Empanadas traduction Espagnol
189 traduction parallèle
O bayık tavuk köftelerini yemek istemezsiniz.
Debe evitar esas pesadas empanadas de pollo.
Kim ayaklarıyla ses çıkarıyor?
¿ Quién marcha que parece que hace empanadas?
Etli ekmek mi?
- ¿ Empanadas?
Evet.
- Sí, empanadas.
- Çörekler çok iyi görünüyor.
- Las empanadas parecen ricas.
Yeni pastalar alabilir miyiz?
Uh, podríamos tener empanadas nuevas, por favor?
- Biftek ve etli börek, teşekkürler.
- Bife y empanadas, gracias.
Şu bizim sokakta büfe açan adam bile ona çalışıyor.
Ese tipo que ha abierto el puesto de empanadas en nuestra calle está trabajando para él.
- Pilmen yiyelim mi? - Olur.
- ¿ Quieres unas empanadas?
... biz köfte yaparız, sen de şarap al.
Hemos preparado empanadas. Tú trae el vino.
Hatırladın mı? Biz köfte yaptık ve bira getirdik.
Traemos empanadas y cerveza.
Köfteler harika!
¡ Empanadas, magnífico!
Köfteleri ne yapalım?
¿ Y las empanadas?
İngiliz turtaları, dünyanın her yerinde meşhurdur.
Las empanadas británicas son famosas en el mundo entero.
Geçen sene Farley Gıda, beş milyon turta üretti. Biftekli ve ciğerliden Cornish pastalarına kadar her türlüsü.
El año pasado la empresa de alimentos Farley produjo cinco millones de unidades desde las típicas de carne con riñones hasta empanadas de verduras.
1935 yılında, tarihimiz boyunca en büyük satış rakamlarına ulaştık.
En 1935 hemos vendido más empanadas que en cualquier otra época de la historia.
- Farley'nin turtalarından değil mi?
¿ No es el de las empanadas?
Bayan Lemon, adamın turta yaptığını söylüyor.
Miss Lemon dice que fabrica empanadas.
Turta mı?
¿ Empanadas?
Ve burası, Hastings,... onun sosislerini, turtalarını, jambonlarını yaptığı yer.
Ahí, Hastings, es donde elabora sus salchichas sus empanadas y sus jamones.
Ofiste, işin içine kıymalı börek girdiğinde onun gaipten haber aldığını söylerdik.
En la oficina decíamos que tenía vista de lince en lo que se refería a las empanadas de cerdo.
Bu turta kralı, evini terk etmeden çalışanlarını nasıl gözlüyordu, ha?
¿ Cómo podía el rey de las empanadas vigilar a sus trabajadores sin tener que salir de su casa?
Birincisi asla mide bulandıran kıymalı böreklerden yapmamam gerekiyor. Ve ikincisi çalışanlarımın hallerinden çok iyi anlıyorum.
El primero que nunca fabricaré detestables empanadas de cerdo y el segundo que soy demasiado comprensivo con mis empleados.
Peynirli tost yaptım... İster misin?
Esta noche tenemos empanadas.
Bu tür ırkçı hareketleri dindarlıkla bağdaştırmak çok zor
Es difícil reconciliar esto con la religión y las empanadas.
Nefret ediyorum şu büyükannemin aptal turtalarından.
¡ Odio las empanadas de la abuela!
.. ama çiçeklerin hâlâ her gün toplanması gerekiyor.
Cada día ellas repiten el trabajo de cosechar las flores. Las empanadas de flores se moldean fácil
Tavuk güveçlerini ısıtabilirim.
Podría traer unas empanadas de pollo.
Bulunduğum yerde Ester'in yemeklerini bulmak biraz zordu.
Donde estaba no conseguía las empanadas de Esther.
- Ispanak sarma yapan bir yer biliyorum.
Conozco un lugar donde hacen muy buenas empanadas de espinaca. Mira, Emily.
Bu akşam ki İspanyolca dersimde Empanada yapacağız.
Haremos empanadas en mi clase de español esta noche.
Umarım Empanada seviyorsundur.
Seguro que te gustan las empanadas.
Sally, nasıl yapılacağını gösterdi bana.
Empanadas de manzana. Sally me enseñó a hacerlas.
- Yemek getirdim. Mumbar dolması.
Te traje un almuerzo... empanadas.
Sandra, ben pastaları almaya gidiyorum, tamam mı?
Sandra, voy a comprar las empanadas para cenar, ¿ eh?
- Ayakkabıları hamur gibi olan adam işte.
¿ Derek? El de los zapatos como empanadas de Cornualles.
Meyveli turta istiyorum, iki tane.
Una orden de empanadas de queso para dos.
Peynirli zamazingolardan sipariş ettin, değil mi?
¿ Pediste esas cositas de queso, las empanadas?
Hey, Chandler, which do you like better the tuna tartare or the mushroom empanadas?
Dime, Chandler, ¿ cuál prefieres Ios bocadillos de atún o las empanadas de hongos?
- Şili böreği sever misiniz?
- ¿ Les gustan las empanadas chilenas?
İki Balkabağı Poğaçası, lütfen.
Dos empanadas de calabaza, por favor.
Gözlüklerim buğulanmıştı, ama galiba birinin bir parçasını.
Mis gafas algo estaban empañadas, pero creo que alcancé a uno, señor.
Camlar buğulu, kapılar kilitli.
Las ventanas están empañadas, las puertas cerradas.
Yulishka'nın gözkapakları akşamın pusuyla ağırlaşmış.
Porque si no las pestañas de Yulita serán empañadas de niebla.
Bütün delillerin ve itirafın geçersiz sayılmasını talep etmek zorundayım.
Señoría, debo pedirle que declare todas las pruebas obtenidas y la confesión... como empañadas e inadmisibles.
İNANILMAZ HİKÂYELER
DELICIOSOS POLLOS 09099793867 PEPE CEVICHE MIXTO y EMPANADAS DE CARNE
Birbirine karışan nefesler, çarpan kalp, buharlı pencereler.
Los alientos mezclados, el corazón palpitante, las ventanas empañadas.
- Yemekten de haber çıkabilir.
Y la comida puede ser una noticia igual una serie de imágenes con las empanadas
Hey dostum baksana, pencere buhulu.
Hey, hombre, mira esto. ventanas empañadas.
Ve sonra da park edip paketini yalıyorsun ve camlar da buğulanıyor.
Y después te estacionas y chupas los envoltorios y las ventanillas quedan empañadas.
Hayatları bir cinayet yüzünden karardı kırık bir pencere camı ve yere ölümcül bir düşüş içeren bir cinayet.
Sus vidas se han visto empañadas por un asesinato un asesinato que involucra los vidrios rotos de una ventana y una caída fatal.