfak pencerelerini kontrol edin.
Tráele a este viejo su pan. Y comprueba las ventanas de la cocina.
Bak, arada ekmek arası oldum.
Mira, soy un taco.
Ekmek.
Pan.
Ekmek bunun esas hali.
Bueno, pan es una sustancia.
Bitki ekmek istedin sadece.
Solamente querías plantar vegetales.
Ben hala uçuşan ekmek kızartıcılarla takılıyorum.
Yo aun tengo las tostadoras voladoras.
Waffle veya kızarmış ekmek?
¿ Gofres? ¿ Tostadas francesas?
Korkunç derecede güçlü olmamı sağlayan geniş ağırlık merkezimin yanında peynir ekmek gibi satış da yapıyordum.
No solo mi gran centro de gravedad me hacía monstruosamente fuerte, pero también podía vender como el viento.
Kızlar birliğindeki beyazlardan ekmek çıkmıyor mu?
¿ No te dan lo tuyo esas putas conservadoras?
Bu ekmek GDO içeren buğdaydan yapılmış ve ABD'deki marullarda dışkı oranı % 12'ymiş.
Este pan es de harina GMO modificada, y leí que el 12 % de la lechuga de Estados Unidos dió positivo por materia fecal.
Bak, o adam iki sosisin arasına bir ekmek koyuyor.
Mira ese tipo colocando un pan en medio de dos salchichas.
Ekmek yoksa pasta yiyin!
Como María Antonieta.
- Bana biraz ekmek kızartır mısın?
¿ Me preparas pan tostado?
Sana biraz ekmek kızartacağım.
- Te haré pan tostado.
Benim güvenimi kazanması için 40 fırın ekmek yemesi lazım.
Bueno, ella deberá recorrer un largo camino para ganarse mi confianza. Eso es todo.
Fakir ülkelerimizle kıyasladığımızda, orada ekin ekmek zor yaşamak zor.
Comparado con nuestras pobres tierras, donde es difícil cultivar la tierra, es difícil vivir.
Dev kralın hizmetkarları bir ekmek masasını konağa getirmişler ve tahtın önüne kurmuşlar.
Los sirvientes del rey gigante entraron al salón con una fuente y la pusieron frente al trono.
Ekmek masasının bir ucuna Loki için bir sandalye konmuş diğer ucuna da Logi için.
Pusieron una silla para Loki de un lado, y otra para Logi al otro lado.
İkisi de olabildiğince hızlı yemişler sandalyelerini kaydırıyorlarmış ve ekmek masasının ortasına kadar gelmişler.
Los dos comieron tan rápido como podían, acercando su silla, y se encontraron en la mitad de la fuente.
Fakat Logi sadece eti yemekle kalmamış kemikleri de, hatta ekmek masasını da yemiş.
Pero Logi no solo había comido la carne, había comido los huesos y la fuente también.
Annen müdür yardımcısıyken dersleri ekmek?
¿ Saltarte las clases cuando tu madre es la subdirectora?
Yani bana doğum günü ekmek kırıntıları mı bıraktın?
¿ Así que me has dejado migas de cumpleaños?
Umarım kızarmış ekmek seviyorsundur.
Espero que te gusten las tostadas francesas.
- Ekmek yolla.
- Dadme pan.
recommitment ceremony ekmek servis ediyor musunuz?
¿ Está sirviendo pan en su ceremonia de reafirmación?
Ekmek mi?
Bread?
Yumurtalı ekmek.
Huevo en el agujero
Bir sürü ekmek aldım.
¡ Tengo mucho pan!
Tarlaya yeniden ekmek için elimizde hiçbir şey olmayacak.
No quedará nada para resembrar el campo.
Yan bahçeye bitki ekmek istiyorum.
Quiero plantar un jardín en el patio lateral.
İktidarsızlık bir fahişenin ekmek kapısıdır.
La impotencia es el pan de cada día de las chicas.
Ekmek dilimlerinin üstündeki.
Las semillas en el pan.
Bir sürü ekmek diliminin üzerinde susam tohumu var.
Un gran número de estos panes tienen ajonjolí encima.
Milyarlarca ekmek dilimi.
Billones de panes.
Eve ekmek götürmek lazım.
Tengo que darles de comer.
Ekmek çalmaya mı çalıştınız?
¿ Estaba tratando de robar el pan?
Bunları restoranıma ekmek arabalarının içinde götüreceğiz.
Estamos a mover estos a mi restaurante Sentarse en ellas hasta que sepamos que son fríos.
Ekmek de mi yok?
¿ Y el pan?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]